✧27✧

33.3K 3K 741
                                    

Birkaç gündür bölüm atamadım özür dilerim. Bahane olsun diye demiyorum ama bende anemi olduğundan zaman zaman yatmak dışında hiçbir şey yapasım gelmiyor. Günlük yaşamımı çok etkiliyor. İllaki vardır bunları yaşayanlar. Bir de full time çalışınca cidden zorlandım bu hafta. İns toparlayacağım shdhsahdhasd

Sizi seviyorum en kısa zamanda telafi edeceğim, güzel bölümler gelecek elbet. Bunu idarelik yazdım öyle, umarım beğenirsiniz <333


Ofisimize Boran adında yeni biri gelmişti. Yirmi yedi yaşında, komik ve tatlıydı. Onu son birkaç gündür tanısam da enerjimiz uyuşmuştu. Bana samimi davranması özellikle hoşuma gitmişti çünkü son zamanlarda yalnızlıktan oldukça sıkılıyordum.

Kızlar bir yana Murat abi de diğer departmandan arkadaşlarıylaydı genelde. Bütün gün konuşmadan çalışmak da insanı bunaltıyordu bir zaman sonra. Boran geldiğinden beri molalarda daha çok beraberdik. Ona şirketi gezdirmiştim ve ortak oturma alanlarında oturmuştuk.

"Bunu yapmadan önce kaydetmek gerekiyor mu?" Boran'a da ufak tefek işleri ben öğrettiğimden şimdi benim masamda yan yana oturmuş, birkaç şey gösteriyordum kendi bilgisayarımdan. 

"Evet, sık sık kaydetmelisin ki girdiğin veriler silinmesin." Ona çevirdim yüzümü. Anladım anlamında başını salladı ve dizine yasladığı ajandasına not aldı. Kargacık burgacık bir yazısı vardı.

"Yazın çok güzelmiş." Göz ucuyla bana bakıp sırıttı ve defterine geri döndü. Dalgasına dediğimi anlamıştı elbette.

"Yakışıklı olanın yazısı kötü olurmuş." Dediği şeye gülerken yüzüne bakıyordum. O da eş zamanlı defterini kapatıp bana baktı. 

"Çizimi iyi olanın olmasın o?" Kaşlarını çattı ve dudağını büzdü.

"Yok duymadım öyle bir şey, benim dediğim doğru." Tekrar kendimi tutamayıp gülerken o da sırıttı.

Tam bu sırada odasından çıkan Atakan Bey'le bakışlarım ona döndü. Siyah renkte bir kumaş pantolon giymiş, üstünde de beyaz, vücut hatlarını oldukça belli eden bir gömlek vardı. Kolları yine açıktaydı ve çok estetik duruyordu. Zaten spor yapanların vücutları bana  her zaman çekici gelmiştir. Tabi bunu sosyal medyada değil de gerçekte görmek ayrı bir güzelmiş. Boran'ın da hatırı sayılır bir yapısı olduğunu fark etmiştim ayrıca. Benden uzun boyu ve yapılı bedeniyle iyiydi.

Koyu kahveleri bizden tarafa döndüğünde duraksadı ve hafifçe kaşları çatıldı. Atakan Bey buraya doğru adımlayarak tam masamın önünde durdu. İkimiz de ona bakarken o sert bakışlarını Boran'dan çekip elalarıma döndü. Şimdi daha bir yumuşak bakıyor gibiydi.

"Can, ne yapıyorsunuz?" Boran'a bir bakış atarak konuştum.

"Birkaç şey gösteriyordum Boran'a." Kısa bir duraksamanın ardından kafasını salladı ağır ağır. 

"Sen zaten projeyle oldukça meşgul olmalısın, Murat ilgilenir Burak'la." 

"Boran ismim." Dedi gülerek Boran. Atakan Bey biraz gergin gözüküyordu. Göz ucuyla Boran'a bakıp döndü bana.

"Her neyse, siz dediğimi yapın." 

"Projeyle alakalı şuan yapmam gereken bir şey kalmadı Atakan Bey, ben Boran'a seve seve yardımcı olurum." Gülümseyerek konuşurken Boran dediklerime kafa salladı. Atakan Bey derin bir nefes alırken bu sefer Boran atladı konuşmaya.

"Evet Atakan Bey, Can'la beni ayırmayın lütfen," Sanki lisede arka dörtlüyü dağıtan öğretmene karşılık verir gibi konuşuyordu, bu durum bana komik geldi. "Can çok güzel anlatıyor." 

Atakan Bey Boran'ın bu dedikleriyle birkaç saniye duraksadı. İfadesiz yüzünde çene kemiğinden dişlerini sıktığını anlıyordum. Bugün tersinden kalkmış olmalıydı ya da işle alakalı bir şey sinirini bozmuştu.

"Pekala, devam edin." Sıkıntıyla konuştuktan sonra koyu kahveleri son kez elalarımla kesişti ve arkasını dönerek odasına girdi. Ben de anlatma işine devam ederken Boran hafifçe bana eğilerek konuştu.

"Ben yeniyim diye mi böyle davrandı acaba?" Atakan Bey'in gergin ve hafif sinirli olmasını zerre umursamayarak sordu soruyu. Ben olsam acaba bir şey mi yaptım diye düşünür dururdum. Boran kadar gamsız olmak isterdim doğrusu.

"Genel de böyle o, ilk zamanlar bana da sert davranıyordu." Omuz silktim. Artık Atakan Bey'le daha farklıydı ilişkimiz. Yaptığım işlerde aferin diyor, benimle konuşuyordu. Geçen günkü toplantıda da memnun olduğunu dile getirmişti. 

"Bir sana bakışına bak bir de bana, gözleriyle deldi adam beni." Dediklerine güldüm.

"Boşver alışırsın." 

***

Yemekhaneye doğru ilerlerken yanımda yürüyen Boran'a baktım göz ucuyla. Oldukça sıcakkanlı olduğunu zaten anlamıştım, sempatik, sıcakkanlı, enerjik olmasının yanında biraz da flörtöz gibiydi. Bu onu itici yapmak yerine tatlı gösteriyordu garip bir şekilde. Telefonda konuştuğu her kimse, sevgilisi falan olmalıydı.

"Tamam canım benim... Ben de seni özledim, yarın bir özlem giderelim... Yemeğe ne dersin şöyle baş başa... Hayır ya kocan gelmesin." Gözlerim sonuna kadar açılırken onu dinlediğimi fark etmesin diye etrafa bakıyormuş gibi yaptım. Bu neydi şimdi? Boran aslında evli bir kadınla falan mı beraberdi? Boran ufak bir kahkaha attı.

"Tamam annem ya kızma, babamı da bekler ailece gideriz yemeğe. Ben ayarlayacağım rahat ol... Ben de öptüm çok."  

Telefonu kapatıp cebine koyarken hala şoktan çıkmaya çalışıyordum. Bu neyin nesiydi şimdi? Saniyeler önce Boran'dan oldukça soğumuştum ama meğerse annesiyle konuşuyormuş. Derin bir nefes aldım.

Yemekhaneye girmemizle yemeklerimizi aldık ve direkt bizim ofistekilerin olduğu masaya gittik. Bu sefer büyük bir masaydı ki hepimizin sığabileceği kadar yer vardı. Atakan Bey'e kafa selamı vererek gülümsedim. O da tek kolunun dirseğini masaya yaslamış içeceğini içerken göz kırptı bana. Hafifçe yutkundum ve karşısındaki boş sandalyeye oturdum. Atakan Bey'in bu tavırları ister istemez heyecanlandırıyordu beni. Ayrıca eşcinsel olduğumu bilerek bunları yapması ayrı bir hoştu bence, homofobik değildi çünkü. 

"Afiyet olsun Atakan Bey." Diyerek oturdu Boran yanıma. Atakan Bey istifini bozmadan içeceğini içerken kafasını salladı sadece.

"Sağol Burak, sana da." İsmini ikinci defa yanlış söylemesiyle Boran takılmadan yemeğini yemeye başladı. Yani, aslında çok da yanlış anlaşılacak bir isim değil gibiydi. Atakan Bey'e göz ucuyla baktığımda koyu kahveleriyle denk geldim ve hemen çevirdim bakışlarımı. Onun üzerimdeki o kaçamak derin bakışlarını hissederken yemek yemek zordu. 

Hızlanan kalbimi ve bakışlarını görmezden gelmeye çalışarak bir çatal aldım salatamdan. Ağzıma sevmediğim bir tat gelince zorla çiğnedim.

"Can sen havuç seviyorsun galiba, benimkileri de sana vereyim." Boran'ın konuşmasıyla, normalde yemeyi sevmediğim havuçla göz göze geldim. Gerginlikten bunu yediğimi anlamamıştım. Tam itiraz edecekken Atakan Bey'in o tok sesiyle çatalım havada kaldı.

"Havuç sevmez o." Nabzım bir anda yüz seksen atarken dudaklarım aralandı. Boran omuz silkerek yemeğine devam etti fakat ben hayretle karşımda oturan adamın koyu gözlerine baktım. 

"Siz nereden biliyorsunuz Atakan Bey?" Diye şaşkın bir şekilde sordum. Derin bakışlarıyla ela gözlerimin tam içine bakarken sanki yemekhaneden soyutlanmış gibi hissettirdi, ikimiz varmış gibi. 

"Ayıklayıp kenara ayırıyorsun her seferinde." İster istemez dudaklarımda bir gülümseme oluştu. Birinin benim alışkanlığım olan bir şeyi ben söylemeden fark etmesi sebepsizce hoşuma gitmişti. Bir de bu kişi Atakan Bey'di. Umursamaz, kapalı bir kitap gibiydi o. 

"O kadar fark ediliyor mu?" Benim tepkime sırıttı ve kafasını hafifçe iki yana salladı.

"Dikkatimi çekti sadece." Anladım anlamında kafamı salladım. İş dışında da oldukça dikkatli biri olmalıydı, ki bu bence oldukça hoştu.

 Yanlışlar olmuş olabilir kusura bakmayıınns

Görüşürüüz, arayı açmayacağım merak etmeyiin <33

Yönetici Kalp- BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin