Bölüm 20

357 18 22
                                    

Tüm bunlar,Yaşanmışlıkların, tecrübesimiydi.

Ben feleğin şu çarkına, çomak sokarım.

3 gün sonra...

-Alparslan komutanım, Asena komutanım bir atladı merminin önüne, tam bir kahraman.

Alparslanın kahkaha savurması ile öfkeyle ona döndüm, sinirle dişlerimi sıktım, ardından bakışlarım boş yapan mahmutu buldu, dudağına fervar çekme işareti yaptı, önüme dönerek gözlerimi kapattım, hastaneden çıkmıştık eve geldikten bir saat sonra da tehlike timi, damlamıştı, ve benim tim hala ortada yoktu, Alparslansa 4 gündür beni hiç yalnız bırakmamıştı ama bu gün time dönmek zorundaydı, koyudan sohbet ediyorlardı, kafamı kaldırarak Mehmete baktım.

+Ateş yüzbaşı nerde

Mehmet; komutanım Ate-

-neden sizin yanınıza gelsin ki

Mehmet'in sözünü kesen fatmadan başkası değil'di derdi neydi bu kızın, hiç ondan tarafa dönmeden, mehemete devam etmesi için işaret verdim.

-komutanım ateş komutanım bizi gönderdi, sizede geçmiş olsun dileklerini iletti.

+Anladım teşekkür ederim.

Hırsla yerinden kalkan Fatmadan başkası değildi, kapıyı çarptığı gibi çıktı, hiç oralı olmadım, Alparslan çatılı kaşlarını kapanan kapıdan çekerek bana döndü, bakışları hemen yumşamıştı, şimdi de benim kaşlarım catıldı, ne sanıyordu onu afedecegimi filanmı, artık ona ne inanıyordum, ne güveniyordum, sahi ben onu seviyormuydum'ki?

...

Tehlike timi fatmanın ardından tek tek dağılmıştı, sabırla Alparslanın gitmesini bekliyordum, sıkılmıştım, bana yaptığı yaşattığı onca şeyden sonra gelmiş özür diliyor, kendine her şeyini verecek bir kızı, zamanında elinin tersiyle ittiği kızı, simdi tekrar istiyordu, o kız büyümüştü, o kız kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmişti, şimdi hiç kimseye ihtiyaçı yoktu.

Alparslanın çalan telefonu ile dikkatim oraya yöneldi, arayan albaydı sanırım görev vardı büyük ihtimalle, sabırsızca kımıldandım.

-Emredersiniz komutanım.

Telefonu kapattır kapatmaz konuştum.

+Ben de geleceğim.

-hayır.

+İzin almadım.

-şu an işimize yaramasın.

+Tamam.

Kırıldım desem inanırmısınız, inanmayın, ben ona yapacağı biliyorum, yanıma gelerek diz çöktü, yerdeki bakışlarım gözlerini buldu, ağzını açmıştıki kafamı çevirmem ile sustu, çenemden tutarak tekrar kendine çevirdi, hala gözlerine bakmıyordum, sinirlenmiş olmalı ki dişlerinin arasından konuştu...

-bana bak.

Emriyle gözlerimizi buluşturdum, ellerini dizime koyarak okşadı, bu merhamet göstergesine kanmayacaktım.
Sesini işitim, çok kısıktı, incitmeden konuştu, beni yılar önce parçalara ayıran adam, beni incitmeden konuşmaya çalıştı, boşaydı, o beni Yılar önce öldürmüştü, keşke ilk tanıştığımız anda dursaydı zaman.

-Asenam sen burda kalıyorsun, iyileşene kadar da asla dışarı çıkmıyorsun, bir şey istersen beni araman yeterli.

Öfke tüm bedenimi ele geçirmişti, kendimi tutamayarak yüzüne karşı haykırdım.

 ÇEŞME BAŞINDA Where stories live. Discover now