"tek ruhun, tek ruh eşi."

7.1K 635 303
                                    

...

Geniş ve büyük kulübeye geldiğimizde direkt kendimi Jimin'in kolları arasında buldum. Yoongi ise kucağımdaki yaralı kaplumbağayı hemen alıp onunla ilgilenmeye başlamıştı. Yoldayken Taehyung Jimin'i arayarak benim de oraya geleceğimi, ve güzel bir sofra hazırlamasını rica etmişti. Şimdi ise o güzel sofrada hepimiz oturup yemek yiyorduk. Ardından Yoongi heyecanla elini çırpıp Jimin'in elini sımsıkı tutarak bize bakmaya başladı.

"Bizim size çok güzel bir haberimiz var." Diye söze başladı Yoongi. Jimin ise başıyla onaylayarak yüzünden silmediği gülümsemesi ile sözü devraldı. "Evet, aslında biz Jeongguk'u bugün her halükarda çağıracaktık bu haber için ama zaten kendisi geldi."

Ardından Yoongi, Jimin'le birleşik olan ellerini dudaklarına götürüp ufak bir öpücük vermiş ve yüzünden bugün hiç silmediği tebessümle tekrar bakışlarını bize çevirmişti.

Jimin gülerek "hamileyim!" Diye bağırınca ilk önce bağırışından dolayı irkilsemde sonradan ne dediğini anlayarak hemen ayaklandım. "Jimin..."

Hemen kollarımı açarak ona doladım. "çok güzel bir haber bu, hayırlı olsun." Dedim. Ardından Yoongi'ye de geçerek iyi dileklerimi ilettim ve yerime oturdum. Bu sırada Yoongi'nin baba olmasıyla ilgili Taehyung ve Victor onunla şakalaşmaya başladı. İkisinin arasında oturduğum için Jimin'in yanına oturamıyordum şu an.

Gözlerimle Jimin'in karnını gösterip ona baktım. "Şimdi senin göbüşünde bebek mi var?" Dedim çekingeyle. Hâlâ daha inanılmaz geliyordu bu durum.

Jimin bu halime gülerek başıyla onayladı ama çok geçmeden gözleri dolunca panik yaptım. "Ne oldu? Kötü bir şey mi söyledim. Ben, ben özü-"

"O yüzden değil Jeongguk." Dedi Jimin. Bir elini karnına atıp okşamaya başladı. "Sadece bizden bir canın varlığı beni duygulandırdı." Burnunu çekerek Yoongi'ye döndü ve Yoongi de hemen akan gözyaşlarından öptü onu.

Taehyung ise ben ve Victor'un duyabileceği şekilde fısıldadı. "İstersen bizde yapalım. Hem sana ne çok yakışırdı hamilelik. Minnacık bizler."

Ben bu dediğiyle kızarma evresini atlayıp morarırken Victor da bu halime gülüyordu. "Daha mühürlenmedik bile Tete'si, dur yerinde ."

Tükürüğüm boğazıma kaçınca bir de üstüne öksürmeye başladım. İçim çıkarcasına öksürürken Victor bana hemen su uzattı, Taehyung ise sırtıma hafifçe vurmaya başladı. "Teşekkür ederim." Dedim her ikisine karşı.

Jimin ile Yoongi bizi takmayarak çoktan kendi hallerine dalmışlardı ama onlara sormam gereken bir soru olduğu için özür dileyerek aralarına girdim. "Şey, kaplumbağa neredeydi acaba?"

"Ha, o mu? İçeriye bıraktım ben onu. Küçük kumsal gibi süs alanı var, onun içinde. " Dedi Yoongi. Teşekkür ederek aralarından ayrıldım ve içeriye girdim. Gözüme çarpan kumlarla dolu süs alanına girerek bacağında sargı olan kaplumbağayı kucağıma aldım.

İçeriden gelen boğuk konuşma seslerini duyuyordum fakat kulaklarımı tamamiyle seslere kapatıp kaplumbağa ile oynamaya başladım. Yaralı bacağını baş parmağımla naifçe okşarken gözümün önüne düşen bir kaç perçem saç tutamını boştaki elimle geriye ittim.

"Hmm, sana ne isim koymak gerekir ki?"

Ben dalgınca düşünürken derince iç çektim. "Hii, dur sen erkek misin? Yoksa kız mı? Ona göre isim vermeliyim çünkü." Dudaklarımı büzerek gözlerimi kıstım.

"Ya da en iyisi objektif bir isim vermek. Sonuçta hayvanlarda ismin cinsiyeti yoktur...yani sanırım?"

"Yoktur tabii ki." Dedi arkamdan gelen kalın ses. İrkilerek yerimde kıpraştım ve kaplumbağayı yavaşça yere bırakarak Victor'a döndüm. "Öyle mi? Uhm, o zaman ismi ne olabilir?"

Two Delta's & TaeggukVOù les histoires vivent. Découvrez maintenant