5. Bölüm Kolye

11.7K 537 120
                                    

Merhabaaa
Yeni bölümle karşınızdayım.
Yorum yaparsanız sevinirim.
Çok uzatmadan yeni bölüme geçelim.

Geldiğimden beri boş boş denizi izliyorum. Deniz benim için çok şey anlamlandırıyor. Deniz benim için huzurdur, mutluluktur. En çokta Denizimi hatırlatıyor bana...
İlk ve son aşkımı...
Geçmişte birisine emanet olarak verdiğim kolyenin sahibini...

Ne zaman kafam dolu olursa ve ya düşünme gereği duyarsam hep denize gelirim. Deniz beni anlayan tek şeydir.

Bazıları için deniz korku kaynağı olurken bazıları için huzur kaynağıdır. Benim için ikincisidir.

Deniz bizi asla kandırmaz. Bazıları denizde boğulup ölürken sadece denizi suçlar. Kimse boğulan kişinin denize dalgalı bir havadamı yoksa sakin bir havadamı girdiğini sorgulamaz hep suçlar. Çünkü başkasını suçlamak kendimizi sorgulamaktan hep kolaydır.

Bu yüzden denizi çok seviyorum. Kendimi denize benzetiyorum.
Kimse bana neler yaşadığımı sormaz hep bu halde olduğum için suçlarlar.

Beni denizden başka anlayan biri de var aslında boynumdakı kolyenin sahibi...

2 YIL ÖNCE...
07.12.2021...

Evden kendimi nasıl attım hiç bir fikrim yok. Babam yine beni dövmek için mazeret bulmuştu.

Okulda babamın beni dövdüğü bir şekilde yayılmıştı. Sınıfımızın nefret edilen üçlü kız grupu da bu olayın hızlı yayılmasına sebep olup aynı zamanda benimle dalga geçmişlerdi. Ben de sinir krizi geçirip hepsini bir güzel benzetmiştim. Tabi bunun üzerine okul müdürü kavgaya sebep olan herkesin ebeveynini okula çağırmıştı. Babam da suçun onlarda olmasını bile bile beni dövmek için eve sürüklemişti. Özenle uzattığım saçlarımı kulaklarımın altından acımadan makasla kestiğinde ben de bir şekilde kaçmayı başarmıştım. Şimdi de sahilde oturup denizi izliyor bir taraftan da göz yaşlarımı tutamıyordum.

Yanımda hareketlilik hiss edince gözlerimi denizden ayırıp yanımdakı kişiye baktım. Simsiyah giymiş siyah saçlı kömür renk gözleri olan biri sinirli bir o kadar da yorgun ve kırılmış bir şekilde oturup denizi izliyordu. Onu umursamadan denize gözlerimi tekrar çevirdim.

"İyi misin?" diye sordu yanımdakı kişi. Tanımıyor sonuçta diyip "değilim" dedim. Kısa süreliğine bakışı bana döndü sonra tekrar denize baktı.

"Sen iyi misin?" diye bu sefer ben sordum. "Ben de iyi değilim" diye cevap verdi. "Neden?" diye sordum. "Bu gün burdan gidiyorum" dedi sesi bir çok duygu barındırıyordu. En yoğun olanıysa hüzündü. Bakışlarımı ona çevirip "nereye?" diye sordum. "yurtdışına" diye cevap verdi. "Burdan kaçıp gidiyorsun sevinmen gereken yerde neden gözlerinde hüzün ve kırgınlık var?" dedim. Bu sorumu beklemiyormuş gibi anında bakışları beni buldu. "Neler yaşadın da burdan gitmenin kurtulmak olduğunu düşünüyorsun?" dedi. Bu soru karşısında afalladım. Kimse bana neler yaşadın diye hiç sormazdı. Herkes kendine dikkat et gibi uyarılarda bulunurdu. İyi ki de sormamışlar. Ne diye bilirdim ki? Babam tarafından her gün şiddete maruz kalıyorum nasıl derim ki?

Derin bir iç çekip "benim sıkıntım hall olamicak kadar ağır bazı kişiler tarafından hall edilecek kadar da basit bir sorun."  sadece kimse yardım eli uzatmıyor. Kaç defa gittim karakola her defasında bir yolunu bulup işten sıyrılmasını başardı şerefsiz.

Gözlerimi denize çevirdim. "Sorunun ne bilmiyorum ama yurtdışınada gitsen dünyadan da kopsan sıkıntılar hep seninledir. Yaşadığın şeylerden kurtulsan bile yara izleri hep seninle kalacak." dedi o da gözlerini denize çevirerek. Haklıydı. Kurtuldum diyelim her gece gördüğüm kabuslar, yaşadığım travmalar peşimi bırakıcakmıydı? Sanmıyorum.

Aleyna (gerçek aile) Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz