23. Bölüm (2. Kısım)

2.2K 247 102
                                    

Catherine; ne bedeninin kaskatı kesildiğinin ne de görmeyen gözlerle yatak başlığına doğru anlamsızca bakakaldığının farkındaydı. Şöminenin önündeki koltukların birinde, onu yanlış anlamış olabileceğini düşünerek oturuyordu: Kocasını. Ve zihninde hep aynı cümle dolanıp duruyordu: "Bunu sormuş olamaz! Bunu sormuş olamaz!..."

Ama sorduğunu, gerçekten sorduğunu; bakışlarını odaklamayı başarıp da Marcus'ın bir cevabı beklediğini belli eden gözlerine bakar bakmaz anladı.

Kalbi hızlı, çok hızlı atmaya; damarlarında kan, ateş misali dolaşmaya başladı. Derin derin aldığı nefesini içine hapsedip, sesini sakin çıkması için denetlemeye çalışarak, "Neden böyle bir soru soruyorsunuz?" diyebildiğinde gerçek bir irade sınavından başarıyla geçtiğinin farkında değildi.

"Çünkü öğrenmek istiyorum."

Catherine; bu yanıtın abartılı sakinliği ve anlamsızca saçmalığı karşısında kıkırdamamak için kendini zor tuttu. "Gerçekten mi?" diye sorarken sesi artık denetimden uzak, olabildiğince alaycıydı. Kocasının kaşlarının birbirine yapışacak kadar ortaya yaklaşması, onun da bu alaycılığı fark ettiğini gösteriyordu. 

Sanki nasıl olduğuna, o an, akıl erdiremiyormuş gibi Catherine, "Eskiden bu hali nasıl da gözümü korkuturdu!" diye düşündü. Şimdi kendini bir parça bile korkmuş gibi hissetmiyordu; o kadar ki, "Daha önce öğrenmek istememiştiniz!" diyerek kocasına kafa bile tuttu.

"Ama şimdi öğrenmek istiyorum!"

Catherine, nihayet anlamlı sayılabilecek bir tepki verip sesini yükselten kocasının bu şaşırtıcı ısrarının nedenini onun sarhoşluğuna bağlamak istedi fakat içtiği onca içki; kelimeleri daha yavaş ve yuvarlayarak telaffuz etmesi, gözlerinin de kızarması bir yana bırakılırsa Marcus Thorne'da başkaca bir etki bırakmış gibi görünmüyordu. Hatta Catherine'e diktiği yoğun bakışlarındaki dikkat, Marcus'ın gün ortasında yarım şişe viskiyi devirdiğine inanmayı neredeyse imkansız kılıyordu.

Yüzünü kaplayan kuşku dolu ifadenin farkında olmaksızın, "Bunca yıldan sonra gerçeği öğrenmeniz ne ifade edecek?" diye soran Catherine, daha cümlesini bitirmeden aklına gelen düşünceyle kaskatı kesildi. Habis kuşkular, midesinin bulanmasına neden oldu.

Bu adam, Marcus Thorne, böylesi bir bilgiyi ancak tek bir amaçla öğrenmek isterdi.

İçini buran büyük acıyı engellemek ister gibi elini göğsünün üstüne bastırdı ve histeriden boğulan sesiyle, "Bu da beni incitmek için bulduğunuz yeni bir yöntem mi?" diye sordu ama aslında sesi; sormaktan çok, suçlar gibiydi.

"Yanlış anlıyorsun!" diyerek şiddetle itiraz etmeye çalışan kocasına zerre kadar inanmayarak ayağa fırladı. Bacakları, yeni doğmuş bir tayınki kadar titrek; sesi, kendinden iğreniyormuşçasına buruktu: "Sizin için endişelendiğimi düşündükçe..."

Kocasının bileğini yakalamasıyla cümlesinin devamını getiremedi. Onun yerine, "Bırakın beni!" diyerek tısladı, bir taraftan da kıvranarak kendini kurtarmaya çalışıyordu ama kolunu, olanca gücüyle, mengene gibi kavramış elden kurtulması mümkün değildi.

Ayağa kalkıp tam karşısında dikilmiş olan Marcus, "Sakin ol!" dedi.

"Kolumu bırakmazsanız bağırmaya başlayacağım!"

Marcus bir kez daha, "Sakin ol!" dese de sanki Catherine'i daha fazla kızdırmayı göze alamıyormuş gibi onun kolunu hemen bırakmış, iki elini birden avuçları Catherine'e dönecek biçimde ileri uzatmıştı. Yatıştırıcı bir üslupla, "Seni incitmek istemiyorum." derken sesi kulağa öylesine yumuşak, öylesine inandırıcı geliyordu ki Catherine, vardığı sonucun belki de yanlış olabileceğini düşündü. Marcus Thorne, birçok şey olabilirdi ama yalancı değildi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 28 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BOŞA GEÇEN YILLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin