Bölüm 34 = Aramızda kalsın

935 74 43
                                    

Max odasına girdiğinde elindeki telefonu sinirle yatağın üstüne attı. Normalde kolay kolay sinirlenen birisi olmamasına rağmen Ander'in söylediklerinin gerçeklik payı onu bu sefer kızdırmıştı.

O sinirle odanın içinde turlarken pencere pervazında kocaman tüylü bir el görüp irkildi.

Max anında dişlerini çıkartıp saldırı pozisyonu alarak ışık hızında pancereye doğru koşarken burnuna dolan kurt kokusuyla adımlarını yavaşlatmaya çalışsa da pencereye tam varmıştı ki Alex'in bedeninin kendisini yukarı çekmeye çalıştığını görünce olduğu yerde durdu. Gerçi artık istese de istemese de Alex'in dibine girmişti bile.

Alex onu gördüğü an ani bir panikle tutunduğu yerden eli kaydı. Max onun dengesini kaybedip düşmekte olduğunu gördüğü an ona son dakika da elini uzatıp sıkı sıkıya tuttu. "Şu senin hızının ben ta..." derken Max "Senin ne işin var burada?" diye sordu.

Avuçlarının içinde tuttuğu pençe ve tüylü sert ele şaşkınlıkla baktı. Çok değişik bir histi böyle bir şeye tutunmak ama kendisini asıl şaşırtan şey elinin boyutuydu.

Daha önce ağaca tırmantıklarında ağacın içine yerleştirilmiş olan otomatik ok fırlatma makinasını çıkartırken de elini dönüştürerek güç kullanarak çıkartmıştı, ama o zaman sanki eli gözüne daha küçük görünmüştü. Şuan iki eliyle onun bir elini zor tutmuştu.

Alex bir diğer eliyle de pencereye tutunup Max'in kendisini yukarı çekmesine izin verdi. "Eşyalarını getirmiştim, Sandra yıkayıp çantaya koymuş."

Alex tam odaya adım atacaktı ki ayağı takılıp Max'in üstüne düştü. Maxde dengesini kaybedip yere sırt üstü düşünce ikisi de gülmeye başladılar.

Alex onun üstünde doğrulup "Pardon" diyip ayağa kalkıp ona da kalkması için elini uzattı.

Max onun elinin tekrardan normal insan formuna döndüğünü görüp kendisine uzatılan eli tutup Alex'in kendisini ayağa kaldırmasına izin verdi. "Sorun değil."

Alex sırtındaki çantayı çıkartıp yatağın üstüne bırakırken Max'in az önce yatağa fırlattığı telefonu alıp sehpanın üstüne bıraktı. "Aradın mı Mariana'yı, uyutmamışlar onu değil mi?"

Max başını olumsuz anlamda sallayarak çalışma masasına doğru ilerleyip poposunu masaya yaslayıp sağ eliyle alnından başlayarak saçlarınına rasından geçirdi. "Hayır daha arayamadım ama helikopter işi hallolmuş onu bir an önce aramam gerekiyor aslında."

Alex yavaş adımlarla Max'e doğru ilerlerken "O zaman sorun ne?" diye sordu.

Max derin bir iç çekti. Temkinli bir şekilde "Ander biliyor" dedi.

Alex "Biliyorum, haberim var" dediği an Max şaşkınlıkla ona bakıp "Nasıl?" diye sordu.

"Az önce bir sapık gibi pencereden değil de kapıdan girmek için evin etrafından dolanıyordum ve sizin konuştuğunuzu duydum."

Max merakla "Ne kadarını duydun?" diye sordu.

Alex "Konuşmanın tamamını duydum Max ve benim için sorun değil. Aramızda kalsın diyorsan aramızda kalır, ben böyle şeyleri dert etmem" dediğinde Max sıkıntıyla iç çekti.

Alex kendisine öylece bakan Max'e aralarında ki mesafeyi kapatacak son adımlarını da atıp tam karşısında durdu. "Eğer bir sorunun veya derdin varsa bunu bana anlatmaktan çekinme, her zaman mantıklı konuşmasam da, senin için elimden geldiğince mantıklı olmaya çalışırım?"

Max onun bu söylediğine gülümsese de isteksizce "Ander'in haklı olması canımı daha çok sıktı aslında" dedi. "Ben bir ölümsüzüm ve sende bir kurt. Yani ilişkimiz kısa vadeli ve baş ağrıtan cinsten olacak."

Git Gidebilirsen BxBWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu