34

21.6K 1.2K 1.1K
                                    

Sea 

Bol bol yorum istiyorum, olm ne zorluklarla yazdım ben buraları hiç haberiniz olmayanze.

Neyse aakaslar mantık hatası gorurseniz bana yazin da degistirek zaten Asiret Paket'i duzenlemeye alacagim, cok cringe yerler var amk.

YORUM ATMAYİ UNUTMAYİN HER BİRİNİZİN EN AZ OTUZ YORUMU OLMASİ LAZİM CUNKU ALTİ BİN BES YUZ KELİME VAR BURADA.

Opdum sg olun. 

Atakan's Pov

Yavaş ve tempolu bir şekilde akmakta olan serumdaki sudan gözlerimi ayırmadım ve izlemeye devam ettim. Tam 12 saattir yaptığım gibi.

Annem kazadan beri duraksamadan dolu olan gözleriyle yanıma yaklaştı. "Oğluşum, hadi bak abinler senin için aldılar en sevdiğin çorba bu." deyip kaşığı ağzımın önüne getirmişti. Tepki vermedim. Acaba Selin acıkmış mıydı?

Aklıma doluşan anlarla birlikte vücudum titremeye başladı. Her bir uzvum ayrı ayrı zangır zangır titriyordum. Yine kriz geçiriyordum ama bu iyiydi çünkü kazadan beri geçirdiğim her krizde Selin'in dahil olduğu anılar canlanıyordu gözümün önünde.

"Akif! Doruk! Doktor çağırın n'olur, oğlum kendine gel!" diye çığlık atan annemin sesleri yavaşça kendisini yankıya bırakmış, ben de konağımızın bir köşesine gelmiştim.

"Abi, ben diyorum ki Atakan'a da mı alsak?" diye sordu Selin. Gözlerim doldu ve uzun kollu hastane elbisemle gözlerimi sildim.

Cihan abim Selin'e baktı ve gülümsedi. "Yine kıyamadın değil mi ona?" diye sordu gülüşlerinin arasından.

Selin göz devirdi. "Ne alakası var? Bokunda boğulsun ama... Bütün kardeşlere istedik, ona istemezsek olmaz." diye gözlerini kaçırarak sonlandırdı cümlesini.

Cihan abim yüksek bir kahkaha attı ve kafasını kendine çekip sarıldı ona. Keşke ben de sarılma fırsatını kaçırmasaydım.

Anılarla dolu olan koridordan ilerlemeye başladım. Açtığım her kapı, bir başka anıma açılıyordu. İlerledim, ilerledim ve koridorun sonunda ve en ortada duran kapıya yaklaştım. Kendime bile kabul ettiremediğim anımdı o. Bugün kabul etmenin tam zamanıydı ha?

Çıplak ayaklarımla ilerledim ve titreyen ellerimle kapının kolunu aşağı indirip açtım. Birkaç saniye kapının önünde duraksadım ve gözlerimi sıkıca yumup derin bir nefes aldım. 

"Abi, yardım et abi!" diye uykusunda ağlayan cılız bir ses duyduğumda yerimde duraksamıştım önce. Kaşlarımı çattım ve evimizin koridorunda ilerledim, Selin'in kapısının önüne geldiğimde sesin kaynağını bulmuştum. Umursamadan gidecektim, "Acıyor!" diye ağlamasını duymasaydım. 

Gözlerimi sıkıca yumdum ve yanına ilerledim. Uyuyordu. Uyurken mi ağlıyordu? Galiba kötü bir rüya görüyordu. 

Hızla yanına ilerledim ve yavaşça yatağının kenarına oturdum. "Selin," diye fısıldadım önce ancak tepki vermemiş, kasılan suratı da aynı şekilde duruyordu. Elimi saçlarına uzatacakken durdum. Hak ediyor muydum ona dokunmayı? 

Kendi iç muhakememe devam ederken Selin yeniden acıyla inlemişti. "Acıyor," sesini duyduğumda yüzümü yüzüne yaklaştırdım ve alnını sıkıca öptüm. 'Bu Dinçsoylarda seni kabullendim demektir' düşüncesini aklımdan silip attım ve dudaklarım alnındayken elimi saçlarına koyup okşamaya başladım. 

Yüzü rahatlarken, acı dolu inlemeleri kesilmişti. Bittiğini sandım ve ayaklanacaktım ki, yataktan destek almak üzere koyduğum elimi kavramıştı. "Gitme." diye fısıldadı önce. Beni Doruk sandığını düşündüm. "Atakan korkuyorum, beni bırakma." diye fısıldadı. Yerime çakılı kaldım.

Aşiret PaketWhere stories live. Discover now