Zihindeki kuruntular, kalpteki kurtlar

6.4K 568 62
                                    


Önceki bölümü kontrol etmeyi unutmayın. Bugün attığım 2. Bölüm olacak bu 😣😉🤍💫

...

"Neden?" Dedim aniden çıkışarak. "Beni burada öldürseniz bile onların umrunda olmam, neden ailem olacak insanlarla konuşmak istiyorsunuz?"

Ellerimi saçlarımdan geçirerek arkaya taradım. Hem bana yalan söylüyorlardı hem de üstüne üstün annem ve babam olacak o insanlarla konuşmak istiyorlardı. İstemsizce sinirim geriliyor, ve düzgün düşünemiyordum işte.

Ayaklanarak evin çıkışına doğru yöneldim. "Jeongguk, güzelim bir dinleseydin bizi?" Dedi arkamdan Victor.

"Hayır." Dedim sert sesle, istemsizce çıkmıştı ağzımdan. "Hayır şu an değil, düzgün düşünemiyorken dinlemek istemiyorum sizi."

Kapıyı arkamdan çarpıp çıktığımda derin bir nefes alarak hızlıca yürümeye başladım. Anne ve babam olacak o insanlar beni umursamazken onların sözde ailem olan o kişilerle benim hakkımda konuşması kırıcıydı.

Fazlasıyla.

Çünkü konun kendisinin ben olmamla birlikte beni ilgilendiren bir durumun benden habersiz bir şekilde ortaya çıkması bir kenara, bu durumu benimle hiç mi hiç ilgisi olmayan insanlarla paylaşmaları bir yana sinirlendiriyordu beni.

Daha bana bile sunulmayan bir kararın o iki insanla konuşulması, ya da bu şekilde düşünülmesi çok zoruma gitmişti. Benim hakkımda benden habersiz alınan bir kararın, yine benimle alakası bile olmayan insanlarla paylaşılmasıydı beni sinirlendiren.

Bu yüzden karşımdaki eve bakarak yutkundum. Daha fazla bu tür şeylerle uğraşmak istemiyordum. Benim tek istediğim huzur ve mutluluktu ama daha mühürlenmeden başıma gelmeyen kalmamıştı resmen.

Kapıyı çalıp beklerken aklımda bugün Namjoon ya da Hoseok'un evde olup olmadığı vardı. Birkaç saniyenin ardından açılan kapı ile bana kocaman gülümseyen Hoseok'u görünce ben de düşüncelerimi bir kenara atarak genişçe gülümsedim.

"Hoşgeldin Jeongguk, gel içeri." Dedi içeriye girmem için geri çekilirken.

"Hoşbuldum Hoseok, sizi ziyaret edeyim dedim." İçeri geçerek kollarımı boynuna dolayarak başımı omzuna yasladım. Dudaklarım arasından bir iç çekiş dökülürken, içimdeki huzursuzluğu biraz olsun paylaşıp rahatlamak için konuştum."Çok kötü hissediyorum Hoseok."

Hoseok'un elleri sırtımı bulduğunda yutkunarak gözlerimi yumdum. "İçeri geçelim Jeongguk, hava bugün biraz esiyor, hasta olabiliriz."

Başımla onu onaylayarak içeri tamamen geçerek salona oturdum. Namjoon okuduğu mektuptan başını kaldırarak bana bakktı. Çatık kaşları beni görünce havalanmıştı. "Ah, sen geldin demek Jeongguk. Sen öyle telefonu alel acele kapatınca kötü bir şey oldu zannettim."

"Hoşbuldum." Dedim tekli koltuğa otururken. Hoseok çoktan mutfağa giderek bize bir şeyler hazırlamaya başlamıştı. "Ne yapıyorsun?" Dedim Namjoon'la ithafen.

"Kasabaya yabancı iki kişi gelmiş. Ben de kısa süreki yaptıkları ziyaretleri araştırıyordum, herhangi bir problem çıkmaması için." Dedi bakışları tekrar önündeki mektuba dönerken.

"Peki gelip ne yapıyorlar? Kısa ziyaretler yapıyorlarsa bir sebebi vardır elbet. Bence bir takibe alın."

Namjoon kollarını gererek koltuğa yaslandığımda beni başıyla onayladı. "Haklısın, ben de öyle düşündüm. Takipte kalmak en iyisi olacak. Amcam bu görevi bana verdiğinde benden bunu istemişti zaten. Ama kasabaya gelerek hep biriyle konuşuyorlarmış. Kim olduğunu bilmesem de bir alfa olduğu tahmin ediliyor."

Two Delta's & TaeggukVWhere stories live. Discover now