1. Bölüm -25 Haziran-

271 57 6
                                    

"ince do' dan başlayacağız, tamam mı? "
Bu lafıma bakılırsa sanırım hangi mesleği yaptığımı anlamışsınızdır...
Merhaba! Ben müzik öğretmeni Zeynep, Zeynep akar...
23 yaşındayım ve İstanbul'da yaşıyorum ama ailem Mardin'de...
Onları ziyarete gitmiyorum
Çok açıkca söyledim...
Nedeni ailem bu mesleği yapmamı istemediği için destekçi değiller o yüzden sadece özel günlerde konuşuruz...
Tam 6 yıldır öğretmenlik yapıyorum ve işime aşık bir insanım...
Aşk demişken... O ne? Tanımıyorum.
Hı! Şaka bı yana bu yaşıma kadar hiç âşık olmadım...
Taki onu görene kadar...
Size hikayemi anlatmak isterim...
Hazırsak başlatalım..!

******

"Doğum günün kutlu olsun kızım!"
"Doğum günün kutlu olsun Zeynebim!"
"Teşekkür ederim anneciğim ve babacığım"
Annemler doğum günüm olduğu için beni görüntülü aramışlardı...
Zaten en uzun konuşmamız 15 dakika...
25 Haziran doğum günüm olduğu için bu günümü yanlızlık günüm ilan ediyorum...
Hem okula gitmiyorum hemde bir yere...
Sadece sahile gidiyorum
Annemlerle konuşmam bitince hemen odama gidip üstüme kırmızı bir boğazlı crop, altımada siyah bir kot pantolon giyindim hemen çantama powerbang, telefon ve kulaklığımı koydum.
Ayakkabılarımı giyerek evden çıktım...
Sahil yürüme mesafesindeydi o yüzden kulaklığımı taktım ve bir şarkı açarak yürüdüm...
Arasıra düşünüyordum ailemi...
Özlüyordumda... Ama artık umrumda değiller benim yanımda olmayan,benim hayallerime destek çıkmayan bir aile istemiyordum arasıra kendimede kızıyorum böyle düşündüğüm için...
Ama engel olamıyorum...
Artık nafile...
Bunları düşünürken sahile gelmiştim bile.
Bir bank'a oturdum ve Denizi izledim... Dalgalar durdun...
Martılar taşlarda durgun suyu izliyor...
Sevgililer kol kola yürüyor...
Bazıları benim gibi yanlız oturuyor...
Onları izlerken telefonuma bir mesaj geldi.
Müdüre hanımdan
"Yarın kurul toplantısı olacaktır katılmak isteyenler saat 11 e kadar bana yazabilir"
Bu kadın çok dakik biri. 1 dakika bile geç kalırsak bizi o toplantıya almaz... o yüzden direk yazacaktım, saat 22:48 di hemen mesajlara girdim ve aniden telefon kapandı...
Sessizce "Allah kahretsin" dedim.
Hemen powerbang i alıp telefonuma taktım.
Powerbang'in şarjı 0 gösteriyor du, bu sefer sesli bir şekilde "Allah kahretsin!" Dedim. şarjını doldurmamıştım.
O an arkamdan bir ses duydum;
"Merhaba hanım efendi, geçerken gördüm de sanırım önemli bir durum var şarjınız bitmiş benim powerbang'imi kullanabilirsiniz" dedi.
Esmer, benim yaşlarımda, birazda yapılı bir çocuktu, yüz kasları belirgin, kaşları hafif kalındı, ama onun yüzüne tam Oturmuştu...
Gayet hoş ve yakışıklı bir gençti...
Çocuğu incelemeyi bırakıp uzattığı powerbang'i aldım
"T-teşekkür ederim bayım, çok minnettarım" dedim ve hızlıca telefonuma taktım açılana kadar restoranların üzerindeki dijital saatlere baktım. saat 22:54 dü telefona doğru "hadi,hadi!" Dedim
Ve açıldı...
Biraz çocuktan uzaklaştım Açıldığı anda telefon rehberine girdim ve müdüre hanımı aradım...
Telefon konuşmam bittiğinde çocuğun yanına gittim gülümseyerek - ne kadar zor olsada...
Bankta oturuyordu yavaş adımlarla yanına gittim ve Biraz mesafeli bir şekilde yanına oturdum...
Şimdi daha iyi gördün gözlerini...
Ela...
Gözleri elaydı...
Yüzü o kadar pürüzsüzdü ki gözlerimi alamıyordum...
Bakımlı... Sevdim...
Sanki beni uyandırmak istiyormuş gibi ellerini salladı.
Hafifçe irkikerek çaldığım yerden çıktım.
"İşim bitti, teşekkür ederim -'
Adını bilmediğim için cümlem yarım kaldı oda anlamış olacak ki gözlerini kısarak güldü
Aşırı iyi gülüyor... Farkettim.
"Doruk, sadece bunu bilmen yeterli"
Doruk...
İyiymiş...
"Bende Zeynep, bunu bilmen yeterli "
Dedim onu taklit ederek...
Güldü...
Bunu yapma...
Hemen kendime gelip powerbang i uzattım
Alıp çantasına koydu
Hayır bende kalsada olurdu...
"Önemli bir durum vardı sanırım sakıncası yoksa sorabilir miyim?"
Dedi Doruk
Tabiki paşam...
Şaka şaka
" Ben Öğretmenim de onunla ilgili bir konu"
Şaşırmış gibi "sen öğretmen misin?" Dedi
" Evet neden şaşırdın?"
"Hi-hiç sadece... Çok genç gösteriyorsun sanki yirmii... Yirmi üç yaşında falan..." Diyerek bir tahmin yürüttü
Doğru bildin paşam aferin...
Güldüm.
" Evet zaten doğru bildin 23 yaşındayım... Sende... Yirmii... Yirmi beş gibi gösteriyorsun" diyerek bende bir tahmin yürüttüm
Arkasına yaslanıp kolunu bankın sırt başlığına yasladı ve önüne Bakarak burnundan güldü
Ama sana yapma demedim mi?
"Aslında tam şu anda 25 oldum" dedi
Ne yani bugün onun dogum günümüydü?
Ah be paşam! kaderimizde aynı günde doğmakta varmış...
Hemen restoranların üzerindeki dijital saate baktım bende 4 dakika sonra girecektim
"Biliyormusun bende birazdan 23 üme gireceğim aslında... Tam 4- ah! 3 oldu... Gireceğim işte" dedim sesli bir sekide gülmeye başladı
Artık bişey demiyorum...
Konuyu değiştirmeye çalışarak;
"Sen ne işle uğraşıyorsun?"
"Aslına biraz benziyor meslekler"
"Ne?" Der gibi baktım
"Müzisyenim , telefonda konuşurken biraz kulak misafiri oldum sende müzik öğretmeniymişsin"
Baya herşeyi dinledim demiyorda...
Ama bu kadar tesadüf bu tık falza değilmi?
Neyse...
"Tekmisin?" Diye sordu
Tekim paşam...
"Tekim, sen?"
"Tekim" dedi
Teksin... Tamamdır ;⁠-⁠)
" Genelde hep böyle tekmi gezersin" dedi bana
"Hep tekim" diyemedim...
"Arasıra" diyerek geçtim
Ben sormadan cevapladı
"Ben hep tekim Zeynep"
Zeynep...
Ne güzelde söyledi öyle...
"Memnun oldum Doruk"
"Bende Zeynep... Bende..."

*******





TakipTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon