2.6

42 6 23
                                    

Evin kapısını çarparak çıkarken ayakkabılarımızı çıkarmadığımız için içimden dua ettim. Daha havalı bir çıkış olmuştu en azından. Ayaklarım götüme vura vura, burnumdan derin soluklar alarak ilerledim. Piçe bak sen kimsin de bana söylemeden arkamdan iş çeviriyorsun. Hem de Seungri gibi bir it ile iş birliğine girip benim senden etkilenmemi bekliyorsun. Yer mi lan anadolu çocuğu? Aslında galiba yermiş anadolu çocuğu, işe de yaradı yani sonuçta randevuya bile çıktık. Ama olsun bundan sonra yemesin bence anadolu çocuğu

"KOŞMA SALAK KOŞMA YETİŞEMİYORUM, BEN SANATÇIYIM SPORCU DEĞİLİM!" Kendi kendimle konuşmaktan arkamdan gelen ayak sesini duyamamıştım. Arkamı dönünce bana bağıran kişinin Taehyung olduğunu fark ettim. Bir eliyle desenli gömleğinin yakasını tutarken diğer eliyle telefonunu tutuyordu, arkasına bastığı ayakkabılarıyla koşmaya çalışıyordu. Hızlı yürüdüğümün bile farkında değildim.
"Gelme lan yalancı it! Ecelin olurum bu sinirle senin, gözükme sakın gözüme."
Yetişememesi için hızımı arttırdım. Şimdi telefonum olsa bizimkileri arar evi ateşe verin derdim. Sonra da yanıma çağırırdım. Ama şu an elimde ne telefon vardı ne de arkadaşlarım.

"Jungkook koşmasana, bir dinle beni. Senden hoşlandığım için yaptım aptal. Sanki kötülüğünü mü istedim ne sanıyorsun?" Arkamdan gelirken bağıra bağıra konuşuyordu. Kore gibi bir yerde dayak yememiz umrunda değildi galiba.
"Ne iyiliği lan ne iyiliği? Dürüst olsaydın ne olurdu sanki?" Hızımı düşürüp bana yetişmesini bekledim. Sonuçta içinden geçtiğimiz mahallenin bizim kaotik yaşantımızı duymasına gerek yoktu. Yanıma yetişince ufak bir gülümseme atıp hemen ciddileşti.
"Yavaşladığın için teşekkürler. Jungkook bak yavrum, bak iki gözümün çiçeği, ben sana gelip seni kafaya taktığım için üç gündür izliyorum deseydim sen beni ortadan ikiye bölüp herkese köftelik kıyma diye dağıtırdın. Yapamadım, gelip konuşamadım. Ben de hayatına bir olayla dahil olayım dedim. Gerçi beklediğimden daha kaotik bir hayatın varmış, birlikte bok gibi anlar yaşadık ama olsun." Tek seferde nefessiz bir açıklama yapınca yüzü kıpkırmızı oldu. Açıklaması umurumda değildi gerçi.

"Ne anlatıyorsun lan antilop?! Ben de diyorum bizi kader bir araya getirdi. Kadere bak KADERE BAK! Ayrıca bizden de olmuyor baksana gelmişiz ficin 16.bölümüne ne bir öpüşme ne bir elleşme...
Varsa yoksa kaos varsa yoksa kavga. Rezil gibi hayatlar yaşıyoruz. Yalancıyla olmaz zaten kardeşim sen beni sal." Ben konuşurken gözleri sürekli yüzümde geziniyordu. Ciddi miyim değil miyim anlamak ister gibi her bir ifademi inceledi. Sonunda ciddi olduğumu fark edince omuzları çöktü. Kocaman gözleri yaşla doldu. Bebek gibi hemen ağlaması beni şoke etti. Bu kez benim de gözlerim doldu. Onun üzüntüden benim sinirden ağlayasım vardı. Etkilenmemek için kafamı başka yöne çevirdim. Ben kafamı çevirince konuşmaya başladı.
"Şimdi klişe yaz dizilerinde olsak bu cümlenden sonra seni öpmem lazımdı."

Sinirden güldüm. Cümlesi bana çok aptalca gelmişti. "Yaz dizisinde değiliz, öpmeyi dene de dişlerini eline vereyim." Etrafı izlemeyi bırakıp ona baktım. Ağlamamak için kendini sıkıyordu. Burnu ve kulakları kızardı.
"Senin zaten hep beni dövesin var, hiç mi sevesin gelmiyor? Böyle azıcık bile olsa?"

Seninle ilgili her şeyi aklımda tutuyorum ama senin bunu bilmene gerek yok triplerine girdim. Ne cevap vereceğimi şaşırınca bir anda asıl konuyu hatırladım. Aniden durdum. Zaten yavaş yürüyorduk ama bu kez yüzünü tam görmem gerekiyordu. Bana doğruyu söylemesini umuyordum.
"Bana neden yalan söyledin? Seungri gibi biriyle ne işin olur? Niye en başından dürüst olmadın Taehyung? Bana bak tek şansın var, dürüst ol."

"Şimdi ben dürüst olsam senin beni sevme ihtimalin ne ki?"

"Bana bak olm sen hiç dizginsiz busan yumruğu* yedin mi? Yemediysen hemen çakayım bir tane, bana bir daha yalan söylersen yok ederim seni. Silerim bu dünyadan. O yalancı ağzınla yerinde durmayan götün yer değiştirir yemin ediyorum."

Our Story/ tkWhere stories live. Discover now