3 "his eyes"

660 60 60
                                    


Okul formamı giydim büyük bir sabırla. Geceden beri gözüme gram uyku girmemişti ve şu an ölü gibiydim. Telaşlıydım.

Kardeşimi bu hayatta benden başkası koruyamazdı ve şu an hiçbir şey bilmemek beni öldürecekti.

Kapısını çaldım ve bekledim.
"Ben okula gidiyorum Hyeson. Uyanıksan kahvaltın masada. Bugün evden hiçbir şekilde çıkmıyorsun. Cezalısın."

Ses yoktu. Biraz daha bekledim. Uyanık olduğunu biliyordum çünkü o her zaman erken kalkardı, okul olsun olmasın. Sıkkın bir nefes aldım.

"Bugün okulda o çocuklarla konuşacağım. Öz kardeşimin anlatmadığı şeyi onlara sormak çok koyuyor insana haberin olsun." Dedim.

Biraz bekledim. Yine de ses yoktu. O kadar kırgındım ki bunu belli etmemek için elimden geleni yapıyordum. Arkamı döndüğüm an kapı açıldı.

Yüzünü gördüm. İçim rahatlar sanmıştım ama suratındaki ifade beni daha da dehşete sokuyordu.

"Abla lütfen bana o çocuklarla konuşmadım de."

Göz devirdim. Korkuyla elimden tuttu. Şaşırdım.

"Gitme. Sen de gitme okula. Hatta abla okul değiştirelim. Ya da ülkemize geri dönelim. Biraz para biriktirdim. Sen de kredi çek. Ev alalım lütfen!"

"Hyeson sakin ol!" Bağırdım.

Onun korkuyor oluşu beni daha da korkutuyordu. Ne yaşıyordu bu kadar? Ne yaşamıştı?

"Okula gideceğim ve hiçbir şey olmayacak. Ablana güven. "

Ağlamaklı olan suratına içim acımıştı. Anlatmayacağını biliyordum. Ama o da beni tanırdı ve bir işin ucunu asla bırakmazdım.

Geri çekildiğimde eli boşluğa düştü. Arkamı dönüp kapıya doğru ilerledim. Arkamdan konuştu.

"Abla ben her şeyi halledeceğim. Sen sadece bugün dikkatli ol"

Niye herkes dikkatli ol diyip duruyordu? Sinir olmaya başlamıştım. Kapıyı açtım ve son kez ona baktım. Gözünden bir yaş düştüğünde içim burkulmuştu. Bugün o yaşın acısını burunlarından getirecektim.

Kapıyı kapatmadan son kez onun sesini duydum.

"Senin suçun değil abla"

Ondan bu kadar olgunca lafları ilk defa duyuyordum. Ama ne demeye çalıştığını tam anlamadığım için anlamaya gidiyordum.

Jeon Jungkook.

Kiminle uğraştığını bilmiyorsun

...

Zil çaldığında herkes kantine doğru gitti. Sınıf boşalmıştı. Sabahtan beri aklımda binlerce şey vardı. Bu öğlen tenefüsünde ise her şey hallolacaktı.

Masama konulan sütle kafamı kaldırdım. Tam karşımda parlayan sarı saçlarını karıştırıyordu.

"İyi misin?"

Sorduğu soruya kafamı salladım. Sütü aldım ve gülümsedim. "Teşekkürler"

"Ne konuştunuz? Bir şey oldu mu?"
Tedirgin bir şekilde konuştuğunda Jimin'in bile bu çocuktan neden korktuğunu anlamamıştım.

"Bu Jungkook denen çocuk.. Okul müdürünün oğlu falan mı niye ismi bile söylenmiyor?"

Etrafına baktı. Kimse olmadığını görünce rahatladı. "Okulun sahibinin  oğlu. Müdür bile düşük sevide ondan."

fake devil - jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin