Bölüm 7

51.9K 3.5K 524
                                    

Bölüm 7


"Burnumu kırmanın üzerinden fazla bir zaman geçmedi güzelim. O yüzden ben ne dersem onu yapacaksın. Bu elbiseyi giymeni istiyorum"

Karşımda ünlü modacı İtalyan Valentino edasıyla elini çenesine koymuş ilgiyle ve birazda sinirle beni baştan aşağı süzen adama ağzım açık şaşkınlıkla bakıyordum. Alex çıktıktan hemen sonra yanında benim yaşlarımda bir kız ve kucaklarında bir dolu rengarenk elbiselerle odaya girmişlerdi. Ondan özür dilememe bile fırsat vermeden elimden tutup beni şöyle bir etrafımda çevirmiş ve emirlerini sıralamaya başlamıştı bile. İşin tuhaf tarafı adam bu işte oldukça profesyonel gözüküyordu. Yani bir kadına ne yakışacağını gayet iyi biliyor gibiydi. Peki, ben onun gösterdiği elbiseyi giyecek miydim?

Kesinlikle hayır!

"O elbise fazla dar, rengini sevmedim ve katları çok fazla. Ayrıca benim proporsiyonuma hiç uymuyor." derin göğüs dekoltesini söylemeyi es geçmeye karar verdim.

"Ha? Pardon pro... ne dedin?"

Evet, kısa bir an önce bu adamdan kibar bir davranış beklemeyi de bırakmıştım. Odama gelip sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi koyu bir sohbete başlamış ve benim tedirginliğimi üzerimden su gibi akıtmıştı. Ağabeyiyle aynı mavi renk gözlere sahipti ama Alex'in aksine onun gözleri sıcacık bakıyor gözlerindeki muziplik pırıltıları insanı kendine çekiyordu. Tanrım, bu adam resmen yürüyen enerji deposuydu.

"Proporsiyon dedim canım. Yani o elbiseyle ben hiç uyuşmuyoruz. Sevmedim, beğenmedim, elek..." tam elektrik almadım diyecektim ki son anda kendimi tuttum. Bir de iki saat Zake'e elektriğin ne olduğunu anlatamazdım. Daha önce ağzımdan kaçırdığım televizyon olayıyla az daha kafayı yiyecekken neyse ki Nina son anda beni kurtarmıştı. İki saat insanların televizyona nasıl girdiğinden tutun kadınların çıplak mı yoksa elbiseli mi mankenlik yaptığına kadar her şeyi sormuştu. Evet, mankenleri ben ağzımdan kaçırmıştım ve yüzyılın gafını yaptığımı biliyorum ama o kadar da irdelemeye ne gerek vardı. Erkekler...

"Beğenmedim işte. Hem sen bizi yalnız bıraksana kız kıza hallederiz biz. Ne meraklıymışsın sende kadınların işine karışmaya."

Yatağın üzerindeki elbiselere gidip mürdüm renginde oldukça şık ve edepli görünen elbiseyi elime alıp havaya kaldırdım. İşte bu gayet güzel bunu giyebilirim diye düşünürken Zake'in kurduğu cümleyle kaskatı kesildim.

"Ben kimseye Zake'in yeni yengesi çirkinmiş dedirtmem. O yüzden o elbiseyi giymesen iyi olur. Tabi kendini manastıra kapatıp rahibe olmayı düşünmüyorsan"

"Ne dedin sen?" dedim üzerine doğru yürüyüp işaret parmağımı sallarken "Sen sen bana... sakın sakın ola bir daha o kelimeyi söyleme"

Ben üzerine doğru yürürken o yüzündeki uslanmaz ve sinsi sırıtmayla kapıya doğru geriliyordu.

"Hadi ama suratındaki o dehşet ifadesini sil. Hem bana bak..." iki elini kaldırıp kendini beğenmiş bir şekilde koca bedenini ve esmer yakışıklı yüzünü işaret etti. "kim benim gibi yakışıklı, güçlü, seksi bir adamın yen..."

Kafasına ayağımdaki ayakkabıyı fırlatmamla kahkaha atarak hızla dışarı fırladı ve kapıyı kapattı. Kapıya çarpan ayakkabım zararsız bir şekilde kapının eşiğine ters düştü. Ahh o egoist serserinin kafasına çarpmasını ne çok isterdim. Ya da o daha önce kırdığım ama sanki hiç kırılmamış gibi eski biçimini -hatta daha da güzel olmuştu sanki- koruyan koca burnuna.

Aklıma gelen başka şeyle biran afalladım. Yeni ye... Hayır, o kelimeyi söylemeyeceğim. Yeni mi demişti o? Arkamdaki Nina'nın boğazını temizlemesiyle ona döndüm. Elinde benim seçtiğim elbiseyle odanın kenarına kabin gibi set çekilmiş paravanın önünde bekliyordu. Elinden elbiseyi alıp kabine geçip giyindim ve puslu aynanın karşısına geçtim. İçlerinden en kapalı elbiseyi seçmeme rağmen göğüslerim elbisenin üst kısmından hafifçe taşmıştı. Güzeldi... Sanki tam üzerime göre dikilmiş gibiydi ama yinede ben kendimi boğuluyormuş gibi hissediyordum. Genelde hep salaş ve geniş kıyafetler tercih ettiğim düşünülürse bu gayet normaldi aslında.

Gelecekten GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin