64

66 12 8
                                    

"Evet şimdi onu da çıkar." Diye mırıldandım ama çıkarmıyordu. Beni duyduğunu düşünsem inat yapıyor derdim ama duymadığımı biliyordum. Onun camının önünde konumlanmış ve onun kıyafet değiştirmesini izliyor olabilirdim ama karanlıktı ve asla benim buraya geleceğimi düşünüyor olamazdı. Sonunda parmakları gömleğinin düğmesine gitti. Gülümsemem büyüdü. Düğmelerini teker teker açarken sırtının bana dönük olmasına küfürler ettim. Saniyeler sonra ise gömleği omuzlarımdan düştü. Aman Tanrım bu nasıl bir sırttır böy- Lanet olsun. Aniden dönmesiyle hayvan gibi bakarak ona yakalanmam bir oldu. Hızla kendimi toparladım ve balkonuna atladım.

"Selam." Dedim içeri girerken. O ise çoktan gömleğini üzerine geri geçirmişti. Neyseki düğmeleri kapatacak zaman bulamamıştı.

"Selam..neden geldin? "

"Günler sonra bunu sormanda komik. Hala sarhoş musun ?"

"Ben sarhoş olmam. İçmedim bile. Sadece iki bardak."

"İki bardakla o hale geldiysen yandık." Dedim alayla. Yatağına zıplayıp kuruldum. "Hatırlamıyorsun bile."

"Hatırlıyorum..en azından bir kısmını." Dediğinde gülümsemem dondu.

"Hangi kısmı ?"

"Nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde odamda kendime geldim. O gece olduğuna eminim. Senin beni Jin'e bırakıp gittiğine de ama sen o gece buradaydın. Benim odamda çünkü geri döndün ?"

"Evet. Gece nasıl olduğuna bakmak için döndüm sadece."

"Pek öyle gelmedi. Bana sarıldın, saçlarımla oynadın ve ağladın. Benden af diledin."

"Senden af falan dilemedim! Neden dileyim sen hatalısın?"

"Güzel böylece geri kalanının yalan olduğunu söyleyemezsin artık." Dediğinde surat astım. Bu ucuz numaraya nasıl kanmıştım!

"Plan için geldim. Çalmamız gereken bir şey var biliyorsun"

"Şimdi de konu değiştir. Peki öyle olsun."

"Değiştirmiyorum. Zaten geldiğimi söyledim."

"Konuşmamızı hatırlıyorum. Tüm bunlar boktan. Geleceğini düşünmedim. Bu yüzden rüya görüyorum sandım. Saçma bir cesaretle konuştum ama rüya değildi."

"Değildi ve bu daha da can sıkıcı! O saçma cesaretinin sadece rüyada ortaya çıkıyor olması...vay canına." Dedim sinirle. Onunla kavga etmek için gelmemiştim. Gelmiştim çünkü özlemiştim. O da özledi biliyorum. Bir kaç gün önce kollarımda ağladı. Peki niye asla değişmek istemiyor ? Ondan kötü bir şey istemiyorum. Sadece biraz daha açık olmasını bekliyorum ama belli ki imkansız.

"Jennie ne bilmek istiyorsun ?"

"Beni seviyor musun ?" Dediğimde surat ifadesi dondu. Bir kaç saniye duraksadı. Beni öldürecek kadar uzun bir kaç saniye.

"Bu konuda..gerçekten şüphen var mı ki ?"

"Ne ? Cidden cevabın bu mu ?"

"Senin sorun bu mu ?" Dedi yüksek sesle. "Ne yani sana bunu gerçekten sorduran ne ? Hissettiremedim mi ? Önemsemedin mi ? Seni..yalnız mı bıraktım ben ? Neyi yanlış yaptım Jennie ? Bunu düşünmene sebep olan ne ?"

"Bana bağırmayı kes!" Diye çığırdım.

"Bağırıyorum çünkü sinirliyim!"

"Bende sinirliyim Taehyung. Hem de çok sinirliyim. Kaç gündür öfkeden ölüyorum ama gelip kapına bağırmadım"

"Ben senin sevginden şüphe etmedim de ondan!"

"Sevginden şüphe etmiyorum. Sadece gör istiyorum. Arada duymak istiyorum. İstiyorum çünkü hareketlerin, sakladığın o şeyler sevgini sorgulatıyor. Gelip bana seni seviyorum desen butün o sorgular bitecek."

My ghostWhere stories live. Discover now