✧30✧

36.9K 3K 1.4K
                                    

Sahiplenici Atakan tutuşu ;))

İyi okumalaaaarrrr ^^♡ 


Yazardan

Cebindeki katlı kağıdı çıkarttı adam, uzun uzun baktı. Çekmeceden küçük bir magnet aldı ve buzdolabına tutturdu resmi. Hayatındaki eksik gibi, küçük bir çocuğun çizdiği bu resimde de tek bir eksik vardı.

Kendine hakim olamamış, ilk defa mantığıyla değil, kalbiyle hareket etmişti. Parmakları dudaklarına gitti istemsizce. O yumuşak, pamuksu teninin izleri hala oradaydı sanki. Sıcak ve canlı, kendisinin aksine. O içini ısıtan, kalbini çevreleyen buzları tek bir temasıyla, bakışlarıyla eriten ela gözlü, hiç çıkmıyordu zihninden.

Balkona doğru ilerledi ve bir sigara çıkardı kendine. Dudaklarına götürecekken duraksadı. Daha yeni temas etmişti ona bu dudaklar, bir daha ne zaman dokunabilecekti ki? Belki de bu ilk ve sondu. Bu düşünceyle bir ağrı girdi şakaklarına. Derin bir nefes alıp kenara koydu sigarayı ve koltuğa oturdu. Akşam ayazı çıplak tenine vururken üşümüyordu.

Ela gözlünün o anki şaşkınlığı geldi gözlerinin önüne ve dudakları kıvrıldı. Bunu beklemediği çok belliydi fakat o an yapmasaydı asla yapamaz gibi gelmişti Atakan'a. Bundan asla pişman değildi. Sadece onunla yüz yüze konuşmalı ve her şeyi açıkça söylemeliydi.

Bugünü düşündü. Uzun zamandır böyle güzel vakit geçirmemişti. Hiç bilmediği o aile hissiyatını hissetmiş, demek böyle bir şeymiş diye düşünmüştü. Tüm benliği huzur bulmuştu. İfadesiz, sert biri olmasına rağmen ela gözlüden yayılan enerji etrafındaki her şeye can verir gibi kendisini de canlandırıyor, yeniden nefes almasını sağlıyordu.

Gözlerini kapattı Atakan. Değerli olanın çok geç farkına varmış, dibe gömülmüştü çoktan. Can'ın onu bu karanlıktan çıkarabileceğine inancı tamdı da, Can bu duygularına el uzatacak mıydı?

Her şeyi açıklığa kavuşturacak, anlaşılır biçimde konuşacaktı Atakan. Hiçbir aralık bırakmadan, kesin ve net olacaktı. Bunu kendisine tekrarladı gece boyunca.

***

Saat sabaha karşı dört, beni uyutmayan bu kalp çarpıntısıyla koltukta öylece oturmuş, saçma sapan bir dizinin oynadığı televizyon ekranına bakıyordum boş boş. Midemdeki kasılmalar, vücudumun cayır cayır yanması, soluklarımın sık sık hızlanması saatlerdir geçmiyordu.

Dudaklarının değdiği yere götürdüm parmaklarımı, alev gibi yanıyordu sanki. Dokunuşu tazeydi, canlandırıcıydı, bir o kadar da beklenmedikti. Saatlerdir o anın hayal olup olmadığını sorguluyordum. Gerçek olamayacak kadar imkansızdı ama hayal olamayacak kadar da gerçekti. İliklerime kadar hissettiğim bir gerçekti. Yaşadığım bu çelişkilerle kafayı yemek üzereydim. Göğüs kafesimi zorlayan o his bir türlü geçmiyordu.

Zihnimin dip köşelerinde, Atakan Bey'in davranışları hakkında olan tahminlerimde yanılmamıştım. O gerçekten benimle flört ediyormuş, ben sadece anlamak istememişim. Ailemin vefatından sonra sürekli bir şeyler için koşturmaya, yalnızlığa o kadar alışmışım ki, birinin benden hoşlanabileceği düşüncesi gömülmüştü en derinlerime.

Ofladım sıkkınca. Ne yapacağımı bilmiyordum. Nasıl yüzüne bakacağımı, ne konuşacağımızı bilmiyordum. Bu hafta ofiste sadece ikimizin olacağı düşüncesi beni oldukça geriyordu. Bana nasıl bir açıklama yapacaktı ve ben ne diyecektim?

Öpücüğü hoşuma gitmişti istemsizce, bu süre boyunca en azından bunu dürüstçe kendime itiraf edebilmiştim. Yani güzel hissettirmişti. İçimde gömülü, asla yaşayamayacağımı sandığım o yoğun duygular bir anda parlamıştı. 

Yönetici Kalp- BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin