Päivät Valuvat

21 3 2
                                    

Pazartesi günü Belçika'dan ayrıldıktan sonra İstanbul'a geri döndüm. Charles'tan ayrıldığımdan beri kendimi bir boşluktaymış gibi hissediyordum ve bir süre herkesten uzaklaşıp kendimi dinlemeye ihtiyacım vardı.

Ben evimde önümüzdeki bir iki haftayı kendi başıma geçireceğimi düşünürken hiçte beklediğim gibi olmadı. İstanbul'a döndükten sadece bir kaç gün sonra İrèm ve Mick'ten beklenmedik bir davet geldi. Singapur yarış haftaftasına iki hafta vardı ve Finler ve Almanlar bu vakti Finlandiya'da kamp ve kayak yaparak değerlendirecekti. Oraya hiç ait olmasamda beni de çağırıyorlardı. Gitmemek için binbir türlü bahane bulabilirdim zaten kayak yapmayı da bilmiyordum ama biraz düşününce bu kısa tatil bana çok iyi gelebilirdi kafamı Charles'tan uzaklaştırabilirdim bu yüzden çok vakit kaybetmeden onlara gelebileceğimi söyledim.

İrèm Finlandiya'ya gitmeden önce annesini görmek için Monaco'ya gidecekti oradan İrem ve Daniel'la birlikte Finlandiya'ya uçacaklardı. Benim de onlarla Monaco'da buluşup hep beraber gitmek için anlaştık.

Monaco'ya gitmeden önceki günlerde İskandinavya soğuğunda ölmemek için kendime ne kadar termal kıyafet bulabildiysem aldım.
Cuma günü Monaco'ya vardım ve İrem'lerle buluştum ama sadece iki İrem ve Mika gelmişti yanlarında Daniel yoktu.

-Heyecanlı mısın Selen?
-Baya! Ama Daniel nerde?
-Daniel gelmemeye karar verdi. Belçikada'ki sonucundan sonra Singapur'a kadar sim'de ne kadar çalışabiliyosa çalışacakmış.
-Anladım. Daniel bu kadar canını sıkmasa keşke..

İrem iç çekti
-Keşke.

Finlandiya'ya Mika'nın özel jetiyle gidecektik binene kadar oturup Finlandiya'da neler yapacağımızı konuştuk. Havada geçirecek 4 saatimiz vardı bu yetmezmiş gibi bir de dağa çıkacaktık.

Finlandiya'daki kayak merkezine varmamız çok uzun sürmüştü ama orada bizi bekleyen yedi kişi vardı. Lewis ve Nico İrem bizimle buluşup gideceği için önceden gelmişlerdi onların dışında Mick, Seb, Kimi, David Coulthard buradaydı bir de yanlarında ilk defa gördüğüm sarışın bir eleman vardı Mick'in arkadaşı olduğunu tahmin ediyordum çünkü ikisi durmadan konuşuyorlardı.

Mick bizi görünce yanındakiyle konuşmayı bırakıp bize selam verdi öte yandan İrèm ve Mika Mick'in arkadaşı olduğunu düşündüğüm çocuğun yanına gittiler, Mika Fince bir şeyler söyledi daha sonra el sıkıştılar. Mika'nın ardından İrèm "Kalle!" diyerek ona sarıldı ve konuşmaya devam ettiler;

-Finlandiya Rallisini kazanmışsın!
-Evet.
-Bu sene de şampiyon olacaksın galiba
-Öyle gözüküyor.

"Kalle"nin (İrèm ona öyle seslenince adının o olduğunu tahmin ediyordum) aksanından ne dediği zor anlaşıyordu.

İrèm Kalle'yle konuştuktan sonra bana döndü ve Mick'le ikisi Kalle'yi benimle tanıştırdı.

-Ah Selen sen Kalle'yi tanımıyorsun! Tanıştırayım Kalle Rovanperä en genç ralli şampiyonu. Babamla David'in en sevdiği arkadaşları herhalde.

İrèm ve Kalle güldüler

-Tanıştığımıza memnun oldum
-Bende.
-Siz Finler'de tek kelime konuşmak genetik mi?

Kalle bir şey söylemeden gülümsedi.

İrem'le ikimiz üşümeye başladığımız için kahve ve sıcak çikolata içmeye gittik bundan sonrada yeterince aktif bir hayatımız yokmuş gibi kamp kuracaktık.

Selenin AŞK YARIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin