Ölülerin dirilişine inanıyorum.

13 2 0
                                    

Dudaklarımızı ayırıp elimi göğsüne koydum. Kalp atışı avucumun içindeydi. Gözlerimi kahverengilerine diktim. Kafasının içinde neler döndüğünü merak ediyordum. "Seninle tanıştığımız zamanı hatırlıyor musun?" dedim alçak sesle.

Gözlerinden düşüncelerinin gölgesi geçti. "Ocak." dedi mırıldanır gibi.

"Yılbaşından sonraki partide." Hatırlaması için süre verdim. "Biriyle gelmiştin."

Elimin altındaki kalp atışına odaklandım. İki hızlı ritim ve onları daha yavaş takip eden üçüncü bir ritim. İçim acıyla yanıyordu ve böyle hissettiğim için utanıyordum. Asla karşılığı olmayacaktı.

"Evet." dedi sakince.

"Unutman uzun sürmedi."

Hatırladığında dudağının kenarını şapşal bir gülümseme aldı. Dudaklarım onu takip etti.

Üzgünüm. Biriyleyim, onun yanına gitmem gerek.

"Küçük bir parti kaçamağı diye düşünmüştüm." Sakin, parlak gözlerini yüzümde gezdirdi. "Baştan çıkarmada başarılısın."

Onunla sadece o an şans eseri karşılaşmışız gibi konuşmuş ve benimle arka bahçede sigara içmeye ikna etmiştim. Konuşurken cümle aralarında ona partnerliğe yönelik üstü kapalı birkaç şey söylemiştim. İnsanlar ciddiyete dalıp eğlenmeyi unutuyor. Aradığım şey bunlar değil. Duygular, sorumluluklar... Mesajımı almıştı. Ona, okuldan beri çekiciliğinin sebebini anlamaya çalıştığım tanıdık simasına bakmıştım, gülümseyip dudaklarına bir öpücük kondurmama izin vermişti. Çekildiğimde beni geri öpmüştü. Bedeninden gelen çekici bir koku vardı. Ana kütüphanede, bazen de partilerde rastlayıp enerjisini defalarca görmezden gelmeye çalıştığım, sanki onunla yatmak bir şeyleri düzeltecekmiş gibi bir hisle arzuladığım kişiyi öpmek zafer gibi hissettirmişti. O an dudaklarımın arasındayken ona elimden gelenin en iyisini vermeye çalışmıştım.

Belki numaramı istersin, sadece arkadaş olmak için.

Sessizce gülümseyip beni çözmeye çalışarak dikkatle yüzüme bakmış, bir an sonra kendini telefonunu uzatırken bulmuştu. Ben numaramı yazarken aramızdaki mesafeyi kapatmadan bana doğru eğilerek, müziği bastıracak kadar yüksek sesle duymayı beklemediğim soruyu sormuştu. Seni daha önce görmüş müydüm?

Sanmıyorum. Ama daha sonra görüp görmeyeceğini biliyorsun.

Telefonunu uzattığımda bakışlarını benden çekmeden almıştı. Vereceği karar için deli gibi gergindim ama o anlık bana bakması cesaret vermişti.

Bir içki daha ister misin?

Üzgünüm. Biriyleyim, onun yanına gitmem gerek.

Onun yatağına girmem, hatta evinin içinde bulunmuş olmam bile, tamamen şans eseriydi.

"Ben hiçbir şey yapmadım." Vücudunun sıcaklığı tenimi yakıyordu. "Neden bu kadar kolay ikna oldun?"

Değişmeyen kalp ritimlerini avucumda hissetmeye devam ettim.

"Bazı insanların kimyaları uyar."

Yumuşak sesini dinlerken Luke'u ve öncesindekileri düşündüm. Evet, bir çekim vardı ama bunun o olduğuna emin değildim. Yine de ne demek istediğini anlıyordum.

"Arzudan mı bahsediyorsun?"

"Hayır, tensel çekimden bahsediyorum. Arzu bence daha yoğun bir şey, karşıdakiyle daha özel olarak ilgili. Tensel çekimde bir şeyler daha yüzeysel, daha kolaydır. Eminim bunu defalarca hissetmişsindir."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 17 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Desire and the Sins  |hood&hemmingsWhere stories live. Discover now