Element Savaşçısı | Minsung/Ot8

25. вσ̈ℓϋм (+M)

Seungmin ile yürümeyi bitirmiş eve geri gelmiştik. Yoldayken ona her şeyi anlattım. Jisung'un aklından geçenlerin ne olduğunu ve Minho'nun nasıl bir durum içinde olduğuna kadar.

'Rhino Hyung'u böyle biri olarak hiç hayal edemedim şu an'

'Bende sevgilim başta işin ciddiyetinin farkında değildim ama sanırım şu an iyiler. Gidince soralım ne dersin'

'Çok iyi fikir derim'

El ele gidiyorduk. Yumuşacık ellerini tutmak benim için mükemmel bir duyguydu. Eve girdiğimizde direk odasına geçtik. Yatağa yatmadan önce bana baktı.

'Hyung birlikte uyuyalım mı?'

'Neden olmasın tabiki meleğim'

'Gel sağ tarafta yat'

'Meleğim nasıl isterse'

Birlikte yatağa yatıp sarıldık. Büyük ve kas dolu kollarım onun minik bedenini tamamen sarmıştı. Saçlarına bir öpücük ve boşta olan elimle okşadım. Diğer elim belinin tamamını sarıyordu.

'Channie'

'Efendim meleğim'

'Çok yumuşaksın ama aynı zamanda da sert'

'Hangi konularda'

'Kasların ve kişiliğin'

'Kaslarımı ahah bu komikti işte'

'Gerçekten ama bakayım karın kasına merak ettim'

'Bak bakalım karın kaslarıma'

Yan yatarken sırt üstü dönüp Seungmin'in kalkmasını bekledim. Oturur pozisyona geldi ve üstümdeki gömleğin düğmelerini alttan başlayarak yavaş bir biçimde açmaya başladı.

Sorun şu ki vücuduma her teması, onu arzulamama neden oluyordu. Kendime engel olmaya çalışırken daha fazla ne kadar dayanabilirim diye düşündüm.

Son düğmeyi de açtığında göğüsüm çıplak kalmıştı. Seungmin'in ilk önce yutkunduğunu gördüm. Sonra elini yavaş bir biçimde karnımdaki kaslara götürdü. Parmak uçları bana temas ettiğinde bir titreme geldi.

Ardından bende yutkundum. Parmak uçlarından sonra elini tamamen koymuş, karnımda gezdirmeye başlamıştı. Benim elimin biri onun belini tutuyor, diğeri ise yatağın çarşafın sıkıyordu. Çok tahrik edici bir biçimde dokunuyordu, yavaş ve hafif bu da beni deli ediyordu.

Seungmin'e baktığımda birden dudaklarına yan gülümseme yerleşti. Bu gülüş hiçte iyiye işaret değildi.

Tam da tahmin ettiğim gibi kaşla göz arasında bacağını öbür tarafıma atarak tam da aletimin üzerine kalçalarını koymuştu.

'Sky?'

'Chan?'

'Aklından ne geçiyor?'

'Sen'

'Öyle mi?'

'Hmhmm'