Charles karmaşası

21 3 0
                                    

Mick'in kapısında ayakta durmakta zorlanıyordum. Mick kapıyı açtığında halime şaşırmıştı.

-Selen noldu iyi misin?

Zar zor konuşabilsemde Mick'e cevap verdim.

-Her şeyi mahvettim. Kimse bana inanmayacak.
-Selen lütfen sakin ol.

Mick içeri girmeme yardım etti. Beni salondaki koltuğa oturttu.

-Ne oldu neden ağlıyorsun?

Mick'e Charles'ın yaptıklarını anlatmaya çalıştım, dediklerimi anlıyor mu bilmiyordum.

-Elinde Lando'ya Charles'ın seni öpmeye çalıştığını kanıtlayabileceğin hiç bir şey yok mu?
-Hayır! Bütün konuşmalarımızı siliyordum. Onunla buluştuğumdan haberi bile yoktu.
-Benden başka kimseye Charles'la konuştuğunu anlatmadın mı?

Kafamı iki yana salladım. O sırada aklıma
Carlos geldi belki o bana inanabilirdi.

-Carlos. Carlosla konuşmuştum!
-Tamam bu çok güzel yarın ilk iş Carlos ve Beren'in yanına gideriz. Eminim Beren sana inanacaktır zaten.

1 Saat Önce
Beren'in Bakış açısından

-Charles sen ne yaptığını sanıyorsun!
-Carlos sakin ol!
Carlos Charles'ın üzerine doğru yürüdü onları birbirinden ayırmaya çalışıyordum.
-Lando'nun yüzüne bir daha nasıl bakacaksın?
-Benim umrumda olan Lando falan değil.

-Carlos bırak ne yapıyorsa yapsın
Carlos bir anda Charles'ı itti ve arkasını dönüp gitmeye başladı.
Charles iki kolunu birleştirmiş karşımda duruyordu
-Sana inanamıyorum. dedim ve Carlos'un peşinden gittim.

-Carlos Dur! Neden bunu yaptın? Ya biri görseydi! Charles şikayetçi olsa ne kadar büyük bir ceza alırsın farkında mısın sen?
-Biliyor musun umrumda bile değil.
-Umrunda değil mi? Dediklerini duyuyor musun sen Lando'yu korumak Charles'ın üstüne yürümek falan değil. Daha ne olduğu bile belli değil.
-Ne olduğu belli değil mi? Ne yani sen Selen'i mi savunuyorsun?
-Ya Charles yalan söylüyorsa?
-Charles yalan mı söylüyorsa? O fotoğrafları sende gördün. Gerçekten daha fazla bu saçmalığı dinlemek istemiyorum.
-Saçmalık mı? Carlos sen...
-Bak Beren ben eve gidiyorum oturup seninle böyle aptalca bir şeyin kavgasını edemem geliyorsan gel ama Selen'i savunmaya devam edeceksen de...

Dün gözlerim iki çeşme ağladığım koltukta Angie'yle uyuyakalmışım. Yerde telefonumu aramaya başladım. Telefonumu açtığımda Beren'den 12 cevapsız arama vardı. Mick mutfaktaydı onun yanına gittim. Kahve yapıyordu.

-Hey! Günaydın. Daha iyi hissediyor musun?
-Hayır.
Dedim. Gerçektende hiç iyi hissetmiyordum.
-Beren beni 12 kere falan aramış bir şey mi oldu?
-Bilmiyorum bana da mesaj attı uyuduğunu söyledim. Önemli bir şey olduğunu bilmiyordum.
-Tamam ben onu şimdi ararım hemen geliyorum.

Balkona çıkıp Beren'i geri aradım

-Beren iyi misin bir şey mi oldu?
-Ee.. Selen merhaba acilen konuşmamız gerek.
Sesi çok kötü geliyordu.
-İyi misin? Nerdesin?
-Havaalanındayım. 2 Saat sonra uçağım kalkacak New York'a gidiyorum. Benimle burada buluşabilir misin?
-New York'a mı? Carlos yanında mı?
-Hayır. Şey..Biz ayrıldık. Daha doğrusu onu terk ettim.
-Ayrıldınız mı? Nasıl yani?
-Geldiğinde anlatacağım hepsini.
-Tamam şimdi çıkıyorum.

Mutfağa geri gittim.
-Ne olmuş?
Dedi Mick
-Bilmiyorum. Carlos'la ayrıldıklarını söyledi? Havaalanındaymış beni oraya bırakabilir misin?
-Ne?
-Gerçekten bilmiyorum orda anlatacağını söyledi.
-Tamam hadi çıkalım.

Kapıyı açtığımızda bizi valizlerim ve üzerindeki not karşıladı
Notu alıp okumaya başladım.

"Şoförüm Eşyalarını Bıraktı.
       Lando"

En azından hala eşyalarımı kapımın önüne bırakacak kadar düşünceliydi.
Valizleri içeri aldıktan sonra Mick aşağı indi.

-Bunlar ne?
-Lando eşyalarımı bırakmış. Bu seninle tamamen işim bitti demek gibi bir şey herhalde.

Mick'le birbirimize güldük.

-Barışacaksınız merak etme.
-Yaz tatili boyu konuşma fırsatımız olmazsa bir ay sonra beni hatırlayacağını bile zannetmiyorum.
-Çok karamsarsın.

Saate bakıp hemen çıkmamız gerektiğini fark ettim.
Havaalanına geldiğimizde Beren'i bulduk. Onu görür görmez sarıldım.

-İyi misin? Neler oldu?
-Hayır..Dün akşam Carlos'la bir sürü kavga ettik.
Mick "Neden?" Diye sordu
-Siz gittikten sonra Carlos Charles'la kavga etti.
Nefes almak için durdu zor konuşuyordu.
-Onu öyle görmeye dayanamadım..söylediği şeyleri... Sonra bizde bir sürü kavga ettik ve iste simdi burdayım. Bilmiyorum yapamadım.
-Ah gel buraya. Bunların hepsine sebep oldum. Çok özür dilerim.
-Hayır senin bir suçun yok. Açıklama yapmana gerek yok ben sana inanıyorum.
Teşekkür ederim dedim alçak sesle

Beren elini Mick'in koluna koydu. "Selen'e sahip çıktığın için teşekkür ederim" dedi.
-Hiç sorun değil.

Beren bana dönüp
-Sorum şu; Benimle gelmek ister misin? dedi
-New York'a mı?
-Evet. Burada mı kalacaksın?
Mick'e döndüm
"Benimle istediğin kadar kalabilirsin. Ama burada uzun süre kalmayacağım haftaya İsviçre'ye geri dönüyorum." dedi
-Hayır sana yük olmak istemiyorum.
-Bana yük olmuyorsun. İstersen Ben ve Seb'le İsviçre'ye gelebilirsin.
-Teşekkür ederim ama sanırım New York'a gideceğim.

Beren bana döndü ve sarıldı.
-O zaman bir sonraki uçuş için biletini alıyorum. Sende eşyalarını toparlarsın.
-Tamam. Çokta zor olmayacak.

Mick'le birbirimize bakıp güldük.
Arabaya geri döndüğümüzde kısa süreli sessizlikten sonra Mick;
-Dondurma yemek ister misin? dedi
-Dondurma mı?
-Evet..Sen gidene kadar işte hem zaten Angie'yi dışarı çıkarmam gerekecek.
-Olur.

Eve geri döndük. Mick Angie'yi bende valizlerimi aldım. Yakınlarda bir parka gittik. Bankta oturup dondurmalarımızı yiyip bir süre konuştuk. Yanımda duran birinin olması çok hoştu. Daha sonra Mick beni havaalanına geri bıraktı.

-Eğlenin, birbirinizi teselli edin. İkinizin de buna ihtiyacı var.
-Haklısın. Ben iyiyim merak etme.
-Tamam. Ben Lando'yla konuşacağım sakın bunu dert etme tamam mı?
-Her şeye rağmen yanımda durduğun için çok teşekkür ederim. Gerçekten harika bir arkadaşsın.
-Ne demek. Ve eğer sıkılırsan beni arayıp İsviçre'ye gel!

Son bir kez sarıldık ve kapıdan içeriye girdim.

Selenin AŞK YARIŞIWhere stories live. Discover now