27. Bölüm- Zorunlu Terk.

14.2K 802 221
                                    


Kızlarla birlikte, evde boş boş oturuyorduk. Alp'in babasının aradığını Alpe ve kızlara söylemiştim. Alp, herhangi yabancı numara gelirse kesinlikle açmamamı söylemişti. Samiyi sorduğumda, iyi olduğunu söylemişti. Bu durum beni gerçekten mutlu etmişti. Sami iyiydi, ama doktor hala hastaneden çıkarmıyordu. Hayati tehlikesi sanırım hala sürüyordu.

İremin telefonu çalınca, sinirle, "salak kardeşim arıyo" dedi. Ardından telefonu açtı, İremin kardeşi, "abla boku yedin Bedriye ablalarla biz size geliyoruz" dedi. İrem, "açmıyorum kapıyı napcaksınız?" dedi. Beyza, direkt mutfağa yönelip, "bir şeyler hazırlayalım" dedi. Pelo da Beyzanın yanına mutfağa geçmişti. İrem sinirle, "ya kime sordunuz da geliyorsunuz ya?" diye bağırdı. İremin kardeşi eliyle kapak yaptı ve, "aslında annem çıkarken haber ver demişti ama senin götün sıkışsın diye şimdi haber veriyorum" dedi ve arka kamerayı çevirip arabayı gösterdi. Şaşkınlıkla İremle birbirimize baktık. İrem sinirle, "sen gel buraya o manda boku rengi olan saçlarını nası tek tek yoluyorum" dedi. Ardından kardeşinin ne diyeceğini umursamadan telefonu kapatıp, bana döndü.

İremle aynı anda ayağa kalkıp, evi toplamaya başladık. Sude ve İrem evi topluyorlardı. Ben de süpürgeyi çalıştırmıştım. İrem bi yandan söyleniyor, bi yandan iş yapıyordu. Bu durum gerçekten çok komik gözüküyordu. İremin kardeşinin yaptığı çok yanlıştı. Geliyorlardı ve bize son dakikalarda haber veriyorlardı. Üstüne üstlük her her aşırı derecede dağınıktı. Süpürme işim bittikten sonra, silmeye başladım. Mutfaktan da güzel kokular gelmeye başlayınca, iyice mayışmıştık. İrem sinirle, "o salak buraya gelsin, nasıl ağzına sıçıyorum bakın görün" dedi. Gizlice telefonu elime alıp, Alp mesaj atmış mı diye baktım. Atmamış olduğunu görünce, hüzünle telefonumu geri yerine bıraktım. Bugün hiç konuşmamıştık ve çok özlemiştim. Hiç çevrimiçi de olmamıştı. İrem sinirle bağırınca, irkildim ve korkuyla İreme baktım. İrem sinirle, "gelicekler şimdi ne halt yiyeceğim şimdi?" dedi, ağlamaklı sesiyle.

Silme işi bitince, direkt İremlere yardım etmeye başladım. Etrafta dağınık gözüken ne varsa hepsini güzelce yerleştiriyordum. Birden kapı çalınca, İremle birbirmize şok içerisinde baktık. İrem korkarak kapıya yaklaştı, ve kapıyı açtı. Karşısında kardeşini görünce gülmemek için kendimi sıktım. Kardeşi, İrem gibi boyalı sarı saçlıydı. Ama bana kalırsa İreme sarı saç daha çok yakışıyordu. Kız gülerek içeri girdiğinde, İrem kız kardeşinin kafasına vurdu.

İrem sinirle, "Allah'ım ben ne günah işledim de böyle manda boku gibi bir kardeşim oldu?" diye söylenmeye başladı. İremin kardeşi eve heyecanla bakıyordu. Her yeri toplamıştık. İremin kardeşi önümde durdu ve, "merhaba ben akça" diyip elini uzattı. İrem gözlerini devirip, "sanki iş görüşmesine geldi" demeyi ihmal etmedi. Elimi uzatıp, "bende Efsun" dedim. Akça, bakışlarını saçlarıma çevirdi ve, "oha, saçların doğal mı?" dedi. İrem her zaman ki gibi lafa atlayıp, "senin saçlar ne kadar doğalsa Efsunun saçları da o kadar doğal tamam?" dedi. Akça sinirle İreme döndü ve, "ya abla boş yapma" dedi.

İrem sinirle, "keşke sen gelmeseydin, manda götü seni" dedi. Beyza ve Pelin gülerek mutfaktan çıktılar ve yanıma oturdular. Akça herkesle tek tek tanışıyordu. Kapı çalınca, İrem aşırı derecede sahte olan gülümsemesini takındı ve kapıyı açtı. Ardından, "hoşgeldiniz" dedi sahte bir heyecanla. İçinden sövdüğüne yüzde yüz emindim. Kadınlar içeri girince, İremin annesini tahmin etmek zor olmamıştı. İçeri geçip oturduklarında, kızlarla birlikte mutfağa kalkıp, hazırladığımız şeyleri masaya koyduk.

Komşu Düşmanlığı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin