1

18.8K 1.9K 1.1K
                                    

Haiii ben geldiim!

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

Soluk soluğa ayağa kalktığımda, "Yat yere, sana kalkabileceğini söyledim mi Jeon Jungkook!" diye gök gürültüsüyle yarışacak raddedeki derin sesiyle bağırdı. Oflayarak gözlerimi devirip şınav pozisyonuna geri döndüm.

"Komutanım, ama yağmur çok şiddetlendi. Hem sizde ıslanıyorsunuz. Hasta olursunuz sonra sesiniz kısılır-"

"Boş yapmayı kes Jeon!" diye otoriter bir sesle, keskin bir bıçak misali sözlerimi kesip ağzıma tıkıştırdı.

"Her konuştuğun kelime için 100 şınav daha çekeceksin, asker!"

Bir cümle içerisinde kurduğum 13 kelime sebebiyle, her bir kelime için 100'er şınav çektirmeye başlamıştı ve ben yorgunluktan kol kaslarımı hissetmiyordum.

Kaburgalarım ve vücudumun her bir yeri ağrı içerisindeydi. Çektiğim şınavları çektikçe saymaya devam ettim. "398." derken soluk soluğa kollarımın üstüne yığıldım.

Kollarım vücudumun ağırlığını daha fazla taşıyamamıştı.

"Şimdi devam edersen, 500'e tamamlayınca bırakacağım. Yoksa sabaha kadar burada kalırız gerekirse ve sen 1300 şınav çekene kadar başında beklerim!" Çoktan bir şemsiye getirilmişti ona. Siyah şemsiyesini başına tutmuş, zeminde sırılsıklam olmuş bir şekilde şınav çeken beni sigara içerek izliyordu.

Göğsümün üstünde ıslak zeminde yüzüstü yatarken kalbim göğüs kafesimi yarıp dışarıya fırlayacakmış gibi baskı yapıyordu. "Birazcık dinlensem? Lütfen nefes alamıyorum..."

"Konuşmak için harcayacağın enerjini şınav çekmeye harcayabilirdin. Ayrıca konuşabildiğine göre gayet nefes alabiliyorsun."

"Siz benim ölmemi istiyorsunuz belli." diye homurdandım kendi kendime. "Ne dedin Jeon? Yüksek sesle konuş!"

"Yorgunluktan bayılıp üstünüze kalacağım diyorum komutanım." dediğimde sigarasından sert bir nefes çekerek kısık bakışlarıyla bana baktı. "Bu kadarcık şınavla bayılmazsın, dinç olmalısın Jeon. Tempo, hadi devam, kaynatmaya son ver!" dedi sigarasını işaret ve baş parmağı arasına alıp gevşekçe tutarak sallarken, dumanını havaya doğru saldı.

"Gerçekten çok gaddarsınız komutanım. Kıyafetlerim sırılsıklam oldu ve ağırlığıma ekstra yük olarak ekleniyor."

"Silahlarla şınav çektirmediğime şükret sen. Bana laf yetiştirme, bana karşılık verme ve haddini bil!"

"Emredersiniz komutanım." diyerek dudaklarımı büzdüm ve kollarıma abanarak kaldırıma yapışıp kalan gövdemi kaldırarak şınav çekmeye devam ettim. "399."

Soluk soluğa zemine değecek şekilde eğdiğim göğsümü kollarıma asılarak havaya kaldırırken damarlarım patlayacakmış gibi sızladı. Titreyerek göğsümün üstüne düşmemek için direnirken, "400..." diye güçlükle fısıldadım.

Sonra da göğsümün üstüne yapışıp kalırken kollarımı gövdemin altından kurtardım. "500 şınavı yeniden 1300'e çıkarmak üzereyim." diye sıktığı dişleri arasından tısladığında başımı kollarıma yaslayarak gözlerimi yumdum. Eğitimde zaten yeterince yorulmuştum, yetmiyormuş gibi bir de cezaya kalmış, 10 tur koşmuş sonrasında da 50 şınav çekmiş, devamında 1300 şınav daha çekmemi emretmişti. Totalde 450 şınav çekmiştim.

Bedenim beyaz bayrağı sallamıştı. "Jeon Jungkook, devam et!"

Gözlerimi yumup hareketsiz kalmaya çalıştım, soluk soluğa olmama rağmen bayılmış gibi davranırsam beni salabilirdi. Ah Tanrı aşkına bana feci kafayı takmıştı bu komutan. Boku yemiştim cidden.

OBSESSED COMMANDER • TAEKOOK ✓Where stories live. Discover now