aşk vadilerinden göz kırpıyor kasvetli heyhatlar,
imgeler geriliyor çarmıhlara bu gece
kara trenler siyah dumanlarla harmanlıyor kederleri
okyanuslara sığmıyor gözyaşları bu geceamaçsız fahişeler ve gereksiz kadınlar yaşıyor düşlerimizde
nafile kanıyor yürekler bu gece
gam yemez kervanlar geçiyor damar yollarımızdan
Nice yusuflar düşüyor kuyulara bu gece
kar taneleri eriyor kentlerimizde, ürkek ve mağrur
geçmişi selamlıyor şeytanlar bu gece
ankalar süzülüyor dağ yamaçlarında sisler içinde
boyunlarına halatlar bağlanmış bu gece
defterler tekrar yazılıyor ve emirler dağıtılıyor şehre
mükelleftir idamlar cellatlara bu gece
şahlanıyor esaretin bilinmez gerçekleri dudaklarımızda
maşuklar vuruyor sahilllere bu gece
mezar taşları çatlıyor susuşumuzun akıl almaz çığlığından
topraklar atılıyor üstümüze bu gece
rutubet kokuyor kalplerin paslanmış ıssızlığından sevgiler
melekler temizliyor ruhumuzu bu gece
bizler sığmıyoruz, üşüyor ve terliyoruz yataklarımızda
cevapsız sorularla baş başayız bu gece
köprülerden geçiyoruz ve tek bir çıkış yolumuz var
incecik halatlar kopuyor bu gece
alev alıyor kan çanakları, bağırışlar titretiyor bedenimizi
korkuyla sevincimiz karışıyor bu gece
bir tarafta zemberek, bir tarafta yakuttan elmalar
tadı damağımızda kalıyor bu gece
kararıyor gözlerimiz, yanlışlarımız yüzmüze vuruluyor tekrardan
sürgün diyarına geri dönüyoruz bu gece
YOU ARE READING
kaderdir insan ömründe ölüm
Poetry"Ne yaşamın sırrına erebildim, Ne ölümün tadını alabildim, Yalnızca sustum, Ve yalnızca konuşacağım."