18

86 14 77
                                    

"Bu seni mutlu ediyor mu ?" Dedim ona yetiştiğimde. Taehyung kafasını eğip bana baktı.

"Ne önemi var ?" Dedi yoluna devam ederken. Peşine takıldım. Herkes oyun oynarken o yürümeyi tercih etmişti. Belki de Chaerin'in dediği gibi bir aile kavramına uzaktı yada sadece yalnız kalmak istemişti. Ben ise neden peşine takıldığımı bilmiyordum.

"Sen iyi misin ? Yani bir garipsin. Bugün buraya gelirken ve şimdi."

"Beni tanımıyorsun."

"Evet." Dedim çünkü sanki daha çok bir soru gibiydi.

"O zaman garip olduğumu nereden çıkardın ?" Dedi. Keyfinin yerinde olmadığı belliydi. Stabil sesi, boş bakışları.

"Yakutu neden istiyorsun ?" Dediğimde adımları yavaşladı ama durmadı. "Yani onu alsan bile satmak zor olacak. Evet belki yeraltında tanıdıkların falan vardır. Benim de var ama kimse böyle bir şeyi almaya yanaşmaz. Hem çok değerli, hem de devlete ait."

"Bana lazım." Dedi ve arkasına dönüp geldiğimiz istikamette yürümeye başladı. Peşine takıldım. "Birine vereceğim."

"Hımm bu senden beklenmeyecek kadar.. şık ve çıkarsız bir hareket" dediğimde güldü.

"Sorun sensin." Dedi aniden durup. Bana döndü ve kaşlarımın çatılmasını izledi. "Beni güldürüyorsun."

"Bunu kötü bir şey gibi söyledin."

"Beni güldürmeni istemiyorum. Benim için çalışman, o şeyi çalman lazım. Tek ihtiyacım olan bu. Seninle eğlenmek için vaktim yok. O sikik taş benim için değerli."

"Beni buraya davet eden sendin." Dedim sinirle. "Aptal pikniğinizi de ben istemedim. Buna vakit harcamayı da ben istemedim. Derdin ne be senin ?"

"İşine odaklan."

"Bana bunun için detay verdiğinde görüşürüz. Onu çalacağım, istediğin gibi sana vereceğim. Ondan sonra gidip onu kime vereceksen verirsin." Dedim ve yanından geçip bizimkilerin olduğu yere ilerledim.

Nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde Chaerin Yoongi'yi oyun oynaması için ikna etmişti ama Yoongi benimde oynamam için ısrar etti yoksa oynamayacaktı. En sonunda Chaerin'in herkesi ikna etme sonucuyla hepiniz sahadaydık. Belli ki Yoongi basketbol oynayacağımız için kabul etmişti. Jimin ise bundan asla anlamadığı için kenarda tezahürat yapacağını söylemişti. Herkes bir yuvarlak oluşturmuş takımları ayıracaktık.

"Ben onunla olmak istemiyorum." Dedi Hoseok Yoongi'yi gösterip. "Fazla agresif."

"Sen agresif görmemi-" derken Yoongi'yi tuttum.

"Yoongi ile ben olurum." Dediğimde Hoseok onayladı ve Jungkook'u grubuna aldı. Karşılık olarak tek kalmasın diye Jisoo'yu aldım. O ise Jin'i alırken geriye Lisa ve Taehyung kalmıştı. Tam Lisa'ya gel diyecektim ki Hoseok ve Jin aynı anda yuvarlağı ortasına geçti.

"Biz Taehyung'ı istemiyoruz."

"Niye ? O da mı agresif?" Dedim sinirle.

"Hayır. Tabi oda var ama bunu beceremiyor."

"Yah! Sizi öl-"

"Neden biz alıyormuşuz ? " Diye araya girdi Yoongi. İki tarafı bastırdım.

"Tamam sakin olun. Biz alırız."

"Ne ? Jenni-"

"Taehyung'la olmak istiyorum" dedim Yoongi'nin lafını keserek. Sonra Taehyung'a baktım. Yavaşça kafa sallayıp onayladı ve maç başladı.

Pek iyi gitmiyorduk. Aramızda bir sayı vardı ama ben ölmüştüm. Taehyung pek hareket etmiyordu. Jisoo ise sahanın içinde bir o yana bir bu yana koşuyordu. Yoongi iyiydi ama Taehyung  ile yakınlaştıklarında birbirlerine omuz atıyor yada ters ters bakıyordu. Benim ise görevim belliydi. Taehyung ve Yoongi'yi yan yana getirmemeye çalışıp aynı zamanda topu almaya çalışıyordum. Topu Jisoo alıp bana doğru atarken Jimin'in kenarda Min Yoongi diye bağırmasıyla anlık dikkatim dağıldı ve yere kapaklandım. Bana ilk ulaşana Taehyung oldu. Kolumdan tutup kaldırınca onu ittim.

My ghostWo Geschichten leben. Entdecke jetzt