KK-16

38 3 26
                                    

Yine ben ve yine geç gelen bir bölüm 😶

Aradan tam 1 hafta geçmişti. Zaman hızlı mı geçiyordu, yoksa hiç geçmiyor muydu bilmiyordum. Çünkü o 1 haftada yaptığım tek şey deli gibi ders çalışmaktı. Evet yanlış duymadınız, deli gibi ders çalışıyordum..
Berk ve Kırmızı Kartın engelini kaldırmamak için yani iletişime geçmemek için telefonu anneme vermiştim. Annem ilk başta hayatının şokunu yaşasa da bu durumun Berkle alakalı olduğunu düşündü. Evet öyleydi ama annemin sandığı gibi değildi..

"Ela kapıyı açar mısın annem ?"

Kapımı kilitleyip ders çalışmaktan başka hiçbir şey yapmıyordum. Şu son bir haftada kendimi filozof gibi hissediyordum. İçtiğim suyun bile değerlerini falan hesaplamaya başlamıştım. Durum o kadar ciddiydi..

"Efendim anne?"

Annem yüzüme endişeli, meraklı ama bir o kadarda istediği buymuş gibi bakıyordu.

"Kargon geldi.. kitap herhalde yine!"

Evet son 1 haftadır kitapta yetişmiyordu!

"Tamam sağol anne."

Kapıyı kapatıp kargoyu açmak için balkona çıktım. Bir yandan derin nefesler alıyor, bir yandan da aklıma herhangi bir olayın tekrar gelmemesi için elimi hızlı tutuyordum.

Kargoyu açtıkça bunun bir kitap değil, kırmızı bir kutu olduğunu farkettim. Elim kutuyu açmamak için kendini zor tutuyor, göz yaşlarım akmamak için kaçacak yer arıyordu.. fakat pekte mümkün olamadı..

Kutuyu ağlaya ağlaya açtım. İçinden minik bir ayıcık ve bir not çıktı..

Yaşadığın duygunun ne kadar ağır olduğunu hissedemem ama senin yokluğunda anlamaya çalıştım..
Anlıyorumda Ela. Anlıyorum ve artık canın acısın istemiyorum. Karşına çıkmak istedim. Engellediğin an çıkmak istedim. Cesaretim vardı. Sana sarılmak için, senin kokunu çekerek sarılmaya ve 'geçti buradayım' diyebilmek için cesaretim vardı. Ama artık senin için yapamam Ela. Bu bir haftada derse ne kadar ağırlık verdiğini biliyorum. Maksadının ders olmadığını da biliyorum. Kafanı bu şekilde meşgul etmeye çalıştığını biliyorum. Sana bu kutuyu gönderme amacım üzülmen ya da beni hatırlaman değil.. seni beklediğimi ve bu süreci bitirene kadar da bekleyeceğimi bilmen.. senin için şu an ayıdan başka bir anlam ifade etmiyorum biliyorum :( ayı da bunun için..

Deli gibi ağlayarak odama girdim ve saatlerce hıçkıra hıçkıra ağladım. Sanki o gün bastırdığım duygularım şimdi ortaya çıkmıştı. Kapımın tıklatılmasıyla gözlerimi açtım.

"Ela biz babanla çıkıyoruz annem. Geç geliriz, bir şey olursa ev telefonundan ararsın. Yemekte hazır masada."

Kapının çekilme sesini duyunca yataktan kalkıp aşağı indim. Çok acıkmıştım ama ama bir şey yemek içimden gelmiyordu. Ceketimi giyip, şapkasını takarak evden çıktım. Hava almam gerekiyordu..

Yüzüme hafif hafif çarpan rüzgara gözlerimi kapatarak cevap verdim.

Ee gördü mü senin gözünü kapattığını?

İç ses naber ya ? Yoktun bir haftadır!

Sen de yoktun canım? Sen olmayınca bende yokum maalesef!

Yürüdükçe yürümüş sahil kenarına gelince bir afallamıştım. Başım dönüyordu. Elimle ağaca tutunup bir süre geçmesini bekledim. Geçtiğini düşünmüştüm ki adım atmamla kendimi yerde.. hayır birinin kolunda.. evet birinin kolunda bulmam bir olmuştu.
Tam sinirle kalkacaktım ki, Berk'in solgun, yorgun, durgun bakışları benim bakışlarımla birleşti.

Öylece ne kadar kaldık bilmiyorum. Şu an ise aynı ağacın dibine oturmuş boş boş etrafı izliyorduk.

"İyi misin?"

Sessizliği Berk bozmuştu.

"Umurunda mı ?"

Ben etrafa bakıyordum ama o benim soruma karşılık yüzüme doğru eğildi ve uzun uzun inceledi.

