Kızılsız İlk Ders

184 12 4
                                    

Dersten sonra kütüphaneye gelmiştim, Süsen’i bekliyordum. Kitaplarını almaya gideli neredeyse 10 dakika olmuştu ama hala gelmemişti.

Elime telefonu aldım ve instagrama girdim. Direkt Aybike’nin hikayesi karşıma çıkmıştı, tıkladığımda kaşlarım çatıldı ve telefonu kapatıp masaya koydum. Resmen Berk’i çekmiş ve altına da “ders çalışmak muazzam bir olay” yazmıştı. Acaba Kızıl’ın bundan haberi var mıydı? Kesin yoktu, olsaydı istemezdi böyle bir şey. İsteseydi başta attığı takip isteğini kabul ederdi.

“Selam Ömer.” Dedi Süsen. Kafa selamı ve verdim ve karşıma oturdu. “Siz Aybike ile konu çalışıp bitirmiş miydiniz.” Diye sordum. “Evet ilk konuyu bitirmiştik.” “Tamam o zaman, diğer konuya geçelim ona da sonra dönüp tekrar yaparız.” Dediğimde kabul etti ve ben de anlatmaya başladım. Çok çabuk anlıyordu ve beni hiç yormuyordu.

“Bugünlük bu kadar yeterli bence diğer günlere de yayarız, sıkıştırmamış oluruz hem ne dersin?” diye sordum. “Olur, hem yorulmuştum ben de.” dedi. “Ömer, sana bir şey sorabilir miyim?” dedi ben de sor dedim. “Sence ben diğer insanlara göre çok mu özgüvensiz gözüküyorum. Yani ezik gibi miyim?” diye sorduğunda anlamaz gözlerle baktım. “Yoo gayet de kendini bilen ve özgüveni yüksek biri gibi duruyorsun.” Dediğimde teşekkür etti ve gülümsedi. “Sana biri böyle mi hissettirdi.” Diye sordum. “Keşke hissettirse direkt yüzüme söyledi.” Dediğinde aslında kimin söylediğini tahmin edebiliyordum. “Önem verdiğin biriyse boş ver diyemem ama yine de öyle durmadığını bil.” “Önem veriyorum galiba ben de anlamadım.” Dedi.

Onu çok iyi anlıyordum. Aynı şeyi ben de Kızıl için düşünüyordum. Kütüphaneden çıktığımızda “Ömer birlikte gidebiliriz istersen, boşuna otobüsle uğraşmazsın.” Dediğinde “olur sana zahmet olmazsa. Ama ben önce bir lavaboya gideyim.” Dedim ve yürümeye başladım.

Lavaboya girdiğimde aynanın karşısında saçlarını düzelten Kızıl’ı gördüm. Göz ucuyla baktım ama o hiç oralı olmadı. Yanından geçip tuvalete girdim. Yine bir tuhaf hissetmiştim. İşimi halledip dışarı çıktığımda onun gittiğini fark ettim. Ellerimi hızlıca yıkadım ve dışarı çıktım.

Kapının önüne geldiğimde Süsen ve Kızıl’ın konuştuğunu gördüm. Berk’in arabasında da bir adet Aybike vardı. Elinde telefon vardı ve fotoğraf çekiyordu. Süsen’in yanına gittim, geldiğimi belli etmek için. “Berk, bak geleceksin değil mi? Sakın işim vardı, yok unuttum falan yok ha. Bozuşuruz.” Dedi Süsen. “Asla tatlım. Biliyorsun senin partilerini hiç kaçırmam. Tek bırakır mıyım ben seni hiç canımın içi.” Dedi Kızıl ve gülümsedi. Sarıldılar ve arabasına doğru ilerledi.

Çok güzel gülmüştü. Üstelik çok samimiydi, bu kadar samimi olduğunu görmemiştim. “Ömer gelsene gidelim hadi.” Diye seslendi Süsen ve kendime gelip arabaya bindim. “Siz Berk ile çok yakın mısınız?” diye sordum. Süsen gülümsedi ve “evet yakınızdır. Ben depresyona girmiştim ve o zamanlar hayatıma girmişti. Başta biraz garip biri gelmişti ama gerçekte harika biriymiş. İyi ki tanımışım ve arkadaş olmuşuz derim hep.” Dediğinde iç çektim. Bizim aramızdaki fark neydi Süsen’le neden ona destek olup arkadaş olurken bana neden duvar örmüştü.

“İnsanlarla dalga geçmesi seni rahatsız etmiyor mu?” diye sordum. “Aslında başta rahatsız ediyordu ama ben de ona ve diğerlerine ayak uyduruyordum. Pek sesimi çıkaran bir tip olmadım hiçbir zaman. Keşke olsaydım ama kendimi veya bir başkasını savunma konusunda biraz pasifimdir. Bir gün sordum sen neden dalga geçiyorsun insanlarla sürekli diye. O da insanlar dalga geçilmeyi hak ederler. Onlar doğrudan hak etmese de onlarla bağlantısı olan biri mutlaka hak etmiştir. Hem eğer zayıflıkların varsa yaşadığın sürece bunlara çözüm vardır. Buna rağmen hala zayıfsan benim tarafımdan dalga geçilmeyi de hak etmişsindir. Dedi. Biraz katıldım ona ama yine bazı yerlerinde katılmadığımı söyledim.” Dediğinde ilginç buldum bu düşünceleri.

“Peki vicdan o da önemli değil mi?” diye sordum. “Bunu Berk’e sorman lazım bence.” Dediğinde eve çoktan varmıştık. “Çok sağ ol bıraktığın için.” “Asıl ben teşekkür ederim Ömer, sayende çok iyi anladım konuyu.” Dediğinde gülümsedim tam bahçe kapısından içeri geçecekken Süsen seslendi ve “Ömer yarın akşam benim evimde bir parti olacak sizinkilere de söyle de hep birlikte gelin olur mu?” diye sordu.

Tam itiraz edecektim ki aklıma Berk’in de orada olacağı geldi ve geliriz deyip eve geçtim. Eve girip odama geçtiğimde düşünmeye başladım. Kızıl’la konuşmama kararı sanırım beni tutamıyordu artık.  Konuşacaktım, eğer duygularım, ona karşı arkadaşlıktan başka hislerim varsa bunu başka türlü anlayamazdım. Bu kalbin neden onu gördüğünde bu kadar hızlandığını bulmam gerekiyordu ve bunu yapacaktım.




*Stok bölümüm var hem de çok.*


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kabuk BxB - ÖmBerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin