ᴛʜᴇ ɢᴀʀᴀɢᴇ

72 10 128
                                    

Bip, bip, bip...

Bu sinir bozucu ses yankılanıyordu odada. Bu sesi daha fazla dinlememek için dışarı çıkmıştı genç. Hayır, belki de tek neden bu değildi.

Yanında boş sandalyeler vardı. Ama genç yere sinmeyi oraya oturmaya tercih etmişti.

Ellerinde iz bırakan kana baktı. Belli bile olmuyordu ama sanki kan onunmuş gibi yakıyordu canını.

Bir saate kadar her şey normaldi oysa. Evet tartışmışlardı. Kahretsin ki tartışmışlardı. Bu olmasaydı... Keşke.

Gözlerini kapattı. Bir karma bu kadar uzun sürer miydi? Chifuyu'ya çektirdiği acı bu kadar büyük müydü?

Öyleyse neden bu acıyı çevresinde onu sevenler yaşamak zorundaydı? Belki de karmanın adaleti denilen şeydi bu.

Ağlamalıydı. Ağlamak istiyordu. Kendini zorluyordu bunun için ama ne gariptir ki, tek bir gözyaşı bile düşmemişti.

Ona yaklaşan adım sesleriyle kafasını yukarı kaldırdı. Ona yaklaşan arkadaşlarını görmesine rağmen ayağa kalkacak gücü bulamadı kendinde.

Mikey ve Draken önde, grup halinde gelmişlerdi buraya. Endişelendikleri her halinden belliydi.

Mikey ve Draken, Baji'nin yanına giderken diğerleri ise odanın içinde yatan gence bakıyorlardı.

"Baji. Ne yapıyorsun yerde?" diye sordu Mikey. Baji, yorgun gözlerini Mikey'nin gözleriyle buluşturdu. Hastalık bütün vücudunu yeterince tüketiyordu. Dinlenmesi gerekiyordu ama yapamazdı. Bunu cidden hakedene kadar yapamazdı.

"Hadi Baji gel sandalyeye oturalım. Sana içecek bir şeyler de getirelim." dedi Draken de ve koluna girmeye çalıştı. Fakat Baji izin vermedi ona.

"Böyle iyiyim." dedi zorla. Onun için konuşmak bile fazladan bir efordu.

Mikey, Baji'nin arkasında duran odaya baktı. Ardından orada yatan gence. Kazutora, Hanma ve şimdi de... Chifuyu. Herkes... tanıdığı, bildiği herkesi kaybediyordu ve bu canını sıkmaya başlamıştı.

"Onu orada öldürmeliydim." diye düşündü içinden yumruklarını sıkarak. Chifuyu'yu bu hale getirenin Kisaki olduğundan bile emin değildi ama hissedebiliyordu. Kisaki'nin bu işte parmağı olduğunu sezebiliyordu.

Tekrar Baji'ye döndü ardından. Yorgun görünüyordu. Suçlayamazdı onu. Bu bir yıl içinde yaşadıkları kolay değildi.

Ama yine de... yine de bu kadar kolay pest etmesi sinir bozucuydu.

"Kalk ayağa." dedi Mikey. Ne soğuk ne de sıcaktı bunu söylerken. Ama ciddi olduğu kesindi. Ve genelde Mikey ciddi olduğunda kimse onu reddetmeyi seçmezdi.

Ama Baji dinlemedi. Hiçbir şeye hali yoktu. Hiçbir şeyi de istemiyordu. Yerde kıvranan bir böcekten farksızdı. Ve Mikey de o böceğin üzerine basan bir insanmışcasına üzerine gitmeye devam ediyordu.

Onu yakasından kavrayıp kuvvetlice yukarı kaldırdı ve arkasındaki duvara yasladı.

"Ne kadar daha böyle olmaya devam edeceksin Baji?" bu diyalog yaşanırken Draken izliyordu. En mantıklısı buydu. Sadece Mikey'nin Baji'ye mantık aşılamasını izliyordu.

Baji ise bomboş gözlerle Mikey'ye bakıyordu. Chifuyu'yla olduğu zamanki duygu saçan gözlerinden bir eser yoktu şimdi.

"Bak Baji. Sana bunu sert yolla söylemeyi hiç istemiyorum. Cidden istemiyorum. Sana hak da veriyorum. Fazlasıyla. Ama bu sadece üzülüp pes edilerek düzelecek bir şey değil bunu biliyorsun." Baji bunun üzerine onu yakasından kavrayan bileği tuttu.

ᴅᴇᴀᴅʟʏ ᴋɪꜱꜱ / ᴮᵃʲⁱᶠᵘʸᵘ ᴬⁿᵍˢᵗ // 𝐒𝟐Where stories live. Discover now