29: ona tüm zerremle aşıktım, tıpkı onun gibi

394 40 53
                                    

bu bolume yorum gelsın.gelmelı.tmm mı

__

"Hocam-"

"De de de de, sus sus sus. Umrumda değil, bak hiç umrumda değil!"

"Bir dinleyin-"

"Nasıl okuldan ta buralara gelip de isyan çıkarırsınız! Ay, hiç akıl yok mu sizde? Minho hocam siz bunların başını çeken değil misiniz?"

Minho hocamın gözleri Chan beyle buluştuğunda masumane bir gülüş takınmaya çalışmıştı yüzüne ama hayır, bu ruhu yaşlı, bedeni taş gibi olan adam yüzünden boşa çıkıyordu.

Ne olmuştu peki?

Chan beyin evini bulduğumuzda bizi kapıda görmesiyle âdeta çıldırmış, şoklanmış, kafası yerine geldiğinde bize elindeki su balonunu fırlatmıştı. Yahu elinde su balonunun ne işi vardı! Şeytan taşlar gibi birkaç tanesini bize savurmuştu. İnfazcılardan mı korkmuştu ne?

Talihsiz 'kaza'dan sonra ıslak üstlerimizle sakince oturup konuşmaya çalışıyorduk ama o elbette ruhuna işlemiş müdür tavırlarını atamayıp bize kızıyordu. İşini geri almamıza karşın yüzünde bir tebessüm dahi görmemiştim. Ama koskoca bakana karşı gelmemiz büyük edepsizlikmiş, bizi her şekilde kınıyordu son on dakikadır.

"Hoca bak bi', senin için buralara kadar gelip kötü kötü işler yaptık he, teşekkür etsene!" dedi Changbin, şu an durumumuza dikkat etmeksizin. Chan bey susup pijamalarının etekleriyle oynadı, çocuk gibi durup düşünüyordu resmen. Minho hocam fırsattan yararlanıp söze girdi.

"Chan bey, çok zor şartlar altında işinizi geri aldık. Bu çocuklar iki saat boyunca kamyonun tepesinde buralara geldiler." demesiyle kalçamı sıvazladım. Binnaz abla sağ olsun çok nezih bir yolculuk olmuştu.

"Bir saat boyunca güneşin alnında bakanlıkla irtibat kurmaya çalıştım, bu baya zor biliyorsunuz. Birde Changbin'in çete üyesi eşkiya arkadaşlarını zar zor gönderdik."

"Hoca deme öyle."

"Sus canım."

Chan bey geniş oturma odasında koltuklara dağılmış bize yavaşça ilerledi. Konuşmaya çalıştığımızdan beri ayakta debelenip bize laf vermezken, şimdi iyice dinleyebilmişti bizi. Koyu saçlarına elini daldırdı, oflayıp pofladı.

"Eh, şimdi ben Sehwa'ya geri mi döneceğim?"

"Evet hocam!!"

"Bari biraz tatil yapsaydım bu ne böyle bir gün bile rahat vermediniz."

"Hocam işiniz bu."

"Of, tweetim çok tepki toplamış mıdır?"

Jisung cevapladı. "Hocam kimse istifa etmenize değil noktalama yanlışı yapmamanıza tepki gösterdi açıkçası. Kaçırıldığınızı düşündük!"

"Minho bey demedim mi ben size benim gibi yazın diye?"

"Hocam mümkün değil ya, ben edebiyat öğretmeniyim."

"Sen o işi bırakalı çok oldu."

"Hocam sizin dalınız neydi?" diye sordum merakla Chan hocama. Bu zamana kadar hiçbir derse girdiğini görmemiştim hoş, giremezdi de.

"Edebiyattı dalım." demesiyle herkesin yüzündeki garipleşen hali gördüm. Jisung benden önce davranıp herkesin tavrını dile getirdi.

"Hocam vallahi inanmam!"

"Sana yalan mı söyleyeceğim puşt?"

"Hocam, nasıl olur hocam? O noktalama işaretlerini bilerek mi yapıyorsunuz?"

genie & love, hwang hyunjin Where stories live. Discover now