✧36✧

27.1K 2.4K 560
                                    

Yanlışar olabiliiirr, iyi okumalaaaarrr 😽😽

"Abicim ama sarı ayakkabılarını yıkadık ya, daha kurumadılar giyemezsin." Eren omuz silkerken ağlamaya devam etti.

"Onlayı istiyoyum ben." Hıçkırıklarının arasından konuşmasıyla derin bir nefes aldım. Sabah sabah tutturmuştu sarı ayakkabıları için, onları çok sevdiğinden. Daha dün gece çamaşır makinesine atmıştım ve sabah çıkarmıştım. Saniyeler içinde kurutabilecek bir yeteneğim de olmadığından ona düzgünce anlatmaya çalışıyordum ama çocuktu, bazı şeyleri anlamıyordu.

"Erencim ıslak ıslak giyersen karnın ağrır. Bugünlük mavi ayakkabılarını giyelim tamam mı, yarın tekrar sarı ayakkabılarını giyersin." Gözyaşları akmaya devam ederken ağlamaya devam etti. Bugün daha bir huysuzdu.

"Evde kaycam ben, gitmicem." Ofladım sıkkınca. Kollarını bağlamış, portmantonun koltuğunda oturuyordu ağlayarak.

"İyi sen bilirsin kal o zaman, ben gidiyorum." Kendi ayakkabılarımı giymeye başlarken onu görmezden geldim. Bağcıklarımı bağlayıp ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Eş zamanla daha sesli ağlamaya başladı ve oturduğu yerden kalkarak yanıma gelip bacağıma sarıldı.

"Abi gitme." Kendi kendime güldüm. Ağlaması bile komikti bu çocuğum. Tekrar yere eğilip kenardaki mavi ayakkabılarını aldım. Omzumdan sarılır bir şekilde tutunurken tek ayağına giydirdim. Dengede duramıyordu bir de hala ağlıyordu, bacaksız.

Giydirmeyi bitirince ayağa kalktım ve Eren'in elini tutarak kapıya çıktım. Merdivenlerden inerken gördüğüm silüetle zaten bozuk olan sinirim daha da bozuldu. Görmezden gel Can.

Son basamağı inip bahçe kapısına doğru ilerlerken amcamın bakışlarını üzerimizde hissettim. Daha bir iki adım atmıştım ki sesini duydum.

"Niye ağlıyor bu velet sabah sabah, kafa bırakmadı." Derin bir nefes aldım ve duymazdan geldim, "En başından çocuk esirgemeye verecektin işte, çocuk bakmak senin neyine." Alaylı sesini duymamla midem kasıldı. Nefesim kesilirken adımlarım anında duraksadı. Nabzım öyle bir hızlandı ki, kalbim yerinden çıkacak sandım. Kulaklarım çınladı söyledikleriyle, ne dedi o? Arkamı döndüm yavaşça.

"Ne dedin sen?" Kısık çıkan sesimle sigara içen şerefsizin yüzüne bakıyordum.

"Doğruları." Pis sırıtışıyla sarı dişlerini ortaya çıkardı. Boğazıma oturan yumruyla beraber gözlerim yanmaya başlamıştı. Ağlaması durmuş Eren'in elini bıraktım ve omuzlarından tutarak arkasını döndürdüm bize. Karşımdaki amcama doğru iki adım attım.

"Sen de kendine bakamıyorsun, onu ne yapacağız? Akıl hastenesi koşulsuz alır seni, bir dene şansını." Sırıtışı anında silinirken yerinde dikleşti. Kaşları çatıldı ve elinde yanan izmariti avcunda buruşturarak yere attı.

"Ne diyorsun lan sen?"

"Doğruları." Dedim onun gibi. Bana doğru yaklaşırken zerre korkmuyordum.

"Senin o ağzını sikerim, düzgün konuş." Bir adım önünde dururken işaret parmağını bana doğru sallıyordu. İğrenerek baktım ona.

"Siker misin?" Diye tekrarladım sorarcasına. "Bana ibne diyordun, önce kendine bir bak-" yüzümde patlayan tokadıyla yüzüm yana doğru savruldu. Dudaklarım şokla aralanırken tek düşündüğüm Eren'in bu durumu görüp görmemesiydi. Mahvolurdum eğer görmüşse. Yanağımdaki ve dudağımın kenarındaki acı umrumda bile değildi.

Parmaklarıyla bir anda çenemden kavradı ve kendine çevirdi yüzümü. Büyük ve sert elleriyle öyle bir sıkıyordu ki tokadın üstüne canımı daha çok yakmıştı. Bu zamana kadar sözlü olarak çok fazla kavga etmiştik ama ilk defa vurmuştu bana böyle. Karşılık vermiştim çünkü.

Yönetici Kalp- BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin