Bölüm 28 = Kan'a bağlanma

880 81 33
                                    

galatafeneri 'nin isteği üzerine bugün bir bölüm daha atıyorum canlar, size iyi okumalar.

Max çemberin içine girdiğinde karşısında toprağa oturmuş Alisaya bakarken Daniel kadının arkasındaki kalabalığa geçip oturdu.

Alfa ayağa kalkıp yanlarına gelerek yere oturmuş merakla kendilerini izleyen klan üyelerine seslendi. "Sevgili obsidiyen klanı. Vampir dostumuz Metzger Blauer bugün burada bizlerin güvenliği için koruma kalkanlarını tehlike geçene kadar bizim topraklarımıza adayacaktır. Bu adayış sayesinde sizler tekrardan evlatlarınıza kavuşabilecek ve sokaklarda tekrardan çocuk sesleri duyabileceksiniz. Hepiniz verilecek sözün ve edilecek yemini beklediğinizi biliyorum o yüzden artık sözü Alisa ile Metzger'e bırakıyorum" dedikten sonra usul usul Ander ve diğer Vampirlerin yanına gidip sandalyeye oturdu.

Max derin bir iç çekti ve Alisaya 'ne yapmam gerekiyor?' dercesine baktı.

Kadın iki ellerinide toprağa koyarak "Bana yaklaş ve karşıma otur" dedi.

Max kendisinden istenileni yaparken kalabalık arasında kendisine bakanlara göz gezdirdi fakat bir türlü Alex'i kalabalığın arasında görmeyi başaramadı. Belki de gelmemiş, bu da bir ihtimaldi.

Alisa gibi elini toprağa koyduğunda kadın bakışlarını onunkilerle birleştirdi. "Sen Metzger Blauer, gücünü yayacağın bu topraklara hüküm sürmek yerine adaleti sağlayacağına yemin ediyor musun?"

Max daha önce hiç toprak yemini yapmadığı için kendisini neyin beklediğini bilmediğinden "Ediyorum" dedi sadece.

"Gücün bu topraklarda dolandıkça obsidiyen klanını canın pahasına koruyacağına yemin ediyor musun?"

"Ediyorum."

"Ellerin kana bulansa bile onlardan vazgeçmeyeceğine yemin ediyor musun?"

Max "Ediyorum" derken toprağın altından ellerine değen bir gücün varlığını hissedip şaşırdı. Büyüyü teninde hissetmeyeli çok uzun zaman olmuştu.

"O zaman yeminini bozduğun taktirde kurt kanı ile boğulmayı kabul ediyor musun?"

Max "Ediyorum" dediği an parmak uçları karıncalanmaya başladı ve Daniel de kadının arkasındaki kalabalıktan kalkıp yanına gelip diz çöktüğünde Max ona şaşkınca bakıp "Kan bağışçım sen misin?" diye sordu.

Daniel onu başıyla onayladığı an Max hemen sağ tarafında kalp atışları hızlanan birini hissdip dönüp oraya baktı ve Alex'in keskin mavi bakışları ile karşılaştı.

Onun içindeki öfkeyi toprak sayesinde iliklerine kadar hissederken ellerini sadece birkaç saniyeliğini topraktan kaldırarak uyuşukluğu gidermek istemiş ama sanki toprağın altından biri parmaklarının onun parmaklarına dolamışçasına sıkı sıkıya tutunduğunu görüp milim hareket ettirememişti.

Max bakışlarını Alexten çekip tekrardan Daniel'e döndürdü. Ona ne demesi gerektiğini bilemeyerek bakmaya devam ederken Alisa "Onun kanını iç ki damarlarında dolana bilsin" dedi.

Daniel ellerini toprağa değdirip boğazını Max'e sunarken Max "Bileğini uzat" dedi donuk bir şekilde.

Daniel ilk başta şaşırsa da kendisinden istenileni yaparak bileğini ona uzattı. Max sivri dişlerini çıkartırken kimseden çıt çıkmıyordu. Herkes pür dikkat onları izliyordu. Sanki birisi birşey konuşsa, ortamın büyüsü dağılacakmış gibi bir hava hakimde etrafta.

Max Daniel'in bileğindeki atar damara dişini geçirdiği an Daniel iliklerine kadar titredi. Bedeninin içine kontrol edemediği bir ürperti ve serinlik geldi.

Git Gidebilirsen BxBWhere stories live. Discover now