İLK KARŞILAŞMA

33 10 8
                                    

Birkaç gün sonra Bercuhi Hanım tekrar eve geldi. Ve ikisininde adını yazdırdığını ve 2 gün sonra işin başlayacağını haber verdi. Farrin Hanım hâlâ Maryam'in gelmesini istemiyordu. Ama Maryam inadıyla başa çıkamayacağını bildiği için susuyordu. Maryam'in ise içinde bir heyecan vardı. İlk kez kendi parasını kazanacaktı. Nasıl bir şey olacağını düşünüyordu.

2 gün farkedilmeden geçti. Maryam sabahın erken saatlerinde uyandı hemen lavaboya gidip yüzünü yıkadı. Farrin Hanım kızının acelesine şaşırıyordu. Maryam giyinirken ,Farrin Hanım yiyecek birşeyler hazırladı. Maryam'in eski beyaz gömleğinin üstüne giydiği diz kapağına kadar gelen ,yıkamaktan koyu ve açık yeşili andıran askılı keten elbisesi altında ki beyaz uzun çoraplarıyla da çok uyumlu görünüyordu. Annesi Maryam ' a şaşkınlıkla baktı . Maryam gülümseyerek "ne yapabilirim ki eski kıyafetlerimi giymem daha doğru olur . Sonuçta toz toprağın içine gireceğim. " Dedi. Farrin Hanım ve Maryam bir şeyler yediler ve aceleyle Farrin Hanım başını örttü, bir kaç eşyayı koyduğu bez çantasını alarak hızlıca kapının önüne geldi . Maryam eşarbıyla saçlarını kapatmış ve boğazı açık bir şekilde saçlarının altından bağlamıştı. Hızlıca annesinin yanına geldi. Ve kapıyı kilitleyip aceleyle dışarı çıktılar. Dışarıya çıkan Maryam ve Farrin Hanım ileride duran minibüs'e yetişip hızlıca bindiler. İkisininde içinde bir korku ve heyecan vardı. Tüm işçileri alan araç artık yola çıktı. Bir kaç dakika sonra Farrin Hanım kızının baş örtüsüne gözü takıldı ve kaşlarını çatarak " Maryam neden başörtünü doğru düzgün takmadın?" Diye fısıldadı. Maryam bir anda korkarak " Anne güneşin altında çalışmaya gidiyoruz o yüzden böyle taktım. Ama bak saçım görünmüyor ki sadece boğazım açık bence bir şey olmaz " diye ikna edici konuşmaya çalıştı. Farrin Hanım " Benimki gibi bağlayabilirdin ! " Diye kızdı. Maryam gözlerinden gelen yaşları silerek başını önüne eğdi. Farrin Hanım kızının yaptığını doğru bulmuyordu. Ama Maryam'in ağladığını görünce dayanamayıp Maryam'in elini tutup öptü. Yollar geçti ve bitti . İndiklerinde Maryam annesini beklemeden hemen indi . Farrin Hanım Maryam'i kırdığı içinde biraz pişmanlık vardı. Tarla biraz indikleri yerden daha ilerideydi. Bunun için biraz yürüyeceklerdi
Maryam etrafına bakınarak annesinin bir kaç adım önünden yürüyordu. Her taraf sıralı tarlalar ve onların etrafını çevreleyen ağaçlar vardı. Ağaçların arasından ilerideki kırların üzerinde yeşeren güzel çiçekler görünüyordu. Biraz yürüdükten sonra bazı insanların erkenden başladıklarını gördü. Ve ne yapacağını şaşırdı tarlanın başında bekleyen iki işçi vardı. Gerekli malzemeleri veriyorlardı. Farrin Hanım bir kaç kadınla birlikte bez çantasını bir ağacın dalına astı. Ve Maryam'la birlikte malzemeleri alıp çalışmaya başladı. Maryam Hayatında ilk defa bu kadar zorlanıyordu. İşi de pek becerebiliyor değillerdi. Orada çalışan bir eleman sürekli Farrin Hanım'ı ve Maryam'i çocuk gibi azarlıyordu. Bu sözler Maryam'in çok zoruna gitmişti. Bir anda sinirle çıkıştı. Bu sözlerin karşısında eleman kaşlarını çatarak Maryam'a baktı. Farrin Hanım hemen araya girerek". Maryam'in kusuruna bakmayın ses tonunu kontrol edemedi. Onun yerine ben özürdilerim. " Diyerek yalvardı. Bir anda adam " Naer gelip öğret şunlara dedi." Maryam önüne döndü ve tam devam edecekken Maryam'in elindeki çapayı bir el uzandı. Maryam başını yana döndürerek ve siyah saçlarının altından pek görünmeyen göz bebeklerinin içine baktığı gibi gözünü kaçırdı . Ve utanarak önüne baktı. Naer kısık bir sesle " izin ver sana yardım edeyim." Dedi. Maryam kafasını hafifçe sallayarak onayladı ve elini çapadan yavaşça çekti. Naer yavaşça ona öğretiyordu. Bir anda Naer Farrin Hanım'a dönerek " Size de yardım edebilir miyim." Farrin Hanım " gerek yok oğlum, ben yapmaya çalışıyorum." Dedi. Naer gülümseyerek önüne döndü. Ve bir anda Maryam'a uzatarak " sıra sende..." dedi. Maryam bir anda "ben mi yapayım?" Naer gülerek "Tabi ki hepsini ben mi yapayım." Maryam Naer'in elinden alarak yapmaya başladı bu sefer biraz daha iyi oluyordu. Naer tekrar çapasını alarak " bir yerden sonra daha iyi yapacaksın, iş zor yapmaman gayet doğal..." Dedi ve Maryam'in yanında işine devam etti. Maryam yanına anlamsız şekilde birkez daha bakarak gözünü çekti. Bir süre böyle çalıştılar. Arada Maryam zorlanırken Naer Maryam'a yardım ediyordu. Zaman geçmişti ve öğle molası gelmişti. İşi bırakan Maryam annesiyle birlikte tarlayı çevreleyen ağaçların bir tanesinin dibine oturdu. Naer'de hemen onların yanındaki bir ağacın dibine oturdu. Maryam Naer'e dönerek "burada yemeği iş sahibi veriyor diye duymuştuk..." Dedi. Naer " evet, birazdan yemeği getirip dağıtırlar. " Dedi. Farrin Hanım sözün arasına karışmadan ikisini dinliyordu. Naer bir anda "siz galiba buralı değilsiniz yanlış mıyım?" Diye sordu. Maryam " evet, aslında biz İranlıyız ama buraya geldik..." Diye cevap verdi. Naer aklında soru olsada pek kuracalamak istemedi.biraz sessizlikten sonra yemeklerin dağıtıma başladığını duyurdular. Naer ayağa kalkarak " hanımefendi yemek dağıtımı için sizin gidip almanız gerekiyor." dedi. Farrin Hanım Maryam'a dönerek " kızım sen git... Zaten hemen şurada Naer abin zaten biliyor ..." Dedi. Maryam anlamsız bir şekilde annesine baktı ve ayağa kalktı Naer' le birlikte yemek dağıtılan yere doğru çekingen adımlarla yürümeye başladı. Naer yürürken çekinerek yüzüne dikkatle bakıyor hemen önüne dönüyordu. Biraz yürüdükten sonra sıraya girdiler. Naer , Maryam'in arkasına girdi. Maryam çekiniyor ve utanıyordu. Naer de bunu farkettiği için Maryama olabildiğince temas etmemeye çalışıyordu. Nihayet sıra onlara gelmişti. Maryamin elindeki strafor tabaklara birer kepçe patatesli bir sebze yemeği ve bulgur doldurdular. Maryam iki tabağı taşımakta güçlük çekiyordu. Birde sıra ekmek almaya gelince Maryam elindeki tabaklarla nasıl alacağını şaşırdı. Tam tabakları yere bırakacakken Naer elinden bir tabağı aldı ve " Ben tutarım . Sen bana da ekmek al . Olurmu?" Dedi. Maryam diğer tabağı yere bırakarak gülümseyerek " tamam" dedi. Ekmekleri alan Maryam ,yerdeki tabağıda alıp Naer' le birlikte Farrin Hanım'ın yanına doğru yürümeye başladı. Geldiklerinde Naer elindeki tabağı Farrin Hanım'a verdi. Maryam tabağını yere koydu ve sonra oturdu. Naer onların bir kaç adım karşısında oturdu. Maryam, yemeğe başlamadan önce dua okudu. Naer ona tuhaf bir şekilde bakarak " Bana mı bir şey diyorsun?" Dedi. Maryam duasını bölmek istemediği için cevap vermedi. Naer başını önüne eğmiş sessizce yemeğini yerken duasını bitiren Maryam bir anda " kusura bakma . Dua ettiğim için cevap veremedim." Dedi. Naer " ne ettiğin için?" Maryam duanın Ermenice karşılığını bilmediği için Farsça söylemişti bu yüzden Naer anlamamıştı. Maryam avuçlarını birleştirip kaldırarak. " Bunu demek istedim." Dedi. Naer başta anlamsız bir bakıştan sonra bir anda " Haa , anladım tamam . Seni rahatsız ettiğim için asıl ben özürdilerim ." Maryam gülümseyerek tekrar önüne döndü ve ekmeğinden pir parça koparıp ağzına koyarak Naer'e baktı . Bunu farkeden Naer kafasını kaldırarak:
- ne oldu?
Maryam dudağını hafif bükerek:
- Bize hiç kendinden bahsetmedin.
Naer :
- Nasıl?
Maryam:
- Bize nereden geldiğini, ailenden, kendinden hiç bahsetmedin.
Naer biraz duraksayarak Maryam'a baktı. Maryam bu bakışlara karşı çekingen bir şekilde Naer'e bakıyordu.
Naer:
-Buranın şehre yakın bir köyünde annemle,erkek kardeşimle ve babaannemle yaşıyorum . ( Gülerek) haha sen bana bu kadarını bile söylemedin.
Maryam yüzünü asarak:
- Babam öldü. Annemle birlikte şehirde yaşıyoruz.
Naer:
- Aslında... Ben babamı hiç görmedim bile.
Maryam üzgün bir şekilde önüne döndü ve yemeğine devam etti.

JANE MARYAM حيث تعيش القصص. اكتشف الآن