11. güneşin çığlığı

233 39 261
                                    

siyah şeytanın önceki bölümünde

Niger'ın yıldızı parlayan öğrencisi Jaehoon Chaeyoung ile kişisel bir görüşme yapar. Gittikçe kontrolden çıkan Chaeyoung çareyi tekrar Asher'da bulur. Asher'la okul hakkında bilgi vermesi karşılığında, Asher'ın Jungkook hakkında kendisine bilgi vermesine anlaşır. Daha da kötüleşen Chaeyoung, Asher gittikten sonra Jungkook'la buluşur. Tükenmişliğini gören Jungkook Chaeyoung'u sakinleştirmeye çalışır.

Rüzgarın olağanca şiddeti sürdüğü süre boyunca Chaeyoung'un duygu seli devam etti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Rüzgarın olağanca şiddeti sürdüğü süre boyunca Chaeyoung'un duygu seli devam etti. Ne zaman ki rüzgarın hoyratlığı pes etti, altın saçlı kızın da seli durdu. Sakinleşene kadar Jungkook'un göğsündeki varlığını sürdürdü. İkisi de tek kelime konuşmadılar, nefes sesleri birbirine karışmıştı sadece. Chaeyoung bundan huzur almaya çalışmıştı, son kırıntısına kadar. Bir daha ne zaman böyle yan yana olabileceklerini bilmiyordu. Her ne kadar kalbi parçalara ayrılmış olsa da unutmaya çalıştı bunu o anlarda.

Zamanın geçmesiyle baloya gitmek artık bir zorunluluk haline gelmişti. Chaeyoung sakinleştiğinde Jungkook bundan pek emin olmasa da hoşnutsuz bir şekilde baloya döndü. Chaeyoung'un ise bir an önce hazırlanıp baloya katılması gerekiyordu, yoksa baloda olmaması oldukça göze batacaktı. Müstakbel Flave başkanı olarak ortalıkta görünmesi gerekiyordu. İçsel duygu patlamalarıyla baş edemiyor olsa da pozisyonunu korumak uğruna bunları görmezden gelmesi gerektiğinin farkındaydı.

Jungkook gittikten sonra da bir süre orada oturmaya devam etti. Sonrasında soğuktan ince pelerinine sıkı sıkı sarılarak Flave'in alanına gitti. Hızlıca hazırlanıp gitmeliydi. Wendy ile de bugün hiç konuşmamıştı, işin tuhaf yanı Wendy de Chaeyoung'u aramamıştı. Oysaki baloya geç kaldığı için onu beş, on kere araması gerekirdi. Chaeyoung hafif yağmurun atıştırdığı havada bunun farkına yeni vardı. Telefonunu çıkarıp kontrol ederken dört klanı bağlayan geçide ulaşmıştı. Telefonuna baktığında Wendy'e dair hiçbir bildirim görememişti.

Yağmur damlaları yüzünden ıslanan telefonunun ekranını eteğine sürttü ve başını eğip telefonu karnının dibinde tutarak Wendy'i aradı. Telefon çalarken Chaeyoung Flave alanına girmişti. Adımlarını olabildiğince hızlandırdı. Tuhaf bir şekilde içi içine sığamıyormuş gibi hissediyordu. İçinde bir enerji birikiyor ve büyük bir yıkımla dışarı çıkmak istiyordu sanki. Bu duygu onu maziye götürdü. Pelerinini omzundan atıp fırtınalı havada delicesine ıslanırken kendini ilk defa özgür hissettiği döneme... O zamanlar nefret etmişti pelerininden, bu okulu kesin bir şekilde arkasında bırakmak istemişti. Şimdi daha mı güçsüzdü, yoksa daha mı güçlüydü bilemiyordu ama o zamanki Chaeyoung savaş açmıştı okula. Onu öldürseler de dönmezdi buraya. Ne değişmişti? Hiçbir şey yaşanmamış, canlar yanmamış, yeni kavuştuğu ailesi buradan göçüp gitmemiş gibi ne değişmişti de Chaeyoung hala okula hizmet ediyordu. Bazen aradan iki yıl geçip gitse de bunu nasıl unuttuğuna, nefretinden nasıl arındığına kendisi bile inanamıyordu. Belki de hiç arınmamıştı.

𝘀𝗶𝘆𝗮𝗵 𝘀𝗲𝘆𝘁𝗮𝗻'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now