11: İyileşmek.

976 148 40
                                    

"Lütfen oturun ve ziyafetin tadını çıkarın,"

Balkonda yaptıkları duyurunun ardından komşu krallıklardan gelen kraliyet aileleriyle birlikte yemek odasına girdiler. Dul Kraliçe, ağzı kulaklarına varmış şekilde herkesi masaya davet etti. İlk önce kendisi koltuğuna yerleşti, ev sahibini bekleyen misafirler ise kraliçeden sonra aynı anda sandalyelerine oturdu.

Masanın başında Kraliçe Lee, sağ tarafında Minho ve alfanın yanında Jisung oturuyordu. Minho'nun karşısındaki yerde, Kraliçe'nin solunda ise Kral Changbin ve hemen yanında beta eşi Seungmin bulunuyordu. Diğer ailelere nazaran Kral Changbin ve Kraliçe Seungmin, Lee ailesi ile çok daha yakın dostlardı.

Herkes sessizce yemeklerine başlarken masadan konuşma seslerinin yükselmesi çok uzun sürmedi. Minho, Changbin ile derin bir sohbette iken Kraliçe Lee, onun biraz uzağında kalan bir alfa ile politika hakkında konuşuyordu. Jisung ise biraz masadaki soylularda bakışlarını gezdiriyor, Seungmin ile her göz göze geldiklerinde hafifçe gülümsüyor ve çoğunlukla yemeğiyle ilgileniyordu.

Dakikalar geçti ve omega tam yemeğini bitirip içkisini içerken Kraliçe Lee'nin verdiği işaretle ayağı kalkan Minho için tüm masa sessizliğe büründü ve dikkatlerini alfaya verdi. Veliaht Prens, eline aldığı şarabı hafifçe kaldırarak masada bulunan herkese tek tek gülümsedi.

"Bu yemek, yakın gelecekte yaşayacağımız mutlu ve refahla dolu günlerin başlangıcıdır. Birbirlerimize karşı şeffaf ve sadakat ile, halkımıza karşı ise adaletli ve hoşgörülü bir şekilde yaklaşmayı arzuluyorum. Siz değerli kraliyet mensuplarını temin ederim, Kral olarak tahtta kaldığım süre boyunca sadece iyiye ve doğruya bağlı kalacağım ve Tanrı'nın bana verdiği gücümü kötüye kullanmayacağım."

Masadaki tüm üyelerin yüzlerinde hafif birer gülümseme varken Minho sözlerine devam etti.

"İnanıyorum ki ben, Lee Minho, Kraliçemizin bana bırakacağı güzel krallığımızı daha da güzelleştireceğim." Bakışlarını Omega'ya indirdi.

"Ve bu süre boyunca biricik eşim, bana yol göstererek mükemmel bir Kraliçe olacak."

•••

Yemekten sonra tüm misafirler birinci kattaki odalarına yerleştirildiği sırada Minho, oluşan kargaşadan yararlanarak Jisung'u elinden tutup bahçeye çıkarmıştı. Tüm çalışanlar sarayda meşgul oldukları için oldukça boştu.

Minho, elinden tuttuğu omegasının önünden yürüyordu. Sarayın girişinden çok da uzak olmayan, göz önündeki oturma alanına doğru ilerliyorlardı. Büyük sehpanın etrafındaki koltuklardan birine oturmayı bekleyen Jisung, alfanın duraksamadan yürümeye devam etmesi ile sesini çıkarmayıp gittikleri yeri anlamaya çalıştı.

Birkaç dakika daha yürüdüler. Biraz önce geçtikleri yolların aksine şu anda yürüdükleri yol çok daha engebeli ve taşlıydı, patikanın kenarlarında tek tük bulunan gaz lambaları sayesinde ağaçlarla kaplı olan bu kısım onu korkutmuyordu.

Tabi önünde ilerleyen alfa varken ışıklar olmasa dahi korkacağını sanmıyordu. Kendi düşüncelerine hafifçe kıkırdadığı sırada prensin durması ile yavaşladı ve etrafına bakındı.

İlk tanıştıkları, portakal ağacı ve gölet bulunan yere gelmişlerdi.