"Umrumda. Umrumdasın Ela. Eğer ben olmasam burada düşüp kalacak mıydın, yoksa başka bir her.."

Sinirle kafasını yana çevirdi. Bu defa ona bakan bendim. Nasıl da özlemiştim yüzünü. Her detayı beni içine çekiyordu sanki.

"Düşmezdim. Ya da başkası tutmazdı. Ben kendi başımın çaresine bakardım. Bir haftadır baktığım gibi."

Gözlerimiz kesiştiğinde ikimizinde gözlerinden özlem ateşi çıkıyordu adeta. Nedir özlem ateşi bilir misiniz?

Deli gibi sarılmak isteyip, kokusun içine çekerek öpmek isterken hiçbir şey yapamamak..

"Bir haftadır ne yaptığını sormadım Ela Çakır. Çünkü biliyorum. Annene çöp diye verdiğin bütün test kitaplarını tek tek inceledim. Günde kaç soru çözdüğünü, kaç yanlışın çıktığını, hatta bir haftada kaç nete yükseldiğini hepsini biliyorum. Kafanın doluluğundan siparişini verdiğin kitapların doğruluğunu bile kontrol etmedin. Seviyenin üstünde kitapları çözdün bitirdin. Kendinin farkında değ.."

Gözlerimi kapatıp başımı ellerimin arasına aldım.

"Sen benim neyimsin Berk? Niye yapıyorsun ya bunları? Niye velim gibi takılıyorsun. Ben velim olmanı istemiyorum. Git rehberlik yapacak başka bir öğrenci bul kendine."

Kalkmak için hamle yapsamda kolumu tutuşuyla başarısız olmuştum.

"Ben sana rehberlik ya da velilik yapmıyorum. İleride pişman olma diye destek oluyorum sadece. "

Sesi fısıltı gibi çıkıyor, yorulduğunu belli eden bakışlarla bakıyordu.

"İlerisi için değil ama bugün için pişman olacağım sanırım Berk.. çünkü gerçekten beni anlamıyorsun. Eğer anlasaydın neye ihtiyacım olduğunu çok iyi bilirdin.. ya ben bu hayatı annem için yaşamıyorum. Onun istekleri veya hayalleri içinde yaşamayacağım. Annemin istediği mesleği olmayacağım. Babamın istediği gibi bir kız olmayacağım. Ben yoruldum ve kimse beni anlamıyor Berk. Evet başarabilirim, tamam zekiyim ama benim başka hayallerim var siz bunu anlamıyorsunuz.. kime neyi anlatıyorum ki?"

Kalkıp yürümeye devam ettim. Berk'i dinlemek onu anlamak istemiyorum çünkü o beni anlamıyordu.

"Her hayal gerçek olmak zorunda değil Ela. Hayaller hayat kurtarmıyor maalesef.."

Sinirle arkamı dönüp kahkaha atarak Berk'e doğru yaklaştım. Neredeyse burun buruna geldiğimizde durdum..

"Buna nasıl karar veriyorsun Berk Arslan? Beni ne kadar tanıdın sen ya, hayalim ne onu bile bilmezken nasıl böyle konuşabiliyorsun benimle? Ya.. gerçekten büyük bir hayal kırıklığısın.."

Gözlerindeki hayal kırıklığını görebiliyordum ve sanırım bu hoşuma da gidiyordu.

"Hiçbir cümlen canımı yakmadı Ela.. şu son cümle beni yerle bir etti."

Fark etmediğim bir şekilde gözümden süzülen yaşı eliyle sildi. Bana dokundu, yüzüme dokundu..

"Canını.. canımı yakmak hoşuna mı gidiyor?"

Gözlerimi kapatıp yutkundum. Eli hala yüzümdeydi ve ben yuvasına giren kuşlar gibi rahat ve huzurluydum..

"Yapma Ela.. canımı yakma. Biliyorum beni anlamıyorsun, sana göre de ben seni anlamıyorum haklısındır belki.. ama lütfen kırma.. kaldıramam."

Elini yavaşca yüzümden çekip ellerime doğru indirdiğinde gözlerimi şaşkınca açtım. Şaşkındım çünkü Berk bana yaklaşıyordu..

"Yaşadığın başka kırgınlıklar var onu da biliyorum.. yanındayım Ela Çakır!"

Kendimi daha fazla tutamayıp Berk'e sıkı sıkı sarıldım. Çok geçmeden onunda bana karşılık vermesiyle huzurla gözlerimi kapattım.

Neden huzurlusun sorusuna cevap alayım Ela Çakır?

KIRMIZI KART - TEXTİNGWhere stories live. Discover now