2

441 79 161
                                    

"Bir sonraki haberimiz ise Jeonju'da yaşanan bir cinayet vakası. Bu sabah saat 10.37 sularında yerleşimin az olduğu bir şehir olan Jeonju'da terk edilmiş bir depoda 25-30 yaşlarında olduğu varsayılan bir erkek cesedi bulundu. Cesedi gören ve polislere haber veren temizlik işçisi şok edici görüntüyü şu sözlerle açıkladı."

Oturduğu masada ifadesiz bakışlarla karşısındaki televizyonu izliyordu genç adam.

"Öncesinde birkaç ses geldiğini duyduk ama önemsemedik çünkü evsiz insanlar sık sık burayı mesken tutardı. Ancak dün akşam yanından geçerken tuhaf bir koku aldım. Bu sabah da aynı kokuyu alınca içeride ne oldığunu merak ettim. Kapı sıkışmış gibiydi açmak çok zor oldu ve sonra da yerde yatan bedeni gördüm."

Kanlı cesedin fotoğrafları sansürlenmiş bir şekilde ekranda yer aldığında yüzünde hiçbir acıma belirtisi olmadan televizyonu kapattı kıvırcık saçlı genç.

Üzerinde tek bir kırışık olmayan polis üniforması ve rütbesini belli eden apoletlerini sergilemek istercesine dik duran bir adam cam kapıyı ittirmiş, omuzlarını gere gere karargaha girmişti. "Dünkü esnaf kavgası olayını çözdünüz mü?"

Orta taraftaki masalardan birinde oturan memur diğerlerinin cevap vermesine gerek bırakmadan söze atıldı. "Bu sabah bir tartışma daha yaşandı ama çözdük efendim. İki taraf da anlaşmaya vardı."

"Aferin." diye mırıldanırken yüzündeki kendini beğenmiş ifadeyle etrafa kısaca göz gezdirdi adam. Diğer polis memurlarını tek tek süzdü ve bakışları kıvırcık saçlı olanda durdu. "Bang Chan."

"Buyrun başkomiserim." Sesinde bıkkınlık ya da telaş yoktu, sadece soğuk tonu derinden hissediliyordu.

"Jeonju cinayet vakası için atandın. Bugün maktülün otopsisi yapılacak. Derhal bölgeye git ve alanı araştırmaya başla."

Bang Chan "Emredersiniz." diyerek tereddüt etmeden onu onaylasa da karşısındaki masada oturan bir polis merakına engel olamamıştı. "Jeonju'da yaşanan bir olay için neden Yongin'den bir komiser görevlendiriliyor efendim?"

"İki ay önceki gece klübü cinayetini hatırlıyorsunuz değil mi? Kurbanda o zamankine benzeyen izlere rastlandı."

"Yani katilin aynı kişi olduğundan şüpheleniliyor." dedi bir kadın polis.

Başkomiser hafifçe başını sallayarak onayladı onu. "O dava ile de Bang Chan ilgilenmişti. Şimdi katili bulması için bir şansı daha var." Ellerini bir kez birbirine vurdu ve gür bir sesle konuştu. "İşlerinize dönün hadi. Kore henüz aylaklık edebileceğiniz kadar temiz değil."

Diğerleri karargahtan çıkan adamın arkasından eğilirken ondan bir yaş küçük olan, Minho adındaki genç Bang Chan'a döndü. "Yanına başkalarını da alacak mısın hyung?"

"Şimdilik tek gitsem sorun olmaz sanırım." dedi ve ayağa kalktı Chan. Çok bir şeye ihtiyacı yoktu, masasındaki cüzdanını, rozetini ve arabasının anahtarını aldı.

Ona dikkatli olmasını söyleyen küçüğünün omzunu pat patladıktan sonra diğerleriyle iletişim kurma gereği duymadan karargahtan çıktı, arabasına bindi. Önce tek başına yaşadığı evine uğramış ve orada ne kadar kalacağını bilmediği için yanına bir kaç kıyafet almıştı. Ardından Jeonju'ya doğru sürdü arabayı.

"Kim Seungmin: Doğum tarihi 22 Eylül 1998, ölüm tarihi 25 Temmuz 2023."

"B-ben gerçekten öldüm mü?" Bir yerde yatan bedene bir de aniden yanında beliren, baştan ayağa siyahlara bürünmüş adama baktı Seungmin. Aklını kaçıracak gibiydi. Hâlâ o depodaydı, yüzü tanınmayacak derecede hırpalanmış ve kana bulanmış bir ceset yerde boylu boyunca uzanıyordu ve sanki saatler öncesinde ölümüne dayak yiyen o değilmiş gibi sapasağlam ayakta dikiliyordu.

Born To Die || ChanMinWhere stories live. Discover now