İlk ve son geldiği zamanın aksine çok daha sakin görünüyordu bu alan, gece vakti olmasına yorarak tuttuğu eli hafifçe bıraktı gölete ilerledi. Çimenle kaplı alan ile sulu çukuru ayıran çakıl taşlarının üzerine basarak yere oturmadan çömeldi. Elini temiz suya atarak biraz içinde gezdirdi, sıcak havaya göre oldukça soğuk olan su onu ferahlamış hissettirdi.

Arkasından gelen alfayı hissetse de kendini bozmayıp elini izlemeye devam etti. Minho, hemen omeganın yanındaki yerini alarak aynı şekilde çömeldi.

"Seni ilk burda görüşümden beri neredeyse tüm vaktimi odamdan çok burda geçirdim. Biliyorsun, zaten sevdiğim bir yerdi, benim rahat alanımdı fakat sen adımını attığında sanki daha da huzurla doldu."

Duyduğu güzel sözler gülümsemesine senep olurken suyun içindeki elini çekip tekrardan sevdiği elleri tutarak ikisini de ayağı kaldırdı. Yine o günkü gibi ağacın dibine oturdu ve tutmaya devam ettiği elin sahibini kendisinin yanına otutturdu.

Kendisi dizlerinin ikisini de kırıp diğer tarafa uzatırken Minho, sadece tek dizini kırmış ve diğer bacağını rahatça uzatmıştı. Kendi alanlarında oldukları için bir kolunu da çekinmeden omeganın omzuna atarak zarif bedeni kendine doğru çekti.

Bir süre sadece gözlerini kapattı ikili, gerçekten de huzur dolan bahçenin sessizliğini ve birbirlerinin nefes alıp verişlerini dinlediler.

"Yanındayken her ne kadar zaten kendim olsam da, buraya geldiğim zaman sanki her şeyi bahçenin girişinde bırakmışım gibi hissediyorum. Her şeyi girişte bırakmışım ve sadece her şeyim olanı almışım gibi. Görevlerim , tüm görgü kuralları ve diğer öğrendiğim şeyler, bulunduğumuz durum ya da senin binlerce kişinin kralı olman. Her şeyi unutuyorum buradayken ve sadece Jisung olarak yaklaşıyorum sana."

Minho, boştaki elini omeganın saçlarına atıp yumuşak tutamlarını okşadı.

"Seni ilk gördüğüm ana kadar ne zaman buraya gelsem sadece susup göleti ve yaprakların rüzgarda hareket edişlerini izlerdim. Beni sakinleştirir, ruhumu iyileştirdiğini hissederdim. Sonra seni gördüm, gölet veya o hareket eden yaprakların hiçbiri umrumda olmadı. Yanına geldim, konuştuk. Seni daha fazla tanımaya başladım ve hali hazırda ilk görüşte gözlerimi alamadığım sana zaman geçtikçe daha çok alıştım. Seni tanıdıktan sonra buraya her gelişimde gölet ya da bitkiler değil, seni düşünmek sakinleştirdi beni. Seni düşünmek, sen. Farkında dahi olmadan beni iyileştirdin ve her şeye karşı dimdik durabilmem için en güzel  sebebi verdin."

Omeganın utançla birlikte mutlu olduğunu bağıran feromonları etrafı sardığında prens gülümsedi, boynuna sarılan küçüğünün saçlarına burnunu gömdüğü sırada yanağını okşarken o da kendi feromonlarını bıraktı.

Portakal ağacının altındaki portakal kokulu omeganın feromonlarına prensin tatlı tarçın kokusu karıştığında fazlasıyla mutlulardı. Kokuları birbirlerini öylesine tamamlıyordu ki, ikisi de çok kısa bir süre sonra bu tarçınlı portakal kokusuna bağımlı olacaklarını biliyordu.

•••
On ay sonra degil kisa surede bolum attim saskinsiniz dimi ben de

Ya her sey iyi hos da...

Ne kadar erken sevdiler hizli gidiyorlar falan diye dusunmuyosunuzdur dimi ya

Favorite of the Lee's, MinsungWhere stories live. Discover now