Selenin AŞK YARIŞI

Enchanté

14 Haziran Pazartesi

Uyandığımda başım çatlıyordu. Dün akşamdan neredeyse hiç bir şey hatırlamıyordum.
Telefonumu açtım. Saat 10.17'yi gösteriyordu. Dün ne zaman otele gelip uyuduğumu bilmiyordum. Otele nasıl geri geldiğimi bile bilmiyordum.
Telefonum rahatsız etmede kalmıştı kapatığımda art arda gelen bir sürü bildirimle karşılaştım; Lando'dan bir kaç mesaj ve bir sürü de instagram bildirimi vardı.

Lando'nun mesajını açtım.

İnstagram bildirimleri mi? Lando'ya günaydın yazıp instagramı açtım.

Tanımadığım bir sürü hesaptan takip isteği gelmişti. Kafam karıştı bir günde bu kadar kişi beni nerden bulmuş olabilirdi.
Bildirimlerde aşağı inince Lando'nun beni hikayesinde etiketlediğini gördüm. Lando'nun hikayesini açınca dün partide Lando'nun çektiği fotoğrafımı gördüm. Hesabıma istek atanlar Lando'nun fanları olmalıydı. Hesabımda pek bir şey olmadığı için hesabı herkese açık yapmaya karar verdim.

Telefonuma bakarken dün gece olanları yavaş yavaş hatırlamaya başlamıştım ama ne kadar düşünsemde olanlar hep aynı yerde bitiyordu; Charles'ın bana sinirli bakışları. Kendi kendime acaba ona çok kaba mı davrandım diye düşündüm. En azından ona bir açıklama borçluydum ama sadece gelemeyeceğim yazıp partiye landoyla gitmiştim. Kendimi suçlu hissederek Charles'a yazdım.

Lando bana tekrar mesaj atmıştı. Benimle ilk karşılaştığımız kafede buluşmak istiyordu.
Bu Monaco'daki son günümdü eve dönmeden Lando'yu görmek güzel olurdu.

Yataktan kalkıp Odanın diğer tarafında İrem'i aradım ama odada yoktu. Dün gece benimle otele geri dönmemiş gibi görünüyordu. Onu aradım ama telefonu açmadı. Muhtemelen Daniel'ın evindeydi ama bu meraklanmamın önüne geçmedi.

Üstümü değiştirip Lando'nun yanına gittim.
Yoldayken bir kaç kere daha İrem'i aramayı denedim ama hala cevap vermiyordu.

Lando beni görünce ayağa kalkıp bana sarıldı.

-Selenn hoşgeldin!
Lando yanındaki sandalyeyi çekti, yanına oturdum.
-Nasılsın?
-Eh işte, dünün bedelini ödüyorum. Başım çok ağrıyor.
diyip güldüm. Lando da güldü
-Dün harikaydı, podyum üstüne seninle partiye gitmek!
-Evet. Bu arada dün akşamdan hiç bir şey hatırlamıyorum. İrem'e de ulaşamıyorum. Büyük ihtimal Daniel'la birlikte ama senin haberin var mı?
-Dün seni ben otele geri bırakmıştım devamı bende de yok. İrem'den haberim yok. Daniel'ı arayıp sorayım.

Lando Daniel'ı aradı ve konuşmaya başladılar. Biraz konuştuktan sonra telefonu kapattılar.

-Evet beraberlermiş sorun yok.
-Tamam teşekkürler. Bir de neden buluşmak istedin?
-Bu gün geri dönüyorsunuz diye biliyorum. Gitmeden önce seni görmek istedim.
Lando'nun beni düşünmesi beni mutlu etti.
-Seninle tanışmak başıma gelmiş en güzel şey olabilir.
Yüzüm kızardı, ne diyeceğimi bilemedim. Daha önce kimse bana böyle bir şey söylememişti.
O anda Lando'nun gerçekten ne kadar özel olduğunu anladım.

Lando'yla beraber kahvaltı edip konuştuktan sonra geri otele döndüm.
Bu sefer İrem odamıza geri dönmüş eşyalarını topluyordu.

-Nerelerdeydin? Sabah sana ulaşamadığım için çok meraklandım.
-Üzgünüm haber vermeyi unutmuşum. Sen eşyalarını topladın mı?
-Hayır henüz değil. Sabah Lando'yla buluştum.
-İki saat içerisinde otelden çıkmamız gerekiyor. Hadi gel sana yardım edeyim.

2 Saat sonra Otelden çıkmıştık. Bir taksiye atlayıp hava alanına gittik.

Uçağa binmeyi beklerken Lando'yu şimdiden özlemiştim. Sabah bana söylediklerini kafamda tekrarlayıp duruyordum. Eğer dün Lando'yu dinlemeseydim şuan hiç biri olmayacaktı.

Uçaktayken Charles'ın bana bir şey yazıp yazmadığına baktım ama mesajımı bile görmemişti. Bana çok kızmış olmalıydı.

Eve vardığımda sabahki baş ağrım artık geçse de yorgunluğum geçmemişti. Lando'yu bir sonraki görme şansım ancak Silverstone grand prix'sindeydi. Üç hafta boyu Lando'yla görüşememek çok kötü olsa da beklemekten başka çarem yoktu.

Çok yorgun olsamda uyuyamıyordum. Bir süre yatakta dönüp durduktan sonra Lando'ya mesaj atmaya karar verdim.