19: Lament

123 8 12
                                    


James'in üvey babası: Martin Edwards.
Burası şehirden uzak bir köyde yeşilliklerin arasında bir yerdi.
Martin bahçeden gelen sesi duyduğunda dışarıya baktı ve gördüklerine inanamadı.
Öz kadar sevdiği oğlu ve torunu.

"Adrasteia!"

Gülümseyen tonton bir dede gibiydi.
Ne kadar sıcak ve içten. Kız gerçekten bunu hissetti ve ona iyi geldi.
Özellikle kuruyup dökülmüş yaprakların hışırtısı..Doğa, gerçekten besleyici bir yaşam kaynağıydı.

"Siz Martin Edwards olmalısınız."

"Evet kızım, evet. Agatha'ya ne kadar benziyorsun."

Elizabeth zoraki bir şekilde gülümsedi.
Adamın yüzündeki gülümsemenin altında sözlerin acısı vardı. Bu yüzden içten içe üzüldü. Üstelik kendi annesiydi.
Martin kendisini suçluyor gibi başını eğip hafifçe salladı. Ortam bir süre sessizleştikten sonra James durunu toparlamak istedi. Bu duygusallık yeterli, bir an önce işe geçilmeliydi.

"Baba Elizabeth'i kehaneti için getirdim."

Kehanetini öğreneceğini duyar duymaz içi ürperdi. Merak duygusu onu sarmıştı.

"Ah evet evet..içeri gelin."

Ahşap eve yeni demlenmiş çay kokusu yayılmıştı. Belki de bu az sonra duyulacak kehanetten önceki son huzurdu. Elizabeth bu sırada yanında getirdiği notları çıkarttı. Ona fısıldanan notlar.

''Bunlar..anlamının ne olduğunu bilmiyorum. 3 gece gördüğüm kabus benzeri şeyleri not etmiştim.''

''Hmm..bunlar nasıl kabuslardı, hatırlıyor musun?''

''Spesifik bir şey yoktu. Sadece karanlık ve sesler.''

Martin notları ilgiyle inceledi. dha sonra derin bir nefes aldı.

''Kendin hakkındakileri biliyorsun değil mi?''

''Evet.''

''Güzel. O halde şunu söyleyeyim. bunlar 'öz'den gelen sesler. Tanrıçadan. Hepsi bir mesaj niteliğinde.''

''Peki nedir bu mesaj?''

''Öfkeli. Sen onun bir varisisin ve senden bir şeyler bekliyor. Özellikle senden bekliyor çünkü sen körelmemiş ruhsun.''

''Bildiğim kadarıyla annemin Nebula adında kız kardeşi var. Onlar körelmiş ruhlar mı? Bu yüzden mi onlar değil ben..''

''Ah..Nebula. Nemesis onda kontrol edilebilecek ruh bulamamış bile olabilir. O seni istiyor Astia.''

Kız bu duyduklarının ardından kaşlarını çattı, sorguladı. Onun ruhunu istiyor, ona bağlanabiliyordu tanrıça. Ve böylelikle onunla konuşup zihnine girebiliyordu. Kız ayağa kalktı ve kürenin başına geçti. Masallardaki gibi: kehanet küresi. Görebilmek için kızın kanı gerekliydi. Martin heyecanlandı çünkü kızın kanında tanrıçanın özü bulunuyordu. Dökülmek için ne tatlı bir kan...

Kesiğin oluşturduğu kısa bir acıdan sonra Beth dikkatini küreye verdi.
Sanki şimşek çakan bir gökyüzünü yukarıdan izliyormuş gibiydi. Küre böyle görünüyordu.
Daha sonra şimşeklerin yerini bulutlar aldı, etrafa duman yayıldı.

Five Nights at Tenebris [𝐒𝐢𝐫𝐢𝐮𝐬 𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤]Where stories live. Discover now