1: Elizabeth Parker Black

1.2K 45 20
                                    



"Günaydın."

"Sana da.."

"Ne oldu, yine ne diye somurtuyorsun?"

"Okula gitmeme izin vermiyorlar.
Ama Sirius gidiyor."

"O bir erkek."

"Ne olmuş erkekse! Ben de eğitim almak istiyorum."

"Şşt...bağırıp durma, biri duyacak."

Lilitu fincanını masaya koyarak Elizabeth'in karşısına oturdu.
Kardeşinin homurdanmasını duymuyormuş gibi yaparak lafa daldı.

"19. Yüzyıldayız. Önceki dönemlerde doğsak ne olacaktı hem? O zamanlar kadınlara karşı olan baskı daha fazlaydı."

Lilitu, Elizabeth'e yaklaşarak fısıldadı.

"Şimdi Papa'nın rejimi biraz da olsa azalıyor.."

Elizabeth'e göre bunun bir önemi yoktu.
O bu dönemde doğmuştu, diğer dönemlerde insanların ne yaşadığı onu ilgilendirmezdi sonuçta.
O da okumak istiyordu. Özellikle Black ailesi gibi soylu bir ailenin kızı olup da okuyamaması, okumasına izin verilmemesi ona daha da saçma geliyordu.
Ablası Lilitu Black okuyordu,kuzenleri; Narcissa,Regulus, Sirius, Druella da okuyorlardı.
Sadece kendisinin okumamasının mantıklı bir açıklaması olmalıydı.

"Ne oluyor kızlar?
Ne bu gürültü?"

Alphard Black, Lilitu ve Elizabeth'in babasıydı.
Anneleri Elizabeth'in doğumunda ölmüş ama Elizabeth sağ kurtarılabilmişti.

Babalarının bir hışımla odaya girmesinden dolayı irkilen iki kız hızlıca ayağa kalkıp başını eğdiler.

"Kitap okumaya çalışıyorum ve siz ikiniz olması gerektiğinden fazla gürültülü konuşuyorsunuz."

"Üzgünüz babacığım."

Alphard kızları azarlar gibi elimdeki kitabı savurarak gösterdi.
Elizabeth dik durup başını kaldırmak istese de görgü kuralları buna izin vermiyordu.

"Şimdi çıkacağım ama akşama hazır olun.Halanıza yemeğe gideceğiz."

Lilitu sevinçle kafasını kaldırıp zıpladı.

"Bayan Walburga'a mı gidiyoruz, yaşasın!"

Kızın ani ve gereksiz sevinci bir anlığına onda utanç duygusu yarattı.
Kendini toparlayarak tekrar ciddileşti.

"Tamam babacığım sen merak etme."

Alphard evden ayrılır ayrılmaz kızlar daha rahatlardı.
Evdeki görevliler de cumartesi günü çalışmıyordu, böylelikle istedikleri hareketi yapmakta özgürdüler.

Elizabeth sıcak bir duş alarak kendini keseledi.
Kafası hala okul mevzusuna takılıyordu. Son günlerde sürekli bunu düşünür olmuştu. Yaşı gelip geçiyordu bile fakat eğitim açlığı vardı.
Bu açlığı bir nebze olsun durdurabilmek için kitaplar okumakla yetiniyordu.

Elizabeth duştan çıktığında aynanın karşısına geçip kurulandı.
Pek de uzun olmayan kızıl, dalgalı saçlarını kurutup taradı. Oysaki ailesinde böyle bir gen yoktu.

"Müsait misin Beth?"

Ablası Lilitu kapıyı tıklatarak odaya girdi.

"Evet, gel."

"Oo, hazırlanmışsın bile.
Al şu takıları da tak."

"Kendi artıklarını bana mı veriyorsun?"

Elizabeth ukala bir şekilde güldü.
Ablası onun şaka yaptığının farkındaydı elbette.

"Bana hava hoş. Beğenmezsen geri götürürüm."

Five Nights at Tenebris [𝐒𝐢𝐫𝐢𝐮𝐬 𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora