Charles Leclerc'in iki aşkı vardır birincisi Ferrari ikincisiyse..

25 2 0
                                    

Güne Selda Bağcan Ayrılık dinleyerek başladım, sabah kahvaltıda cocopops yedik kahvaltıdan sonra İrem yanıma geldi

-Selen evde hiç bir şey yok markete gideceğim sende gelir misin?

Marketten Lando'nun çıkacak hali yoktu ya daha doğru düzgün yemek yapmayı bilmiyordu.

-Olur.
-Hadi gel çıkalım.

İrem'le birlikte markete kadar yürüdük sabah Monte Carlo'nun havası da ayrı oluyordu.

Yarısı yemek sayılmayacak şeylerle dolu market arabamızı peynir reyonuna sürdük. İrem'le pahalı İtalyan peynirlerine bakarken uzaktan tanıdığım bir ses geliyordu aynı Charles'ın sesiydi ama tam da o değildi kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde biraz ilerimizde duran Arthur'u gördüm. "Charles şuna baksana." dediğini duydum ve hemen arkamı döndüm. İrem'in koluna vurdum.

-İrem sakın arkanı dönme arkanda Charles ve Arthur var!
-Ne? Nerde?
-Sessiz olsana! Çabuk gitmemiz lazım.
-Tamam sakin ol bir şey olmaz yanımıza gelip selam verecek halleri yok herhalde. Charles'ın o kadar da yüzsüz olduğunu sanmıyorum.
-Herkesin içinde Lando'yu onunla aldattığımı söyledi ya hani bence biraz yüzsüz!
-Gel şunları ödeyip çıkalım bir an önce.

İrem'le hızlıca görünmeden kasaya gitmeye çalışıyorduk. Yakınlardamılar diye sürekli arkamı dönüp bakıyordum. Bir an dikkatim dağıldı ve olduğum yerde kaldım İrem'in önden ilerlediğini bile farketmemişim. Tekrar arkamı döndüğümde biriyle çarpıştım.

- Önünüze baksan- Selen?

Çarpıştığım kişi Arthur'du daha kötüsü beni tanımıştı ve adımı söylemişti! Şimdi kesin Charles'a yakalanmıştım işte İrem'i beklemeden koşarak marketten çıktım ve köşede bir yerde İrem'in çıkmasını beklemeye başladım.

-Selen noldu birden yok oldun?
-Arthur beni gördü.
-Eyvah.

İrem'le eve geri dönerken bunun hakkında tek kelime etmedik Charles bir bölüm öncesinde kalmıştı ve o defter bir daha açılmayacaktı.

Eve geçip aldıklarımızı tezgahın üstüne bıraktık. Kendimi koltuğun üzerine attım.
Beren endişeli bir ifadeyle yüzüme baktı;

-Selen iyi misin? Betin benzin atmış

İrem arkadan cevap verdi;

-Leclerc'lerle karşılaştık.
- "Ler" mi? ikisiyle de birden mi?
-Maalesef.
-Bir şey demediler herhalde?
-Hayır yok artık o kadar da değil.

Koltuktan doğrulup İrem'e baktım;

-Daniel nerde?
-Max'le buluştular 1 saniye ayrı kalamıyorlar. Bizde akşam limana mı gitsek?

Benden önce Beren cevap verdi

-Lütfen!

Akşama kadar evde durduk. Öğlene doğru çok kötü hissetmeye başladım başın dönüyor her yerim ağrıyordu. Beren'le İrem hazırlanırken yanlarına gittim;

-Ben gelemeyeceğim galiba
-Aa neden?
-Hastayım çok kötü hissediyorum.
-Sen yat dinlen. Birazdan Daniel gelecek o zamana fikrin değişirse söylersin.
-Tamam ben yatacağım.

Yatağıma gittim kafamı yastığıma gömdüm ve uyumaya çalıştım. Bir süre sonra kapının sesini duydum gitmiş olmalıydılar.
Tam emin değilim ama İrem'ler gideli daha bir kaç dakika olduğunda kapı çaldı, bu kadar erken dönmüş olamazlardı acaba bir şeyi mi unutmuşlardı? Zar zor yataktan kalkıp kapıyı açmaya gittim. Gelen ne İrem'di ne başkasıydı. Karşımda kanlı canlı Charles duruyordu. Hastalıktan halüsinasyon görmeye falan başlamıştım herhalde. Hayal görmediğimden emin olmak için gözlerimi kapatıp açtım ama gitmiyordu.

Selenin AŞK YARIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin