kıyafetlere sinen feromonlar, yakadaki kan ve gözyaşları

6.6K 630 148
                                    

...

Bisikletimi paramparça olmasının üzerinden iki gün geçmişti ve ben hâlâ kimin bunu neden yaptığını anlamış değildim. Bu durum da içten içe dalgın olmamı sağlıyordu ve ben düşünüyordum.

Dalgınca okula giderken Deltaların bugün okula gelecekleri gerçeğini bile unutmuş gibiydim resmen. Her ne kadar mahcubiyet ve utançla kıvransam da içten içe onları çok özlüyordum.

Bu yüzden adımlarımı hızlandırarak çabucak okula vardım ve direkt olarak kendimi sınıfıma attım. Her zaman ki gürültülü sınıf arkadaşlarımın sesiyle yüzümü buruşturarak sırama yöneldim ve deltaların daha gelmediğini anlayarak dudaklarımı büzdüm.

Bir süre boş boş oturarak sınıftakileri izledim ama sonra ayaklanarak kantine gitmeye karar verdim. En son ne zaman muzlu süt içtiğimi hatırlamıyordum.

Kantin sırasına girerek beklemeye başlarken arkama birinin geçtiğini hissettim fakat dönüp bakmadım. Burnuma alfa feromonları dolmaya başlayınca yüzümü buruşturarak başımı iyice önüme eğdim ve tam da bu sırada sırtıma dayanan bir göğüs hissettim. Kaşlarımı çatarak arkama dönecektim ki beni belimden tutarak yerime sabitledi ve aynı anda elleriyle dudaklarımı örterek ses çıkarmamamı sağladı. Etraf kalabalık olduğu için kimse bizi farketmiyordu ve biraz da köşede kaldığımız için görünmüyorduk.

Avuçkarı ardından mızmızlanmaya başladığımda kıkırdayarak feromonlarını üstüme iyice saldı ve bu sessizleşmeme sebep oldu. Konuşamıyordum bile şimdi. O da bundan faydalanarak bizi iyice köşeye soktu. Şimdi onun cüsseli bedeninden hiç kimse beni göremezdi.

"Bakıyorum da sessizleştin." Dedi kulağıma doğru. İğrendim, iğrençti.
Bu yüzden yüzümü buruşturdum ve konuşmaya çalıştım, fakat başaramadım. "Zorlama kendini, hem baksana kimse seni şu an benim elimden alamaz, Deltalar bile."

"Sahi..."dedi usul usul. Dudaklarında sinsi bir gülümseme peydah olmuştu. "Onlar neredeler? Göremedim uzun süredir onları?"

Kaşlarımı çatarak gözlerinin içine cesurca bakmaya başladım. "Aptalsın."

Sonra derince iç çekip iyice beni duvarla arasına sıkıştırdı. "Seni öldürürüm, anlıyor musun?"

Korkuyla gözlerimi irileştirdim. "Kendi sürümü o Sehun denen herifin üzerine salıp onları da öldürürüm. Ve...şu hamile omegayı da."

Ağzımı hareket ettirip bir şeyler demeye çalıştım fakat feromonlarının yoğunluğunu arttırdı. Görüşüm bulanıklaştı ve burnumdan bir sıvı akmaya başladı. Karşımdaki adam bu halimden haz duyar gibi bakarken ben artık delici bakışlarımı bile üzerine salamıyordum. Kurdum bile köşesine sinmiş acıyla inliyordu.

"Ama eğer..." Parmak uçları elmacık kemiklerini okşarken bir kıkırtı kaçtı dudaklarından alayla. "Ama eğer sana dediklerimi yaparsan hiç birinin canı yanmaz. Bunları birine söylemezsen de aynı şekilde. Hm? İster misin? Mutlaka birinizin boşluğuna denk geliriz, ve ben o zaman zevkle öldürürüm sizi."

Sonra geri çekildi ve ben baygın bakışlarımla hızla duvara tutundum. Nefeslenmeye başlarken gözlerimi sinirle ve biraz da çaresizlikle yumdum. Ben önemli değildim ama Jimin hamile, Sehun ise nişanlıydı. İkisini tehlikeye atacak bir hamle yapamazdım.

Çenemi sertçe tutup kendine çevirdi. "Anlaştık mı omega?"

Nefretle gözlerinin içine bakarak başımı salladım. O da dudaklarını büzerek ıslık çaldı ve çenemi yine sertçe bırakıp kantinden çıktı. "Pislik." Dedim gözyaşlarımın tuzlu tadını dudaklarıma bulaşan kanın metalik tadıyla birlikte hissederken. "Aptal, aptal."

Two Delta's & TaeggukVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin