✧10✧

32.2K 2.2K 522
                                    

İyi okumalaarr <33


O günden sonra emekleri çöp olan ekip arkadaşlarım bana cephe aldı. Eksik olan dosyaları tekrar tamamlayabilmek için çok çalıştılar. Fakat eskisi gibi konuşmuyorduk artık, günaydın, iyi akşamlar. Bir Murat abi vardı. Sıkma canını, halledilmeyecek şey değil gibisinden beni teselli eden tek kişi oldu.

Düşünceli halimden sıyrılarak bilgisayardaki işime geri döndüm. Bu sırada Atakan Bey tüm heybetiyle odasından çıktı. Büyük, estetik gözüken elleri arasında bir dosya tutuyordu. Altında uzun bacaklarını saran siyah, kumaş bir pantolon, üstünde dirseklerine kadar kıvırdığı ve ilk düğmesini açık bıraktığı beyaz bir gömlek vardı. Dirseklerinin biraz altına kadar açıkta kalan kolları çok hoş gözüküyordu. Spor yaptığını zaten tahmin ediyordum fakat bu yapılı ve belirgin damarlı kollarıyla daha çok emin oldum. 

Derin bir iç çektim.

Yüzü her zamanki gibi pürüzsüz, yüz hatları keskin duruyordu. Tıpkı bir komutan gibi her gün düzenli tıraş oluyordu sanırım. Tam ele gelecek uzunluktaki siyah, dolgun saçlarını arkaya doğru yatırsa da birkaç tutam alnına düşmüştü. 

Hafif kızarık kahve gözlerine baktığımda Biraz yorgun görünüyordu sanki. Odasından hiç çıkmıyordu son zamanlarda, çıksa bile benim yüzüme bakmıyordu. Bu düşünceyle günlerdir eksilerde olan moralim daha da düşmüştü. Aslında benim suçum bile değildi. Her neyse, artık bu konulardan sıkılmıştım. Onu fazla incelediğimi düşünerek önüme dönecekken konuşmasıyla ona bakmaya devam ettim.

"Projeyle alakalı bir durum güncellemesi yapalım toplantı odasında." Herkes kafasını kaldırıp Atakan Bey'e baktı. Onay veren mırıltılar çıkarırlarken yavaşça ayaklandılar.

"Atakan Bey, detayları print alabilirim isterseniz?" Seren yüzündeki masum gülümsemeyle konuşurken Atakan Bey ona bakmadan elindeki kağıtları karıştırıyordu. Orta parmağını, saniyelik dolgun alt dudağına değdirip tekrar kağıtları hızlı hızlı çevirince istemsizce yutkundum.

"Ben gerekli materyalleri çıkardım. Hemen başlayabiliriz." 

Saçma düşüncelerimi bir kenara bırakarak ajandamı aldım ve kalktım sandalyemden. Bir iki adım atmıştım ki Atakan Bey elindeki dosyayı kapattı, kafasını kaldırarak bana baktı. Onunla kendi içimde konuşmuyordum, küsmüştüm. Bana söylediği kırıcı şeyler yüzünden eve gidip Eren uyuduktan sonra ağlamıştım. Ona kurabiye ikram ederken aramızdaki buzların eriyeceğini düşünmekle büyük bir aptallık etmişim. Şuan aramızdaki buz dağına Titanik çarpsa ortadan ikiye değil sekiz parçaya ayrılırdı.

"Can," İsmimi söylemesiyle birkaç adım önünde durdum. İfadesiz suratımla ona bakarken cevap vermeyip devam etmesini bekledim, "Senin toplantıya katılmana gerek yok." Yüzümdeki o ifadesizlik, yerini üzgün bir duyguya bıraktı. İlk birkaç saniye afallasam da aklıma dank etti. Doğru ya beni projeden çıkarmıştı. Bir anlığına unutmuşum. Utançla kızardığımı hissederek elimdeki ajandaya sarılmıştım resmen. 

Oda spreyinin çıkardığı sinir bozucu ses gibi bir gülüş sesi gelince toplantı odasına giren Seren'e baktım. Saçları yüzünü örttüğünden çok iyi görememiştim ama birinin güldüğüne emindim. Ofiste ben ve Atakan Bey hariç kimse kalmadığından, toplantı odasına girmekte olan Seren'den başkası olamazdı bu gülüşün sahibi. 

Son günlerde sürekli rahatsız edici imalarla laf atması, diğer kızlarla fısır fısır konuşması sinirimi bozuyordu.

Atakan Bey'e döndüğümde kaşları çatık Seren'in arkasından baktığını gördüm. O da duymuştu işte. Ben böyle bir şey yapmış olsam anında azarlardı. Hani saygısızlıktan hoşlanmıyordu? Seren'in bu yaptığı saygısızlık değil de sevgi göstergesi miydi size göre acaba Atakan Bey?

Yönetici Kalp- BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin