20: Night Four

94 5 2
                                    



"Denge, intikam, adalet."

Zihinde yankılanan bu sözlere çare bulunmuyor ve git gide artıyor. Tanrıçanın kanı ona iyi mi gelecek yoksa kötü mü kız bunu bilmiyor. Bu belirsizlik onu daha da karanlığa sürüklerken bir yandan da her şeyin nasıl da mahvolduğunu düşünüyordu.
Belki de bunların hiçbirini bilmese ve konfor hayatına devam etse çok daha mutlu olur muydu? Ancak hiçbir şeyden haberi olmayacaktı. Belki de böylesi daha iyiydi.
Peki neydi..neydi..
Lilitu'nun ani ama bir o kadar da planlı ölümü. Bunca sene ölümünü beklemiş, her öksürük krizi ölümüne daha da yaklaştırmış onu ve bunu çok iyi biliyormuş. Ayrıca kızın kehaneti, yılanın oğlu...
Daha hiçbir şeyi bilmezken bir savaşın içindeydi.
Sürekli plan yapma ve tetikte olma isteği kaçınılmazdı Beth için.
Belki de oluruna bırakmalıydı. Her şey olacağına varırdı.

"Hayır..üstelik ofisi bile kurcalayamadım. Elime hiçbir koz geçiremedim. Bu kurbanların ne amaçla olduğunu öğrenemedim. Ve buradayım hiçbir şey yapmadan oturuyorum."

Kapı çaldı.
James kapıyı açtığında tanıdık bir ses duydu.

"Sirius.."

Kız yavaşça boynuna sarılıp kokusunu çekti. Tek sevdiği Black.

"Canım.."

Sirius elinde birkaç evrak tutuyordu.

"Artık Orion'un işleri resmi olarak benim. Regulus reddi miras yaparak bana büyük bir iyilik yaptı.
Bu belgeler de ona ait. Neredeyse bizim ailenin tüm kurbanları mevcut."

"Sen...sen harikasın."

Adam yüzüne gülen kızın dudağına buse kondurdu.
Uzun soluklu olması gerekiyordu ama odada başka birinin varlığını hatırladılar.
Belgeler masanın üzerine çıktı. Neredeyse çoğu şey ortadaydı.

"Masonlar..."

"Tam olarak böyleymiş. Alphard, Orion ve diğer aile reisleri Masonmuş ve tüm bu kurbanlar bunun içinmiş."

"Dedeleriniz de bu işte baya gelişmiş."

"Kurucu ailelerden olduğumuz bile söyleniyor."

"Demek her şey yüz yıl önce başlamış."

Elizabeth bu kurbanların ne için olduğunu öğrendiğinde sevinse miydi yoksa üzülse miydi.
En azından artık amaçlarını biliyorlardı, ama Mason aileler o kadar güçlülerdi ki ses çıkartmaya kalksa onların kükremesinin yanında kızınki miyavlama gibi kalırdı.

"Bir yandan Mason bir yandan kendi toprağımdaki tehlike..Bizi yok etmek istiyorlar kesinlikle. Eğer buna dur demesen seni cezalandıracağım öncelikle..."

Yine mide bulantıları ve hırlamaya benzer iç sesler.
Kız durumu çaktırmamaya çalıştı ama iki adam da yüzündeki gariplikten bir şeyler olduğunu anladı.

"Ne oldu?"

Sirius kızın koluna dokundu. Sıcaklığı onu sakinleştirmeyi başarmıştı.

"Ben..Kehanetimi öğrendim ve orada yasak aşk yaşayan tanrıçanın kızı ve yılanın oğlu sözleri geçiyordu.
Düşünüyorum da acaba.. ikimizden bahsedilmiş olabilir mi..?"

Sirius doğruldu.
Sorgularcasına kaşlarını çattı.

"Mümkünatı yok."

"Neden? Neden hemen reddetiyorsun?"

"Benim annem de babam da belli.
İksirinin de herhangi bir ilahi tanrının kanından olduğunu sanmıyorum. Öyle şey olmaz."

" 'Benim annem de babam da belli' mi? Ne demek istiyor...Neyse ağızından kaçırmıştır. Biraz kaba."

Five Nights at Tenebris [𝐒𝐢𝐫𝐢𝐮𝐬 𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤]Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang