Biyolojik Ailem

10. bölüm

"Ne.. ama ben sana sormuştum neden söylemed-" "Çünkü beni tehdit etti e-eğer söylersen d-daha kötüsünü y-yaparım dedi korktum Rüzgar çok korktum ama şimdi sana söyledim ya bir şekilde öğrenip d-daha kötüsünü y-yaparsa nolucak"

Gözlerim dolmuştu bende göz yaşlarımı serbest bıraktım "Ama nolur kimseye söyleme o-olur mu" "Hera bak sence de abinlerin öğrenmesi doğru olmaz m" "En azından ş-şimdilik"

"Tamam" "Hera bak.. cidden üzgünüm ama o pisliğe gününü göstericem tamam mı merak etme sen 1 metre yanına bile yaklaşmıyıcak zaten pazartesi Sumru yanında bir bok yapamaz o tamam mı korkma sen" kafa salladım "Hera sadece Ateş abime söylesem bide Yalçın abiye inanmasını sağlarım"

"Sadece onlara ama" "Tamam söz başka kimseye söylemem, Barın sana bişey sorarsa telefonumda ki mesajlaşmaları gördüler dersin tamam mı"

Bi dakika bi dakika nerden biliyordu ki "Ne, sen nerden biliyorsun" "Iıı şey yani şöyle ki böyle ucundan telefonunu karıştırmış olabilirim telefonu Araz abindeymiş o sizin yanınıza gelirken cebinden düştü sonra bir mesaj geldi sms olarak.."

Telefonumu bana uzattı "Ha bu arada diğer yarım kim" "Merak etme sevgilim değil zaten sevgilim yok" "Uh anladım telefonunu karıştırdığım için özür dilerim"

"Sorun değil" "Neyse ben gidiyim artık Sumru'nun yanına" kafa sallamasıyla odadan çıktım.

Sumru'nun odasına girdiğimde Araz ile sohbet ediyorlardı sanki kilitlendiklerinin farkında diğil gibilerdi tabiki de sohbeti bozucaktım.

"Heyyy ben geldim" benim geldiğimi yeni fark etmiş olucaklar ki bir anda irkildiler. "Sohbet koyuydu sanırım, böldüm mü"

"Hayır Hera, neden geldin ki" "Arkadaşımla bir şey konuşucam" "iyi tamam ben çıkıyım siz rahatsız olmayın" "yok hayır biz dışarı çıkıcaz, 'dimi Sumru' cuğum' " derken baskı yapmıştım.

"Evet evet ben onu nasıl aklımdan çıkardım" "Hadi sen üstünü değiştir gidelim sonra" "tamam" bende aşağı iniyim en iyisi napcam burda.

Susadım lan nie bu kadar çok susuyordum. Aşağı indiğimde Rüzgar Yalçın' la bişey konuşuyordu her neyse diyip su içtim belki Sumru' da susamıştım diye bir bardak ta ona götürmeye karar verdim.

Tam odanın kapını açıcaktım ki aynı anda Sumru' da açtı ananı satıyım oa çüş aq ödüm koptu lan "Ödüm kop-" Sumru' nun ani refleksle yerinden zıplamasıyla elimde su olan koluma çarptı.

Ve ve ve su olduğu gibi üstüme döküldü "Sabır, sabırrr ver Allah' ım"

"Ayy özür dilerim bir an korktum" "Yok ya sorun değil diycem de" "ne oldu" "başka kıyafetim yok nasıl dışarı çıkıcaz biz" "Şey yap sen Rüzgar abim sana verir" benim konuşmama izin vermeden tekrar konuştu.

"Yani kıyafet yanlış anlama" töbee töbee "yok yok ben kıyafet anlamıştım da olmaz, sende hiç kıyafet yok mu" "Ya ben dedim ya buraya günü birlik geldim kıyafetlerim diğer evde"

Lan bide Rüzgar' ın kıyafetleri bana böyle 2-3 beden büyük olurrr ayayayay çok güzel olurdu aslında.

"Bunu evet olarak kabul ediyorum" Sumru' nun konuşmasıyla kendime geldim. "Hayır hayır Sumru ya" aşağı iniyor bile şuna bak "kiiime diiyorumm" arkasından gittim.

"Hera' nın üstüne su döküldü ve kıyafeti yok" "aynen dediği gibi görüyorsunuz ki üstüm sırılsıklam"

"Sorun yok veririm en olucak beden benim ki sonuçta" sanırım Ateş abiyi kast etmişti.

Sumru' nun o sırıtışını şu üstümü değiştirince gösterirdim ona.

"Hera beni takip et" kafa sallayıp peşinden gittim.
Odasına girdiğimiz de bana bir tane sweat verdi "Al bunu tişörtler daha büyük gelir geçen seneden kalma bu" "Tamam"