12

147 31 79
                                    

Born to die yb gelmiş başımıza taş mı yağacak noluyoo

------

Kararmış gökyüzündeki bakışlarını yanındaki adama çevirdi Seungmin. Sessiz kalmaya devam ederek onu seyretti birkaç saniye. "Polis olmayı neden seçtin?" dedi birden bire, merak etmişti.

Bu soruyla Chan'ın da bakışları onu buldu. Hiç düşünmedi bile. "Polislere herkes güvenir." Yanındaki gencin neyi kastettiğini anlamadığını, daha detaylı bir açıklama beklediğini yüz ifadesinden fark etti ve küçük bir gülümseme verdi ona. "Çocukluğumdan beri hep herkesin güvenebileceği biri olmayı istemişimdir.
İnsanlar da en çok onları koruyacağını bildiği kişilere güvenir, bazen canlarını bile emanet ederler. Polisliğin buna en uygun meslek olduğunu düşündüm."

"Vayy!" Ağzından çıkan hayranlık nidasından sonra gülerek başını aşağı yukarı salladı Seungmin. "Öyleyse kimsenin güvenini boşa çıkarmadığına eminim."

Bankın boş köşesine koyduğu bira kutusunu eline aldı komiser, dudaklarındaki gülüş hâlâ yerini koruyordu. "Senin de güvenini boşa çıkarmayacağım." dedi kutuda kalan son birkaç yudumu da kafasına dikmeden önce.

Sokaklarda dolaşmakla, bunun gibi uzun sohbetlerle geçen bir günün ardından sözleştikleri gibi kendilerine ayırdıkları zamanın sonuna gelmişler ve tekrar aradıkları suçlunun peşine düşmüşlerdi. Merkezden aldıkları bilgilerle bulundukları bölgede soruşturmalarına devam ederlerken yüzü tüm haber sitelerine yayılmış suçluyu gördüğünü gizlice ihbar eden bir vatandaş sayesinde hedeflerine oldukça yaklaşmışlardı.

"Sabaha doğru dört gibi deniz yoluyla yurtdışına kaçmayı planlıyormuş. Adresi aldık, operasyon düzenleyeceğiz." dedi Chan. Saat çoktan gece yarısı olmuştu bile, operasyon bölgesine gitmek için yola çıkmışlardı. "Changbin ve Minho da orada olacak. Elimizden kaçmasına imkan yok."

Ona dönecek şekilde durup sırtını kapıya başını da koltuğa yaslamış, bacaklarını kendine çekmiş Seungmin "Bu gece gerçekten her şey bitiyor yani..." diye mırıldandı.

Onaylarcasına başını salladı komiser. "Bitiyor." Farların aydınlattığı boş yoldaki dikkatli bakışlarını yolcu koltuğuna çevirdi. "Nasıl intikam alacağını düşündün mü bari?" diye sordu.

Omuz silkti ölü ruh. "Çok bir şey yapmayacağım. Beni gördüğü an delirdiğini düşünmeye başlar zaten."

Uzun bir süre daha başka bir konuşma daha geçmedi aralarında. Ardından Chan biriyle görüşeceğini söyleyerek arabayı durdurduğunda kim olduğunu sorgulama gereği duymadı ve onaylar bir mırıltı çıkarmakla yetindi Seungmin. Üstüne tarif edemediği bir ağırlık çökmüştü. Yarının dünyadaki son günü olmasına bağlıyordu bunu. Üstündeki ağırlık göz kapaklarına indiğinde ne ara uykuya daldığını anlamadı. Gözleri tekrar açıldığında ise nefes nefese kalmış, şakaklarından ve boynundan soğuk terler akıyordu. "Hyunjin..." diye mırıldandı korkuyla. Etrafına bakındı, arabadaydı ve Chan hâlâ gelmemişti.

"Hyunjin konuşmamız lazım. Çok, çok tuhaf bir şey gördüm ben." Gözleri hızla dolarken titreyen elleriyle yüzünü kapatıp soluklandı biraz. Bir şeyler yanlış gidiyordu. Kendini tutamadan bağırdı bu sefer. "Hyunjin!" Acilen sorularına bir cevap alması gerekiyordu.

Arabada durmanın onu daha da çok boğduğunu hissettiğinde kapıyı bir hışımla açıp hızla dışarı, serin havaya attı kendini. "Seungmin? İyi misin?" Tam yanından gelen sesi duyduğunda bedenini ona doğru çevirdi, tekrar çaresizce "Hyunjin..." diye mırıldanarak kollarını karşısındaki adamın beline sardı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 19 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Born To Die || ChanMinWhere stories live. Discover now