ᴀ ꜱᴛʀᴀɴɢᴇʀ ᴡʜᴏ ᴜꜱᴇᴅ ᴛᴏ ʙᴇ ᴄʟᴏꜱᴇ

71 11 119
                                    

"Baji? Baji bu sensin değil mi?" dedi kız kocaman gülümsesiyle. Baji, onu burada göreceğini hiç sanmıyordu. Bu şehirde olduğunu bile bilmiyordu.

"Mafuyu? Burada ne işin var?" diyerek yaklaştı ona. Kısa bir sarılmadan sonra Mafuyu, saçını kulağının arkasına sıkıştırıp konuştu.

"Buralarda yürüyordum işte! Gerçi hiç kayalıkların oraya gelmemiştim. Keşke daha önceden gelseymişim." dedi tekrar gülümseyerek.

"Yurtdışında değil miydin?" diye sordu Baji kafası karışmış bir halde. Kız ise ensesini kaşıyarak baktı ona.

"Evet öyleydim. Ama döndüm ve artık burada bir işim var!" dedi enerjik bir şekilde.

"Üçünüzle tekrar takılabilmek için sabırsızlanıyorum~" Baji, kızın söylediğiyle yutkundu. Üniversitenin ilk yılında, Hanma, Kazutora, Baji ve Mafuyu en iyi arkadaşlardı.

Daha sonra üçü birden üniversiteyi bırakmış, Mafuyu ise yurtdışında eğitimine devam etmişti.

"Baji? Ne oldu bir duruldun?" diye sordu karşısındaki kız onun konuşmadığını fark edince. Baji irkildi önce ve sonra hafif bir şekilde, kendini zorlayarak gülümsedi.

"Ya... sorma..." diyebildi sadece. Kız şüphelenmişti ama bir şey demedi.

"Benim şimdi gitmem lazım. Bilirsin iş güç falan~"

"Anlıyorum. Sorun değil." dedi Baji de elinden gelebildiğince enerjik olmaya çalışarak. Kız gülümsedi. Tam oradan uzaklaşırken tekrar arkasını döndü ve Baji'nin yanına geldi yine.

"Çok pardon gerçekten boşluğuma denk geldi. Telefon numaranı almayı unuttum. Hem bizim grubu tekrar kurarız ha?" dedi kız gülümseyerek. Baji, vücudunun soğuduğunu biliyordu. Yine de gülümsemeye çalışarak cevap verdi ona.

"Tabii..." daha sonra ikisi de birbirlerine telefon numaralarını verdiler. Kız oradan uzaklaştıktan sonra rahat bir nefes verdi. Bu kızı hiç sevememiş, ve nedenini hiçbir zaman anlamamıştı.

Daha sonra aklına sabah Chifuyu ile yaptığı konuşma geldi. Onu gerçekten kırmıştı, bunu biliyordu. O yüzden ilk markete yöneldi.

Kısa bir süre sonra Chifuyu'nun en sevdiği tatlıdan alıp evin yolunu tuttu. Tabii annesini de ihmal etmedi. Oturup beraber yerler diye düşündü.

Kısa olmayan bir motor sürüşünden sonra evin kapısının önünde durdu ve önce derin bir nefes aldı. Ardından yavaşça üç kez kapıyı tıklattı. Kapıyı annesi açmıştı. Endişesi hala yüzünden okunuyordu.

"Oğlum... nerelerdesin sen?" diyerek hızlıca kendine çekti oğlunu. Oğlan şaşırmıştı. En azından bir tokadı hak ettiğini düşünüyordu ama annesi ona olabildiğince sıkı sarılıyordu şimdi. Tatlı poşetlerini taşıyan elleri havada kalmıştı bir süre.

Daha sonra o da dayanamamış, sarılmıştı annesine. Kokusunu içine çekip daha da sıkı sarılıyordu her çekişinde.

"İyiyim anne... iyiyim ben merak etme." dedi onu rahatlatmak adına. İşe yaramış olacak ki annesi derin bir nefes alıp oğluna sardığı kollarını gevşetti.

"Çok korkuttun bizi... Chifuyu da üzüldü çok. Sen gittiğinden beri odadan çıkaramadım." dedi. Baji, şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırmıştı. Bu kadar kötü hissettiğini bilmiyordu. Hissettiği suçlulukla elinde tuttuğu poşetleri sıktı. Daha sonra birini annesine uzattı.

"Bu sana anne. Özür dilemek için en sevdiğin tatlıdan aldım gelirken." diyerek içeri geçti. Annesi artık o kadar üzgün gözükmüyordu. Hafifçe gülümsedi.

ᴅᴇᴀᴅʟʏ ᴋɪꜱꜱ / ᴮᵃʲⁱᶠᵘʸᵘ ᴬⁿᵍˢᵗ // 𝐒𝟐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin