15.

8.4K 517 79
                                    

Kutalmış

Yattığımdan bu yana Rezan Komutanın, o ağlamamak için kendisini zor tutan savunmasız hali aklıma geldikçe gözüme uyku girmiyordu bu yüzden de deli dana gibi bir o yana bir bu yana dönüp duruyordum.

Normalde olsa bile uyumamaya alışık olsam bile birkaç saat sonra diğer iki kişiyle cezamıza uyarak  gece koşusuna çıkacaktık.

Evet hâlâ cezamız devam ediyordu, ilk birkaç gün zorlansamda buna kısmen alışmıştım hatta bu sayede daha dirençli bir bünyede kaldığımı bile söyleyebilirdim.

Gerçi ben iki gün raporlu olduğum için koşuya bile çıkmayıp malak gibi uyumaya devam etmiştim ama hastaydım ve bu konuda herkes müsaade etmişti.

Şimdi uyumazsam koşuya yorgun bir şekilde çıkacaktım ve oradan sonra adım kadar emindim ki uyuklamaya başlayacaktım ve benim fişim anında çekilirdi.

Rezan Komutan yüzünden neredeyse çoğu komutanın bir güzel gözüne batmıştım...
Buradaki insanlar resmen Rezan Komutanın üzerine titriyorlardı bu da beni bir tık rahatsız etmişti.

Kafamdaki yastığı alıp yüzüme bastırdığım zaman sinirle homurdanmıştım.

Adamı ne kadar düşünmek istemesem de sürekli beynime daha çok yerleşmişti ve ben bunun önüne geçemiyordum...

****

Rezan Komutan, tüm gün beni görmezden geldiği yetmezmiş gibi bir de ceza verdiği zaman beynime kan sıçramıştı.

Şu an bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu ve biz bütün koğuş olarak gecenin karanlığında çimleri biçiyorduk...

Evet evet doğru duydunuz yağmur yağarken, gece gezen bok basan gibi çim biçiyorduk. Üstüne üstlük Rezan Komutan da karşımızdaki bankta oturmuş bir şekilde yağmurun altında Türk kahvesi içiyordu.

Şemşiyesi yoktu, kısa kollu olması içimi hafiften yaksada bize karşı gaddar olması üzüyordu.

Haklı mıydı? Eh nereden bakıldığına dair değişirdi.

Rezan Komutan ayağa kalkıp bahçenin arka tarafına doğru ilerlemeye başladığı zaman elimdeki makası bırakmadan onun gittiği yola doğru hafif hafif kaymaya başladığımda bir taraftan da etraftaki kişilere göz atıyordum.

Rezan Komutan, bahçenin köşesine döndüğü zaman ben de peşinden dönmüştüm ve döndüğüm an sırtına çarptığında burnum acıyla sızlamıştı.

"Sabahtan bu yana beni niye takip ediyorsun?" Birkaç adım atıp bana doğru döndüğü zaman saçından düşen yağmur damlacıklarına odaklanmıştım.

O kadar şahane bir görüntü sunuyordu ki...

Tarif edeceğimi pek düşünmüyordum.

"Komutanım, sizden daha kaç kere özür dinleyeceğimi bilmiyorum ama cidden özür dilerim sanırım fazlasıyla haddimi aştım. Sanırım değil, bayağı bir haddimi aştım ve siz ne yaparsanız yapın haklısınız." Sesimi üzgün çıkartmaya çalıştığım zaman bakışlarımı vücuduna odaklamıştım ki bu halde çıktığı için kafayı yemiş olmalıydı...

" Bir de  bu halde durmaya devam ederseniz hasta olacaksınız. " Üstümdeki kapüşonlu poları çıkartıp ona doğru uzattığım zaman ürperti gelmişti.

Havalar soğuduğu için kat kat giyiniyordum ve şu an bile alt alta iki tane polar giymiştim...

"Gerek yok bitlidir o." Rezan Komutan, trip atar gibi bir bana bir polara bakarak konuştuğunda sinirle dişlerimi sıkıp sakin olmak adına derin bir nefes almıştım.

Bu adam sabrımı zorluyordu.

"Komutanım, özür dilerim ama abartmayın isterseniz. Hasta olacaksınız bakın." Tane tane mala anlatır gibi konuştuğum zaman Rezan Komutan, çocuk gibi omuzlarını istemiyorum dercesine oynatmıştı.

Ona doğru yaklaşıp poları giydirmek için katladığımda kafasından hemen geçirmiştim.

Ellerim iki yanında durduğu için onun müdahale etmesi ile dengemi sağlsyamadan üzerine doğru eğilmiştim.

Ulan zaten yalandan duruyordum ben...

Burunlarımız birbirine değerken sıcak nefesi tam dudaklarıma değiyordu ve içtiği naneli kahvenin kokusunu alabiliyordum.

Naneli sakız çiğnemiş gibi bir hava veriyordu ve alt tarafımda bir hareketlenme hissetmeye başlamıştım.

Ah bu arada ikimizde hâlâ sanki hipnoz olmuş gibi  dip dibe duruyorduk...

Piyade /bxb ✅✔️Kde žijí příběhy. Začni objevovat