Bölüm 32- Final 2

35.1K 2.5K 247
                                    

Çok çok özür diliyorum. Ama inanın ki her şey üst üste geldi. Özür için upuzun bir bölümle geldim size. İyi okumalar :)

***

"Çünkü su en saf aynadır. Seni yansıtacağı gibi içindekileri de yansıtır. Çok eski çağlardan beri süre gelen bir inanç bu. Su kullanmasını bilen için kötülüğe karşı en saf silahtır."

Karahan'a bu açıklamayı bin kere yaptırmıştım ama yine de neden su dolu bir küvete girmem gerektiğine dair net bir açıklama alamamıştım. Beni ikna edemiyordu ve içimde su dolu bir küvete girmek konusunda pek hoş olmayan hisler vardır. Hatta dehşete düşüren hisler olduğunuda söyleyebilirdim. Bu hissin nereden geldiğini ya da bu konuda kötü bir anım olup olmadığını bilmiyordum sadece bir histi, o küvete girmemem gerektiğine dair fazlasıyla inançlı bir his.

Suya henüz yıkanmaya hazır olmayan bir kedi gibi dehşetle baktığıma emindim.

"Hadi ama!" diye sızlandı Sera. Evi terkedip onların kaldığı otele geldiğimizde onu çocuklarımla beraber iki kişilik odada onları uyutmaya çalışırken bulmuştum. Uyutma konusunda pek becerikli olduğu söylenemezdi zira meme saati çoktan geçmiş olan Archer ortalığı birbirine katarken Manolia da ona eşlik etmekten geri kalmıyordu. Otelden kovulmadan onlara yetişebildiğime seviniyordum çünkü kapıda karşılaştığımız otel müdürü bu gürültüyü kesmezsek bizi kapı dışarı edeceğini çok net bir şekilde belirtmişti.

"Sadece su Angi!"

Başımı salladım.

"Biliyorum. Ama yine de bunu yapmak istemiyorum," Çok aptalcaydı biliyordum "Sanki küvet beni yutacakmış gibi hissediyorum."

Karahan bıkkın bir sesle "Bak küvet bermuda şeytan üçgenine dönüşmeyecek tamam mı?" dedi ve devam etti "Ya da canavarlar denizindeki çirkin deniz yaratığına. Böyle bir şey olmayacak," orta parmağını işaret parmağının üzerine koyup havaya kaldırdı "Söz veriyorum!"

"Ona güvenme," diye araya girdi Asen "En son bana söz verdiğinde bir grup hortlak tarafından kovalanıyorduk." Elini omuzuma koydu. Eğer küvet şu anda beynimi bu kadar meşgul etmeseydi hortlak konusu beni dehşete düşürebilirdi. Ama sormaya bile korkuyordum.

"Ama bana güvenebilirsin. Sana zarar gelmesine izin vermicem." Bana bir zarar gelmesine izin vermeyeceklerini biliyordum ama yinede...

Karahan ona pis pis bakıp homurdandı. "Yüzüme vurmaktan asla vazgeçmeyeceksin değil mi?"

Asen cevap vermedi ama gözlerindeki ışıltıdan onunla uğraşmaktan ne kadar keyif aldığı belli oluyordu. Onların bu hali insanın içini kıpır kıpır ediyordu. Eğlenceli atışmalarının her ne kadar bazen birbirlerini öldürme potansiyeline yükseldiği olsa da birbirlerinin varlığından gayet keyif aldıkları belliydi. Aralarındaki ilişkinin ne derece de olduğunu bilmiyordum ama Karahan'ın avına odaklanmış bir aslan gibi sürekli Asen'in her hareketini takibe almasından ateşin bacayı sarmasının çok da uzak bir zamanda olmadığını tahmin ediyordum.

Onları düşünmeyi bırakıp önümdeki çok çok...çok büyük soruna odaklandım.

"Başka yolu yok mu?" dedim yüzümü buruşturarak "Yani ayaklarımı felan soksam"

"Olmaz!" diye itiraz etti Karahan "Tamamen içinde olman lazım!"

Tamamen içinde olma kısmı tam anlamıyla tamamen içinde olmaktı. Yani tüm bedenim suyun içinde olacak ve nefes alamayacaktım. Bu da başlıca başka bir sorundu tabi!

"Ama neden?" diye sızlandım "Constantine sadece ayaklarını suya sokup kucağına da kedi alarak cehenneme gidiyordu."

Karahan gözlerini devirdi.

Gelecekten GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin