Olmuyor

143 13 4
                                    

Kapıdan içeri girdiğimde abimi salonda göremedim. Muhtemelen mutfaktaydı. Tam oraya yönelecekken telefonum çaldı. Cebimden çıkardım ve arayana baktım. Berk arıyordu, açıp açmamak arasında kaldım ama kaç gündür konuşmuyorduk çok özlemiştim. Kendi odama girdim ve kapıyı kapattım. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

Ömer: Efendim Berk.

Berk: Ömer, sahilde buluşalım mı müsaitsen?

Ömer: Sahil mi? Berk sen babanın yanında değil miydin? 

Berk: Gitmek istemedim.

Ömer: Ve bana yalan söyledin gittim diye. İnanamıyorum sana ya. 

Berk: Özür dilerim. 1 saat sonra sahile gelebilir misin? 

Dediğinde sıkıntıyla nefes verdim. Kızmak istiyordum ama büyük ihtimal abimden dolayı bana böyle davranıyordu. Yine çok canımı sıkmıştı bu durum. Keşke bana söyleseydi, anlatsaydı. Belki de şimdi anlatmak için çağırıyordu.

Berk: Ömer? Orada mısın? İstemiyor musun gelmek?

Ömer: Buradayım. Tamam buluşalım sahilde. Görüşürüz.

Berk: Görüşürüz.

Dedi ve telefonu kapattım. Sesi kötü geliyordu. Umarım bana her şeyi anlatmayı seçerdi. Abim de olsa onu kimsenin üzmesine, benden ayırmasına izin vermezdim.

Dolaptan ceketimi aldım ve odadan çıktım. O sıra da mutfaktan salona geçen abimle karşılaştım. "Bir yere mi gidiyorsun?" dediğinde içimden sakin olmam için kendimi telkin ediyordum. "Öyle." dedim ve yanından geçtim. Arkamdan "geç kalma" diye bağırdı ama umursamadım. Yüzsüz gibi bir de beni önemsiyormuş gibi davranıyordu.

Kapıdan çıktığımda kediyi kucağına almış bahçede oturan Aybike ile karşılaştım. Beni görünce ayağa kalktı ve yanıma geldi. "Ömer, ne oldu? Ne dedi Kadir abi?" "Sormadım bir şey ama şimdilik." dediğimde anlayamadı. O sormadan cevapladım. "Berk aradı. Yanına gidiyorum. Konuşmak istiyormuş benimle." "Belki anlatacaktır her şeyi." dediğinde elindeki kedinin kafasını okşadım. "Umarım Aybike umarım." "Bu tatlış bugün bizde kalsın. Sen de git sakince konuş. Hallolur merak etme." dediğinde burukça gülümsedim ve sarıldım. "İyi ki varsın. Sağol." dediğimde güldü ve yanından geçip yola koyuldum.

Sahile geldiğimde Berk'i her zamanki yerimizde buldum. Dalgınca denizi izliyordu. Çok güzeldi. Sadece onu izlemek istiyordum ama konuşmamız gereken şeyler vardı. Üstelik onun anlatacakları, beni korkuruyordu.

Yavaşça yanına yaklaştım ve oturdum. Bana döndüğü gibi kendime çektim ve sarıldım. "Çok özledim seni." dedim ve kokusunu içime çektim. Dışardaydık, şimdilik bu kadarla yetinmem gerekiyordu.

Kollarımı ayırıp yüzüne baktım. "İyi misin birtanem?" diye sorduğumda kafa salladı. "Ömer, benim seninle bir şey konuşmam lazım." dedi sıkkınca. "Konuş bebeğim konuş, dinliyorum." dediğimde gözlerini kaçırdı. "Ben bugün babamın yanına hiç gitmeyecektim, çünkü misafirler onun yanına gitmedi. Ben sana yalan söyledim." dediğinde derin bir nefes aldım. "Neden Berk? Neden bana yalan söyledin?" dediğimde o da iç çekti. "Ben galiba. Galiba soğudum senden. Yani bilmiyorum, istemiyorum artık." dediğinde hayal kırıklığına uğradım. Benden ayrılmayı seçmişti.

"Beni sevmiyor musun yani? Bu kadar mıydı her şey?" dediğimde yutkundu. "Öyle." "Öyle? Öyle ne Berk? Ya bana şuan bir gram açıklama yapmıyorsun farkında mısın?" "Yaptım işte. Soğ-" dediğinde sözünü kestim. "Ne soğuması ya. Biz görüşebiliyor muyuz ki seninle? Daha ne yaptık ki beraber, ne paylaştık da sen benden soğudun?" "Neyi sorguluyorsun Ömer? İstemiyorum işte." "Çıldırıcam şimdi. Ne demek neyi sorguluyorsun? Biz sevgiliyiz. Ya ben sana aşığım aşık. Sence neyi sorguluyor olabilirim." diye bağırdım. İstemsizce sesim yükseliyordu kendime engel olamıyordum. Ellerim titriyordu.

Ayağa kalktığında ben de hemen ayaklandım. Gitmek için hamle yaptığında kolunu tuttum. Yüzüme bakmadan gidecekti resmen. "Gitmek istiyorum." dediğinde elimi çenesine koyup başını kaldırdım. Gözleri dolmuştu ama kendini tutuyordu. "Ne oldu anlat bana ne olur?" O da bağırmaya başladı. "Anlattım işte. Ne istiyorsun ya benden." derken ağlamaya da başlamıştı. Kendime çektim ve sıkıca sarıldım. "Berk tamam. Tamam sakin ol canım."

"Olmuyor işte Ömer. Yapamıyorum ne olur üstüme gelme. Yemin ederim denedim ama olmuyor. Ne yapacağımı şaşırdım." dediğinde gözümden bir damla akmıştı. Abime bunun hesabını çok fena soracaktım. "Biliyorum ben her şeyi. Abim seni tehtid etti ve sen de bu yüzden böyle davranıyorsun." dediğimde benden ayrıldı ve emin olmak için gözlerime baktı. "Bana niye söylemedin Berk? Ben seni üzmesine, bu hale getirmesine izin vermezdim." dediğimde eliyle gözünü kaşıdı ve ofladı.

"Bilmiyorsun. Bana, bana eğer ayrılmazsam kardeşlerini alıp gideceğini söyledi. Seni burada ailesiz bırakmasını, hayatını berbat etmesini nasıl kabul edebilirdim Ömer? Çok düşündüm ama olmadı işte. Sana böyle bir şey yaşatmasını istemedim." dediğinde tekrar sarıldım. "Alamaz benden kardeşlerimi Berk. Blöf yapmış. Beni sevdiğini anlamış vicdanına oynamış işte." Benden tekrar ayrıldı.

"Ömer bak. Böyle bir şey yapmaya kalkışırsa bırak beni boşver. Ayırmasın seni kardeşlerinden." "Berk saçmalama. Nasıl ayrılırım, nasıl bırakırım seni? Nasıl böyle bir şey düşünürsün? Yapamam, yapamam." dediğimde iyice ağlamaya başlamıştım. "Benim yüzümden mutsuz olmanı, sevdiklerinden ayrılmanı isteyemem." dediğinde olumsuz anlamda kafa salladım. "Yapamaz zaten sen merak etme. Hem gitmez kardeşlerim istemezler benden ayrılmak. Ne olur sen daha fazla üzülme." dediğimde bu sefer o bana sarıldı.

"Seni seviyorum Ömer." dedi kısık bir sesle. "Ben de seni seviyorum Berk. Hem de çok, tahmin edemeyeceğin kadar çok." dedim ve derin bir nefes aldım. Berk'i sakinleştirip gitmem gerekiyordu. 







❤💙🤧

Kabuk BxB - ÖmBerTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon