16

48.6K 2.8K 1.1K
                                    


"Şuraya da girelim kızım!" dedi Dilek hanım, ellerinde dolup taşan poşetlerle birlikte. İki saattir Bora'yı ve Akif bey babacığımı kovmuş ve alışveriş yapıyorduk. Şimdi ise son bir yere girip yemek yemeye gidecektik bundan dolayı Bora da yanımıza gelmişti.

Dilek hanımın kolundayken Akif beylere burun kıvırıp mağazaya girdik. Efsane ötesi kıyafetler bana göz kırparken gözlerimin parladığına emindim. Dilek hanım bir köşeye gidip elbise seçerken, ben de hoşuma giden mini elbisenin dokusunu incelemek için oraya doğru ilerlemiştim.

Elbise kırmızıydı ve kumaşı kadife bir yapıya sahipti. Muhtemelen dizlerimin bir karış üstünde bitiyordu. Elbiseyi askısıyla birlikte elime alırken, sırt kısmında güzel bir dekolte olduğunu fark etmiştim. Dövmelerimi çok güzel gösterirdi bu! Kendi bedenimi bulduktan sonra denemeye gidiyordum ki Dilek hanım önümü kesmişti.

"Bakayım mı kızım?" dedi ve cevap vermeden elimden aldı elbiseyi. Buna güldüm ve beğenmiş mi diye tepkisini bekledim. Kısaca hmmladı ve elbiseyi aldığım yere ilerleyip bir beden büyüğünü alıp geldi. "Bunu dene Selinciğim." 

"Diloşum diğeri benim bedenimdi zaten." dedim ve güldüm.

"Tch. O olmazdı sana. Hadi git dene." Başımı salladım ve bizimkilere görünmeden kabine girip giyindim. Zinciri zorlukla çekmiştim. Şimdi esmer, uzun boylu, geniş omuzlu bir beyefendi olsaydı da zinciri çektireydik...

Neys.

Kabinde ayna olmadığı için kendimi göremiyordum bundan dolayı giyindiğim gibi dışarı çıktım. Soldaki aynaya bakınca gerçekten mükemmel görünüyordum. Zaten güzel bir kızdım ve çuval giysem bile yakışırdı ancak bu elbise... Beni tamamen Kralın kızı olarak göstermişti. Öyleydim zaten.

Önü açık topuklular gözüme çarparken, spor ayakkabılarımı çıkardım ve çorabımı çıkartıp ayakkabıyı giydim. Şimdi şov zamanı babe!

Sanki podyumdaymış gibi kendimi kasa kasa yürürken gülmemek için kendimi zor tutuyordum ki sendelemiştim. Ağzımdan birkaç kıkırtı kaçarken, erkekli kızlı bir arkadaş grubunun alışveriş yapmaya geldiğini gördüm. Rezil olmasak iyiydi.

Daha düzgün adımlarla kendimi Dilek hanıma göstermek için ilerledim. Önünde bir kahve vardı ve bekleme koltuklarına oturmuş, Akif beylerle gülüşerek sohbet ediyorlardı. Podyum sahnesine benzeyen o çıkıntıya çıktım ve insanca* yürüyerek yanlarına ilerledim. Karşılarına geçtiğimde beni ilk fark eden ve kahvesini ağzından püskürten Akif bey olmuştu.

Güldüm ve etrafımda dönmeye başladım." Nasıl olmuşum?!" dedim heyecanla.

Dilek hanım heyecanla konuştu. "Ay Selin! Bütün güzel genlerini benden almışsın annecim! Sarı saçına, mavi gözlerine kim bilir kaç kişinin canını yakacaksın!" dedi ve güldü.

Bora'nın kaşları çatılmıştı ama gözlerindeki hayranlık bariz belliydi. Ona döndüm ve gülümsedim. "Nasılım Bora?"

"Kumaşı eksik bunun. Ben Bora Dinçsoy'un kardeşi defolu elbise giymiş dedirtmem." dedi ve ayağa kalkıp yanıma geldi. Bakışları arkadaş grubuna kayarken, bu sıcağa rağmen üstüne attığı polar kazağı alıp belime koydu. "Hadi güzelim, biz sana başka elbise seçelim." 

Akif bey de ayaklandı. Bora'ya destek olacak sanırken, parmak uçlarıyla Bora'nın t-shirt yakasından tuttu ve sanki çöp tutuyormuş gibi köşeye çekip burun kıvırdı. 

"Nambır iki çekil şurdan, sensin defolu ürün. Kızım," dedi o an eridiğimi hissettim. Sağ elimi tuttu ve beni kendi etrafımda döndürdü. "Kralın kızı gibi olmuşsun güzelliğim." dedi ve yaklaşıp alnımı öptü. Ağlayacağım galiba.

Aşiret PaketDonde viven las historias. Descúbrelo ahora