1.0

23 4 1
                                    

Rory: Üçüncü kısım için hazır mısın?

Ege: Hazırım. Pera...

Rory: O zaman üçüncü kısım.

"İkinci Sarılma"
Aylar olmuştu onu görmeyeli. En son bir bankta beraber oturmuştuk. Sonra gitmişti. Bir görüşürüz bile dememişti hem de. Bugün benim doğum günümdü. Adımlarımı  kütüphaneye çevirirken yavaş yavaş yürüyordum. Annemle beraber yaşıyorduk. Dünyanın en iyi annesine sahiptim. Bir babam yoktu. Hiç olmamıştı. Beni hiç görmemişti bile. Annem daha hamileyken bırakıp gitmişti. Doğum günlerimde hep biraz yas tutardım. Babam için. Yani... En azından tüm yılın hüznünü atmak için onu bahane ederdim. Akşam da gülücükler saçar annemin güzel doğum günü partisine katılırdım. Benim için bir sürü şey yapardı. Hiç aksatmazdı. Hep iki hediye alırdı. O gün de yas zamanımdaydım. Akşama mutlu olabilmek için... Bahçeye girmeden dışarıda kaldırıma oturup dizlerime sarıldım. Başımı iki diz kapağımın arasına koydum. Derin bir nefes aldım. Benim için zor olan her şeyi burada bırakacaktım. Kütüphaneye sokmayacaktım kötülükleri. Birkaç dakika sonra yanımda bir beden hissettim. Kaldırıp kafamı bakmadım. Kokusunu biliyordum. Bu oydu. Bu sefer ağlayan bendim. Kolunu omzuma attığında hıçkırıklarım bize eşlik etti. Hafifçe sıvazladı kolumu. "Sana sarılabilir miyim?" diye bakışlarımı kaldırıp yüzüne baktım. O bakışlarının eşlik ettiği uzun kirpiklerinde tane tane yaşlar vardı. Diğer kolunu da atıp beni sarmaladığında ben de onun beline sarıldım. Derin derin içime çektim kokusunu. Bu doğum günümde ilk defa birine sarılışımdı. İlk defa birine sığınışımdı.

Ege: Bana sarılanın sen olduğunu biliyor muydum?

Rory: Hayır.
Sadece Egeydi.
Ağlayan birine kol kanat olan Ege.
Çünkü Egeye kol kanat geren biri olmuştu.
Nasıl bir his olduğunu ve öyle zamanlarda birinin sadece sarılmaya ihtiyacı olduğunu biliyordu.
Ege'nin kolları hep ihtiyacım olan tek şeydi...

EGOWo Geschichten leben. Entdecke jetzt