Kül/31

16.1K 1.4K 433
                                    

En önde duran Pars arkasına dönüp bana ve Utku'ya kısa bir bakış attı. Kontrol etmek ister gibi bakışından sonra önüne döndüğünde kapıyı bize açan kişi Banu Hanım olmuştu. Bu sırada ben giydiğim tişörtten Utku'nun kokusunu aldığım için biraz huysuzlanmıştım. Bir koku nasıl bu kadar güvende hissettirebilirdi?

Derin bir nefes alıp verdim. Utku hafif bir şekilde omzumdan ittiğinde ona ters bir bakış atarak içeri girdim.

Okulda yaşadığım tatsız olaydan sonra okul müdürü beni yanına çağırmış ve yarın okula velim ile gelmemi istemişti. Rezalet.

Direkt merdivenlere yöneldiğim esnada çantamın sapından tutulup durduruldum. Sanki kaçmaya çalışıyormuşum gibi beni tutan Utku'ya kaşlarımı çatsam da pek etkili olamamıştı sanırsam.

"Ne oldu?" Diye sordum sırf sormuş olmak için. Çünkü ne olduğu şuan beni pek alakadar etmiyordu. Odama çekilip dertlenmek istiyordum.

"Sence de bir açıklama yapman gerekmiyor mu?"

Neyden bahsettiğini anlamadım. "Her şeyi biliyorsun zaten? Dedikoducu arkadaşın anlatmıştır. Tekrara lüzum var mı?"

Güldü. Ama bu sahte bir gülüştü.

"Sence ondan mı bahsediyorum?"

Duraksadım. Bilmediğim bir durum mu vardı? Varsa bile Utku ile konuşmak istemiyordum.

"Bahsettiğin şey beni ilgilendiriyor mu sence? Birbirimizi umursamamaya devam edelim."

Gitmeye çalıştığımda kolumdan tutup çekti. Ciddileşmek istemiyordum. Utku ile muhatap olmak hele hiç.

"Vücudunu neyin o hâle getirdiğini söylemeden bir adım öteye dahi gidemezsin."

Kısa bir an donup kaldım. Morlukları görmemiş olduklarını düşünmem de saçmaydı tabi.

Yutkunamayarak Utku'nun arkasında elini cebine koymuş bir şekilde vestiyere yaslanmış ikimizi izleyen Pars'a baktım.

Düşünceli görünüyordu. Bize bakıyordu ama dalgındı.

"Hiçbir şey." Dedim hemen. "Hiçbir şey ve seni gerçekten ilgilendirmez."

Sertçe kolumu elinden kurtardım. Çenesini sıkarken dediği gibi ilk adımımda tekrar kolumdan yakaladı.

"Bıraksana!" Diyerek çıkıştım. "Sana hesap vermek zorunda değilim!"

"Böyle yaparak kurtulabileceğini mi zannediyorsun?"  Göz göze bakıyorduk. İkimiz de fazlasıyla gergindik. Birkaç adım daha atıp benden uzun olan boyu sayesinde hafifçe üzerime eğildi.

"Buraya gelmeden önce olmuş olsaydı kesinlikle geçmiş olurdu. Bu izler yeni demek oluyor."

Gözlerimi kaçırıp başka bir tarafa bakmaya çalıştım. Öyle dikkatli ve keskin bakışları vardı ki içimi görmeye çalışıyordu sanki. Çok rahatsız ediciydi.

Tuttuğu kolumdan sarsarak ona dönmemi sağladı.

"Söylesene kızım! Kim yaptı bunu sana?"

"Kimse."

"Ne oluyor burada?" Diyen annemin sesi aramıza girince derin bir nefes bıraktım. "Utku ne yapıyorsun? Tutmuşsun kızın kolunu."

Utku dönüp sert ve uzak bir ifadeyle anneme baktı. "Kız kardeşimle konuşuyorum. Bir sorun mu vardı?"

Kız kardeşimle mi? Utku mu?

Annem de benimle aynı şaşkınlığı yaşayarak, "Kız kardeşin mi?" Diye sordu.

Kül/Gerçek AilemTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang