15.Bölüm - Karşı Karşıya

1.1K 87 76
                                    

Bölüm oy sınırı 60, yorum sınırı 100'dür bilginize, şu sıralar aşırı yazma isteğim var lütfen siz de yorum yaparak bana yardımcı olun. 

Keyifli okumalar 

♤♡◇♧

Gecenin ortasında duyduğum ateşin çıtırtılı sesi, hissettiğim yüzüme vuran dumanlı sıcaklıktı. Çimenlere basa basa birkaç adım geriye giderek izlemeye devam ettim. 

Arabadan geriye kalan tek şey külleriydi, yani istediğim şey gerçekleşmişti, ben de ateşin sönmesini istiyordum artık.

"N'oluyor burada! Bu yangın nereden çıktı!" 

Babamın yerine işe giren bahçıvan etrafta telaşla koşturuyor, arabanın yanışını izlemek zorunda kalıyordu. Göz ucuyla bana baktığında, benim film seyreder gibi arabanın yanışını seyretmem onu şaşırtsa da bir şey diyememişti, çok sürmeden gözden kayboldu. Büyük ihtimalle birilerine haber vermek için ve yangın söndürme tüpü bulmak için gitmişti.

Bir an önce söndürseler iyi olacaktı çünkü yangın bahçeye ve eve sıçrarsa bunun altından kalkamazdım. "Biri söndürsün şunu artık"

İçimdeki dilek gerçekleşir gibi çok sürmeden birkaç işçi ve komşular arka bahçeye girdi. Ellerinde tüp ve hortum vardı. Daha da geriye giderek bahçenin soğuk ve pürüzlü duvarına sırtımı yasladım. 

Bir yandan yangına kimin ya da neyin sebep olduğunu kendi aralarında tartışıyorlar, bir yandan da işlerini yapıyorlardı.  Tabii beni bu evin gelini olarak bildikleri için haliyle beni görmüş olsalar bile yaptığıma ihtimal vermiyorlardı.

"Yakıt sisteminde bir arıza vardır, ondan yanmıştır"

"Hay Allah, iyi ki fark ettik. Ya eve sıçrasaydı?"

"Sigorta kutularında bir sorun olmuştur. Allah korumuş da kimsenin canına zarar gelmedi" 

Çıkan yangın çevredekilerin yardımıyla neredeyse sönmüş sayılırdı. Sistemsel bazı şeyler söylüyorlardı ama anlamıyordum pek. Öylece olanları gözümü kırpmadan izleyip, yarattığım silsilenin yok oluşuyla sakinleşiyordum. 

Daha fazla durmanın mantıksız olduğunu düşünüp gidecektim ki onu gördüm. Arabaya pür dikkat odaklandığımdan geldiğini anca fark edebilmiştim. Yanan arabasının söndürülüşünü kaşlarını çatarak izliyordu. "Keşke...keşke alevler daha diriyken görseydi" dedim içimden, Anıl'ın uğruna hayatımı mahvettiği arabasının yanışını izlemesini seyretmek, arabanın kendisini izlemekten bile daha keyifliydi. Kesinlikle buna değerdi.

Birkaç saniye sonra odağını yanan arabasından ve onu söndürmeye çalışan işçilerden çekip beni gözlemlemeye başladı. Onun bana gelmesini beklemeyip ben ona gittim. Tam önünde, birkaç adım aramızda mesafe kalacak şekilde durup hem nefretle, hem de tüm yüz hatlarını ezberlemek ister gibi ne düşündüğünü anlamaya çalıştım. Sinirlenmesini, bağırıp çağırmasını istiyordum. Evet bunu istiyordum ama oldukça sakindi, ya da fırtına öncesi sessizliğini yaşıyordu.

"Kim ya da ney yüzünden oldu diye düşünme, çünkü ben yaptım" dedim gururla, gözlerinin içine bakarak. Kaç yıldır aynı evde yaşayan iki insandık. Benim nasıl biri olduğumu, sessiz harflerle konuşan, çekingen, belki korkak olduğumu bilirdi. Arabasını yakmam onu şaşırtmıştı.

Dudaklarından çıkan ilk cümle "Kim söyledi sana bunu" oldu.

"Kimin söylediğinin ne önemi var" dedim, "Merak ettiysen söyleyeyim, Selin herkesin ortasında bir iddiayı kazanmak için bana neyi yaptırdığını söyledi! Beni aşağıladı ama ben hiç utanmadım biliyor musun? Aynı evde büyüdüğün, sana abi bile diyen bir kızın şerefini, namusunu arkadaşlarının mezesi yapacak kadar rezil bir adamsın. Asıl utanması gereken sen! ve senin o aptal arkadaşların"

Her Şey Biraz SenWhere stories live. Discover now