Piknik ve Aybike'nin Gözyaşı

164 11 1
                                    


 "Asiye hamağı koydun mu?" diye seslendi abim. Bugün pazardı ve pikniğe gitmeye karar vermiştik. Hava güzeldi, herkes mutluydu ama ben değildim. Çünkü 2 gündür Kızıl mesajlarıma cevap vermiyordu. Üstelik sürekli eğlenmeye gidiyordu. Gitsindi tabiki ama benimle biraz da olsa konuşsun istiyordum. Gerçi bana kızgındı ve haklıydı da ama ben nereden bilebilirdim ki onun bu oyundan haberinin olmadığını. Ona güvenmem gerekirdi, sormam gerekirdi ama anlık bir şekilde gelişmişti her şey ve ben yanlış yapmıştım.

"Ömer hadi abicim kapıyı kilitle de gel." "Tamam abi, geliyorum." dedim ve peşlerinden gittim. Gideceğimiz yer çok uzak değildi, o yüzden yürüyerek gidecektik.

Piknik alanına gelmiştik ve hemen ortamı kurmaya başlamıştık. Kilimi serip yere oturduğumda Oğulcan yanıma geldi ve oturdu. "Naber lan?" diye sordu. İç çektim ve "iyi gibi senden." diye sordum. "Bok iyisin sen. Sanki anlamıyorum iyi olmadığını. Anlat bana hadi neyin var?" diye sordu. "Of Oğulcan ya. Canım sıkkın, kafam karışık." "Hala Süsen meselesi mi?" diye sorduğunda anlamadım. "Ne Süsen'i ne meselesi lan?" "Olum seni istememiş ya lan. Ondan bahsediyorum." dediğinde göz deviridm. "Yok ya. Anlık bir şeydi o. Geçti gitti." "Ömer bak beni deli etme kardeşim. Niye anlatmıyorsun da kendini yiyip bitiriyorsun lan?" "Oğulcan gelme üstüme. Ben sana zamanı gelince anlatıcam." "Söz mü?" diye sorduğunda kafa salladım ve "söz" dedim. Bana sarıldı ve yanımdan kalktı. En azından şimdilik yanımdaydı ve bu beni iyi hissettiriyordu. 

Cebimden telefonumu çıkardım ve instagrama girdim. Berk yine story atmıştı. Üstelik önünde bir pasta vardı ve dilek tutuyordu. Bugün doğum günüydü ve ben bunu tamamen unutmuştum. Bir dakika ben doğum gününü zaten bilmiyordum ki. Of Ömer kendine gel ya. Benim hemen bir şeyler yapmam lazımdı. Hem kendimi affettirecek hem de onu mutlu edecek mükemmel bir şey.

"Ömer bırak lan şu telefonu da gel bana yardım et." diye bağırdı abim. "Tamam abi tamam. Geldim."

Yemekler yenmiş ve bir kısım sohbet ederken bir kısım da top oynamaya başlamıştı. Aybike ağacın dibine oturmuş ve gözlerini kapatmıştı. Benimle pek konuşmuyordu son zamalarda ve nedenini bilmiyordum. En iyisi ona sormaktı.

Ayağa kalktım ve yanına gidip oturdum. "Aybike nasılsın?" diye sordum ve gözlerini açıp bana baktı. Bir süre bir şey demedi ve devam ettim. "Neden benimle konuşmuyorsun? İstemeden seni kıracak bir şey mi yaptım?" diye sordum. "Yapmadın bir şey Ömer." dedi ve ayağa kalkmak için hareketlendi. Kolundan tuttum ve durdum.

"Aybike olmuş işte bir şey, söyle artık. Zaten kafam çok dolu lütfen sen de böyle yapma." dediğimde kaşlarını çattı. "Hah kafan dolu, neyle veya kimle dolu Ömer? Dur ben söyleyeyim. Süsen? Ha ne dersin. Ona aşıkmışsın, açılmışsın, red yemişsin. Doğru cevaplar mı?" Çok sinirliydi, büyük ihtimal onlara söylemediğim içindi. "Bak ben söyleyecektim size ama fırsatım olmadı. Özür dilerim." dediğimde yüzündeki kızgınlık gitti ve gözleri doldu. "Gerçekten aşık mısın Süsen'e?" diye sordu. Bu konuya neden bu kadar takıldığını anlamıyordum. "Aşk değil yani anlıktı işte. Ama geçti gitti Aybike. Size de ondan söyleyemedim. Gereksiz bir şeydi boşver." "Gereksiz bir şey. Peki Ömer." dedi ve gözünden yaş aktı sonra da kalktı ve gitti.

Ben cidden artık kafayı yiyecektim. Aybike'nin bir derdi vardı ve bunun benimle alakası vardı. Ben bir şey yapmıştım ama ne olduğunu bilmiyordum. Berk'i üzmüştüm ve ona da kendimi nasıl affettireceğimi bilmiyordum. Üstelik elimde çözemeyeceğim ve belki de çözmek istemeyeceğim aşkım vardı. Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdım ve derin bir nefes aldım. Umarım her şey düzelirdi, umarım.






😞😞😞

😞😞😞

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.









Kabuk BxB - ÖmBerDonde viven las historias. Descúbrelo ahora